Kamuoyunda ‘28 Şubat Davası’ olarak bilinen, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası yaşanan gelişmelerden sonra Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, başbakanlık görevini yardımcısı Tansu Çiller’e devretmek istedi. Ancak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Çiller’e vermemişti. Bu olayın üzerinden tam 14 yıl geçti. 2011 yılında Necmettin Erbakan’ın vefatının ardından başlatılan soruşturma sonrası 2013 yılında dava açıldı.

14 emekli komutan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevine girmelerinin üzerinden tam 518 gün geçti. Terör ve organize suçlularının konulduğu cezaevinde, sağlık durumları artık cezaevinde olmaya el vermeyen 3 hükümlü tahliye edildi. 85 yaşındaki emekli Hava Korgeneral Vural Avar için Ankara Şehir Hastanesi’nde verilen raporun üzerinden 22 gün geçtikten sonra cezaevinde vefat etti. O rapor üzerinde tartışıldı ama Adalet Bakanlığı yetkilileri raporun Adli Tıp Kurumu’ndan verilmesi gerektiğini belirttiler.

SON YOLCULUĞA GÖNDEREN

Vural Avar, emekli Korgeneral Hakkı Kılınç ve emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’la aynı odada kalıyordu. Bir sabah, banyoya girdi ve orada vefat etti. Oda arkadaşları onun ardından gözyaşı döktü. Hakkı Paşa’nın da sağlık durumu hayli kötüleşti. Ziyaret sırasında üç kez bayıldı.

Mevzuatta cezanın ertelenmesi, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16 ve devamı maddelerinde; Cumhurbaşkanı tarafından cezanın hafifletilmesi veya kaldırılması Anayasamızın 104’üncü maddesinde düzenlenmiş. “Cumhurbaşkanının af yetkisi” denilen, cezanın hafifletilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 104’üncü maddesi üzerinde duralım.

Ankara Şehir Hastanesi’nden Vural Avar’la ilgili olarak verilen Sağılık Kurulu raporunda özetle “Hapis cezasının tehirinin gerekmediği; cezasının infazının cezaevinde infazı hâlinde hayati bakımdan bir tehlike arz etmeyeceği; maruz kaldığı ağır bir hastalığı olmadığı, hayatını yalnız idame ettirebileceği; ceza tehiri gerektirir bir hastalığının bulunmadığı; T.C. Anayasası’nda yazılı kocamışlık hâli olduğu” belirtilmişti.

GEREKEN YAPILMADI

‘Kocamak’ sözcüğü Türk Dil Kurumu Sözlüğünde, “Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak” olarak açıklanıyor. Vural Avar’ın ölümü konusunu, eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü hukukçu Ali Suat Ertosun’a sordum. Şunları söyledi:

“Anayasamızın 104’üncü maddesinin 16’ncı fıkrasına göre; sürekli hastalık ve sakatlık yanında kocama hâli de, Cumhurbaşkanınca cezanın hafifletilmesi veya kaldırılması nedeni olduğundan takdire yer bırakmaz. Bu durumun talep olsun veya olmasın resen dikkate alınması, bunun için de Ankara Şehir Hastanesi raporunun ve gerekirse Vural Avar’ın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek oradan rapor alınması, kocamışlık hâli varsa, Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesiydi. Maalesef bu prosedür işletilmedi ve bilinen üzücü olay meydana geldi.”

ONLAR AFFEDİLMİŞTİ

Anayasamızla Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki, geçmişte benzer durumlarda kullanılmıştı. Bunun en büyük örneği, F Tipi cezaevlerinin açılışlarının öncesi ve sonrasında yaşanan açlık grevi ve ölüm oruçlarıydı. O dönem Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olarak görev yapan Ali Suat Ertosun, Wernicke Korsakoff sendromuna yakalanan terör hükümlülerinin, Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesinin gündeme getirildiğini hatırlattı. Bu konuda lehte, aleyhte, bazen de hakaret ve suçlamalara varan görüşler ileri sürüldü. Ancak Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporlar doğrultusunda uygulama sürdürüldü.

Genel kabule göre mahkemelerce verilen cezanın amacı; intikam almak değil, TCK’nın 1’inci maddesinde belirtildiği üzere, suç işlemeyi önlemek ve toplumsal barışı sağlamaktır. Bir kişinin özgürlüğü kısıtlandığında, infazının insan onuruna uygun koşullarda yapılması gerekiyor. Hükümlü ve tutukluların, kanunlarda yer alan kısıtlamalar dışında başka ayrımlarla karşı karşıya kalmaları, özellikle yaşam haklarının gözetilmemesi, milli mevzuatımıza, taraf olduğumuz uluslararası antlaşmalara ve cezaevi kurallarına da açıkça aykırı.

BEKİR BOZDAĞ EL KOYDU

Bu konuda ceza infaz kurumları personelinin de gerekli çabukluğu gösterip ölümlerin önlenmesinde sorumluluk düşüyor. Ayrıca bu durum cezaevi yönetimine olan güveni de artırır.

Vural Avar’ın vefatından sonra Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün genelgesinin güncelleştirilmesi talimatını verdi. Buna göre “Sürekli Hastalık, Sakatlık, Kocama Sebebiyle Hükümlülerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” başlığı altında yayımlanan genelgede “Bu durumdaki kişilerin talepleri üzerine ve/veya talepleri olmaksızın sağlık durumları ile ilgili resen tespit işlemi başlatılması gerektiği” belirtildi.

Cezaevlerinde, yaşları ilerlemiş, rütbeleri alınmış, çile çektirilen 10 hükümlü general gibi ağır hasta olan mahkumlar da var. Bunların da Vural Avar gibi cezaevinde ölümleri vicdanları kanatır. Sözün özü: Adalet, gecikme kabul etmez. “En mükemmel adalet, vicdandır.- Victor Hugo”