Sevgili okurlarım, en sevdiğiniz bile olsa aynı yemeği haftanın birkaç günü hiç değişmeden önünüze sürseler bıkkınlık yaşarsınız.

İnsanoğlu böyledir.

Türkiye’de ise yıllardan beri aynı bıktırıcı olaya tanık olmaktayız.

Her pazartesi günü yapılan kabine toplantısı, öncesi ve sonrası...

Bu tantanada en önemli görev doğal olarak iktidar medyasına, özellikle de iktidarın sesi olan televizyon kanallarına düşüyor.

En başta NTV ve CNN-Türk...

Ve birkaç kanal dışında ötekiler tam kadro!..

★★★

Önce, gün ortasında haberler anons edilmeye başlanıyor.

-Kabine toplantısı başladı!

Sonraki saatlerde devamı geliyor:

-Kabine toplantısı devam ediyor. Gündemde şu konular var!..

Aynı haber bombardımanı akşama kadar kafamızda patlayıp duruyor.

Bu propaganda mekanizmasıyla beyinlerimiz resmen yıkanmak isteniyor.

★★★

Sonra, akşam saatlerine doğru birbirini izleyen başka anonslar gelmeye başlıyor:

-Gündemde yer alan konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalar yapacak.

Azzz sonra!

Biraz daha bekleyince karşımıza çıkan görüntü ilginç.

Arkasında bayraklar ve cumhurbaşkanlığı forsu bulunan boş bir masa kendisinin gelip oturmasını, atışa başlamasını bekliyor!

Tarafsızlığı üzerine anayasa uyarınca namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş bir cumhurbaşkanı birazdan gelecek, yerine oturup okumaya başlayacak.

‘Okumaya’ diyorum çünkü konuşmuyor.

Daha önce Saray kadrosu tarafından hazırlanmış olan yazılı metni önündeki elektronik aygıttan okuyor.

Metni hazırlayan danışmanları teknolojinin son olanaklarını kullanıyor...

Ve söz konusu metinin tamamı propagandaya yönelik görsel açılımlarla süslenmiş oluyor.

Piyasaya sürülen açılımların o günkü kabine toplantısıyla uzaktan yakından ilgisi yok.

★★★

“Tarafsızlığının (!)” gereği olarak attığı nutukta az sonra, başta CHP olmak üzere muhalefet partilerini hedef almaya başlıyor.

Suçluyor, saldırıyor, neler neler diyor!

Artık herkesi bıktırma aşamasına gelen “Bay Kemal” edebiyatını biraz sonra yine devreye sokuyor.

En az bir saat konuşuyor.

Dedim ya, konuştuklarının birkaç cümlesi dışında o günkü kabine toplantısıyla en ufak bir ilgisi yok.

★★★

Televizyonlara önceden talimat verilmiş durumda, herhangi bir yanlış yapmaları asla söz konusu değil:

Beyefendinin karşısında duran, oradan okuduğu, İngilizce adı prompter olan elektronik aygıt hiçbir biçimde ekrana gelmeyecek ve gösterilmeyecek.

Beyefendi konuştukça bazı inanılmaz görüntülere de tanık oluyoruz.

Karşısında sıraya dizili bir biçimde oturan hükümet üyeleri ve Saray’ın üst düzey kadroları...

O anlattıkça koskoca adamlar ve kadınlar tam kadro alkışlıyorlar.

Böylesine, bu kadarına, darbeler dahil Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman tanık olmamıştık.

★★★

Sevgili okurlarım, ister seçimden önce olsun ister seçimden sonra, amaçları artık belli...

Haftanın geri kalan günleri yetmemiş olsa gerek, her pazartesi günü özellikle akşamüzeri saatlerde de ekranlar yine iktidarın elinde.

Bu kez gerekçe “Ne yapalım efendim, kabine toplantısı var!”

Bu cendereden en az bir saat boyunca kurtulmak biraz zor. Ya tarafsız bir kanala geçeceksin, ya da televizyonu kapatacaksın.

Tabii bu işin bir de ertesi günü var.

Pazartesi canlı yayınları yetmemiş olmalı ki, bu kez Salı günü iktidarın avukatlığına soyunan gazeteler devreye giriyor!

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan büyük müjdeler...Cumhurbaşkanı dedi ki!..”

★★★

Milletin anası ağlamış, imanı gevremiş, her gün yapılan gaddarca zamlar altında yıkılmış, perişan olmuş, söylenen yalanlardan bıkıp usanmış.

Seçim yaklaşıyor...

Milyonlarca seçmenin aklını bu gibi modası geçmiş dandik görüntülerle, ucuz propaganda yöntemleriyle çelip oyları kendilerine devşirmek acaba mümkün olur mu?

Valla bilemiyorum!

Eğer olacağını düşünüyorlarsa benden söylemesi...

Haftanın her günü bir kabine toplantısı yapsınlar!