Türkiye’de kanlı bıçaklı olanların bile uzlaştığı tek bir gündem var: Sığınmacılar ve kaçaklar.

Resmi verilere göre 3 milyon 381 bin 429 Suriyeli ülkemizde yaşıyor.

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’a bakarsanız sığınmacı ve kaçakların sayısı 13 milyonu buluyor.

Suriyelilerin gettolaşmadığı bir şehrimiz kalmadı.

Elbette ki içlerinde savaştan kaçanlar var.

Muhalifler var.

Bakıma muhtaç yaşlılar, eşlerini kaybetmiş dullar ve babalarını görmemiş bebeler var. Onlar can güvenliği içinde öz vatanlarına dönene dek bizim misafirimiz.

Alın teriyle hayatını sürdürenler olduğu kadar çeteleşenler, suça karışanlar ve sokakları yürünemez hale getirenler var.

Kendi vatanlarında kurdukları saltanatı bizim vatanımızda devam ettiren kerameti kendinden menkul şeyhler ve üfürükçüler var.

Bunun en vahşi örneği Konya’da yaşandı.

DÖVE DÖVE CİN ÇIKARMAK

39 yaşındaki Hasen Alluş, dokuz yıl önce ailesini yanına alarak Türkiye’ye kaçtı ve Konya’nın Ereğli ilçesine yerleşti.

Alluş’un psikolojik sorunları vardı.

Eşi Hasne Akko, kocasını defalarca hastaneye götürdüyse de sonuç alamadı.

İlaçlar etki etmiyordu.

Akko, Konya’da yaşayan İbrahim El Hac Ali adlı Suriyeli bir hocanın varlığını öğrendi. Kocasını Konya’ya götürerek, cinci Ali’ye gösterdi.

Cinci Ali, iki üç haftada bir eşini yanına alıp ‘cin tedavisi’ için Alluş’un evinde kalıyordu.

Odaya kapanıp sözde tedavi ediyordu.

Mesela...

Kuran okuyordu.

Bir kulaklıkla Alluş’a yüksek sesle Kuran dinletip vücudunda bir yeri kıpırdadığında eliyle vuruyordu. Alluş’tan tak tuk sesleri geliyordu.

Yarım saatte bir “Burada kalamazsın, iblis!” diye bağırıyor, adamın göğsüne ve karnına yumruklar indiriyordu.

Hatta bir kere...

Diziyle Alluş’un karnına baskı yaparak “Haydi çık, bismillah” dedi.

Adamı leğene kusturdu.

Cinin korkup kaçması için üzerine balta koydu.

Cinci Ali, bu ‘hizmetleri’ karşılığında 2 bin TL para aldı.

BOĞARAK ÖLDÜRDÜ

Son seans, geçen yıl 16 Kasım’daydı.

O gün evde cinci Ali’nin yanı sıra Alluş’un oğlu H., bacanağı İbrahim El Hatip ve eşi Yüsra vardı.

Alluş, yer yatağındaydı.

Altını pisletmişti.

Ali, cep telefonunu ses sistemine bağlayıp Alluş’a Kuran dinletti.

Alluş’un oğlu H. anlatıyor:

“Hoca sürekli ‘Allah-u Ekber’ diyerek, babamın göğüs kafesine bir avuç içi, bir yumruk şeklinde sert bir şekilde vurdu. Vururken, ‘Çık lan iblis’ dedi. Babam anlamsız kelimeler söyledi. Hoca babamın üzerine oturdu. ‘Çıkacaksın buradan’ dedi. Hoca babamın üzerinden inip yanına oturdu.”

Bu andan itibaren, sanki korku filminden bir sahne anlatılıyor.

H.A:

“Tekrar babamın üzerine çıktı. Ve iki eliyle babamın boğazını sıkmaya başladı. ‘Çık lan iblis’ diye bağırdı. Babam yine anlamsız kelimeler kullandı. Bunun üzerine dizini babamın göğsüne koyarak batırdı. Elleri babamın omzundaydı. Babamın yüzü morardı. Hoca babamın üzerinden inip sigara yaktı. Babamın gözlerinin kapandığını fark ettim. Hocanın işi bildiğini düşündüğümden müdahale etmedim. Babamın nabzını kontrol ettim, nabız
alamadım.”

Alluş, can çekişiyordu.

Kurtarılabilirdi.

Cinci Ali, yaptığı müdahaleyle ölümü hızlandırdı.

H.A:

“Hoca babamın arkasına geçti, kollarının altından tutup yerden 20-25 santimetre kaldırıp salladı. Dizini babamın sırtına dayadı. Babamdan değişik sesler geldi. ‘Ambulansı arıyorum’ dedim. ‘Ne diyeceksin’ dedi. ‘Babam ölüyor’ dedim.”

SIYRIKLAR VE MORARMALAR

Alluş, o gün öldü.

Daha doğrusu, boğularak öldürüldü.

“Ağız kapama, elle boğma ve göğüs basısına dayalı travmatik ve mekanik asfiksi sonucu öldüğü” belirlendi. Ayrıca vücudunda çok sayıda kızarıklık ve sıyrık vardı.

‘İNTİHAR ETTİ’ DEMİŞLER

Cinci Ali, Alluş’a Kuran okuyup ellerini hafifçe sürterek masaj yaptığını iddia etti. H.A. ve El Hatip’in, saldırgan davranışlarda bulunmaması için Alluş’un kollarından tuttuğunu belirtti. Bu sırada nabzının durduğunu ileri sürdü.

Cinci Ali:

“H.A. ve El Hatip, Altus’u kaldırmaya çalıştıklarında, yüzüstü düştü ve kafası çarptı. Kaldırmaya çalıştıklarında bu defa kafasını arkaya doğru çarptı. Olayın etkisiyle bir yerini hep birlikte kırmış olabiliriz.”

Cinci Ali’ye göre Alluş’un içinde cinler vardı.

“Ölüm Allah’ın takdirindedir. Allah takdir etmiş ve ölmüş diye düşündüm” dedi.

Cinci Ali, Alluş’un oğlu H. ve bacanağı El Hatip, polisler geldi diye cep telefonlarındaki tüm arayan-aranan bilgilerini, yazışmaları ve videoları sildi.

Dahası Alluş’un eşi Hasne, oğlu H. ve bacanağı El Hatip polise “Kendi boğazını sıkıp intihar etmiş olabilir” dedi.

Alluş’un iştirak halinde öldürüldüğü sonucuna varıldı.

Eşi ve baldızı Yüsra’nın delilleri yok etme suçunu işlediği ileri sürüldü.

BİZİMKİLER BİZE YETMİYORMUŞ GİBİ...

Bu dava ilerleyen günlerde Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Memleketimizdeki “Şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar” bize yetmiyormuş gibi bir de Suriyelilerin ülkelerinden kaçarken, beraberlerinde getirdikleri üfürükçülerle boğuşuyoruz.

Ve milyonlarca el, boğazımıza yapışmış, nefes alamıyoruz.