Üniversite sayısında yaşanan patlama da aşikar... Normal şartlarda insan gurur duyar. Ama duyamıyor! Neden?

Adeta çiğ köfteci dükkanı açar gibi açılan üniversiteler ilçelere kadar yayıldı. Apartman binalarında açılan birçok “tabela üniversitesi” diploma dağıtıyor.

Üniversite sayısı arttı da ya akademik-bilimsel kalite? Yerlerde!

★★★

Öğrenci fizik dalında eğitim mi görmek istiyor? Herhangi bir öğrenci, hiçbir fizik neti yapmadan sınava girip sadece adını soyadını yazarak Türkiye’deki birkaç fizik bölümüne, temel bilimler alanlarına rahatlıkla yerleşebiliyor. Durum bu!

Hadi girdi... Eğitim verenler nitelikli fizik akademisyenleri mi? Öyle başa böyle tarak misali...

★★★

YÖK tarafından açıklanan 2021-2022 dönemine ait yüksek öğretim istatistiklerine göre, Türkiye’deki üniversitelerde ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde kayıtlı toplam öğrenci sayısı 8 milyon 196 bin 959 idi. Parti kurup seçime girseler barajı geçip milletvekili çıkartırlar. Türkiye’de ilk defa üniversite mezunu işsiz oranı, lise mezunu işsiz
oranını geçti.

★★★

Durum böyle olunca üfürükten diplomalara sahip milyonlarca genç boş boş oturuyor. Üniversite mezununa gidip de çukur kazdırtamıyorsun. Mezun ederken açmaz yaratıyorsun.

Aynı şekilde üniversite sayısının artmasıyla aşırı derecede akademisyen enflasyonu da oluştu. Nerede kalite? Televizyona çıkıp iki kelimeyi bir araya getiremeyen profesör ünvanlı insanları dinleseniz anlarsınız siz de...

Haliyle Türkiye’deki üniversitelerin uluslararası sıralamalarda adı bile okunmuyor. İlk 500’de hiçbiri bulunmuyor. Hacettepe, ODTÜ gibi bazı üniversitelerimiz ancak 800 ile 1.000 bandı arasını zorluyor.

Gelişmiş bir ülkenin olmazsa olmazı nedir? Para mı? Doğal kaynak mı?  Hepsi hikaye... Önce iyi bir eğitim gerekiyor...

Sonrasında para da demokrasi de adalet de gelişmişlik de kaliteli yaşam da arkasından geliyor. İyi eğitim derken? Türkiye’deki mevcut sistemle değil iyiye ulaşmak, vasatı yakalarsan öp başına koy.

★★★

İş o hale geldi ki, üniversite değil ticarethane mantalitesi... Hazır yakalamış yabancı adı altında mülteci müşterileri... Artık kampüslere açar bir nargile kafe, seri köz getirirse, para basar tamamlar eksikleri...

Peki, nereden anlıyoruz mültecilerin müşteri olarak hedeflendiğini? Açılan bütün bölümlerde Türkçe eğitim veriyorlar. Okulda açılmış herhangi bir Türkçe hazırlık sınıfı yok. Demek ki hedef kitle halihazırda Türkiye’de bulunan, çat pat da olsa Türkçe bilen mülteciler...

★★★

Nitekim yabancılar ayrı bir sınava giriyor. Yanlışlar, doğruları bile götürmüyor. İlköğretim öğrencilerinin bile zorlanmayacağı temel öğrenme becerilerini ölçen biyoloji, fizik, kimya, tarih ve coğrafya sorularının bulunmadığı bir test... Aldığı puana göre öğrenci kabul et. Bu mu adalet?

Eğitimin hali bu olunca nasıl koşacak Türkiye güzel yarınlara?