Sevgili okurlarım, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu iki hafta önce yapıldı...

Aslında iktidar ekibi her ne kadar zafer çığlıkları atsa bile bunun gerçekçi olmadığını bilmemiz gerekiyor.

Sen devletin bütün gücünü ele geçirmişsin, tek adam olmuşsun, elde ettiğin her yetkiyi sarayından tepe tepe kullanıyorsun...

Ve bunca güç ve yetkiye rağmen cumhurbaşkanlığı seçiminde yarıdan bir fazla oy alıp işi bitirmen mümkün olmuyor.

Bunu anlamı açıktır.

Toplumun yarısı seni tercih ediyor olsa bile öteki yarısı seni o makamda görmek istemiyor.

Aritmetik hesaplardan yola çıktığımızda, şu andaki tablo böyledir.

H H H

Kendi yaptıkları Anayasa cumhurbaşkanına verilen yetkileri sıralıyor. Bu kadarı inanılır gibi değildir.

Bazılarına bakalım.

■ Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar vermek.

■ Gerektiğinde Meclis’i toplantıya çağırmak.

■ Kanunları tekrar görüşülmek üzere Meclis’e geri göndermek.

■ Gerektiğinde Anayasa Mahkemesi’nde (tek başına) iptal davası açmak.

■ Bakanları atamak ve gerekirse görevlerine son vermek.

■ Meclis adına Türk ordusunun başkomutanlığını temsil etmek.

■ TSK’nın kullanılmasına karar vermek.

■ Genelkurmay Başkanı’nı atamak.

■ Sıkıyönetim veya OHAL ilan etmek.

■ Yüksek yargıdaki bütün seçim ve atamaları yapmak.

■ Tek imza ile her konuda kararnameler ve kanun hükmünde kararnameler yayınlamak.

■ Belli kişilerin almış olduğu hapis cezalarını hafifletmek veya kaldırmak.

■ YÖK üyelerini ve üniversite rektörlerini seçmek.

Saymakla bitmiyor!

★★★

Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil yargı mercilerine başvurulamaz.

Bunun sadece bir tek istisnası var:

Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı Meclis üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine üye tamsayının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlanırsa Yüce Divan’a sevk edilip yargılanır...

Başka bütün konularda sorumsuzdur, bildiği gibi yapar ve hakkında dava açılamaz.

★★★

Burada üzerinde durulması gereken bir husus daha var ki, asla unutulmaması gerekir.

Anayasa Madde 104:

 “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİNİ temsil eder...”

Şimdi kendisine ve iktidarına bir kez daha sormak gerekiyor...

Recep Tayyip Erdoğan, Türk Milletinin birliğini nasıl ve hangi ölçüde temsil etmektedir?

Onu yıllardan beri kürsülerde, törenlerde, görsel ve yazılı medyada izlemeyi sürdürüyoruz.

Gerçekten, milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil ediyor mu?

Hayır, etmiyor!..

Konuştukça konuşuyor, kendisinden yana olmayanlara hakaretler ve tehditler savuruyor ve üstelik açıkça particilik yapıyor.

O halde bir kez daha vurgulamak lazım...

Tablo açık ve net.

Yarınki seçimde bu olanları hukuka ve vicdanımıza nasıl sığdırmamız gerekiyor!

★★★

Dünya üzerindeki en sorumsuz, en başıbozuk ve en laçka başkanlık sistemi Türkiye’de uygulanıyor.

Bunun gibi bir ikinci başkanlık sistemi dünyada yok.

Şimdi bazıları bunun ABD’de olduğunu iddia edecektir.

ABD sisteminde tek adamlık yoktur.

Başkanın bütün yetkileri kısıtlanmıştır.

Hiçbir başkanın kendisine verilen görev, sorumluluk ve yetkileri kafasına ya da partisinin çıkarları doğrultusunda kullanması kesinlikle mümkün değildir.

Attığı her imza, aldığı her karar yargı ya da yasamanın denetimine tabidir.

★★★

Yine gelelim yarınki seçime...

Dünyada ikinci bir örneği olmayan bu ucube, garip, saçma sapan sistemin devam edip etmeyeceği belli olacak.

Bir sürü vaatlerle iş başına geldiler.

TBMM’nin ağırlığını yok edip bütün yetkileri bir tek şahsa, saray iktidarına devrettiler.

Toplumu hayat pahalılığı altında ezdirdiler.

Her çeşit yolsuzluklara göz yumdular.

Lüks ve şatafat dolu yaşamlarını sürdürürken iyice şımardılar.

Kendi açılarından kurtuluşu ve oy avcılığını din ticareti ve din sömürüsünde buldular.

Memleketin kapılarını milyonlarca sığınmacıya açtılar, bütün ekonomik ve sosyal dengelerimizi altüst ettiler.

Paramızı pul ettiler.

Artık bizim yerimize bir kelime bile Türkçe bilmeyen Suriye, Afgan, Pakistan, Bangladeş, Asya ve Afrika kökenli sığınmacılar oy kullanıyor, ucuz işgücü sayesinde onlar iş buluyor!..

Milyonlarca sığınmacıyı başımıza bela ettiler.

Türkiye’yi bizim değil ama onların cenneti yapmayı başardılar.

★★★

Yarın bir kez daha oy kullanırken bunları dikkate almamız gerekiyor.

Bu memleketin ve milyonlarca insanımızın geleceği, ilk oylamada yüzde 50’yi bulamayan bir tek şahsın alacağı siyasi kararlara bağımlı olamaz.

İş bu kadar kolay ve ucuz olmamalı.