Ah! Meseleyi dönüp dolaştırıp Kılıçdaroğlu’nun kişisel özelliklerine getiriyorlar.

Yazık! Parti üst yönetimini değiştirme gibi oyalama kurnazlıkları ile yenilgi sorununu gözden kaçıracaklarını sanıyorlar.

Esaslı düşünsel özeleştiri- hesaplaşma yapılacağını söylemek mümkün değil.

Oysa bulanıklığa son verip, puslu havayı açmak şart. Yıllardır yaşıyoruz; iç meselenin derin ve cesurca konuşulmaması partiyi rotasız bırakıyor; Kılıçdaroğlu’nun aynı konu hakkında birbirinden farklı demeçler vermesinin sebebi de bu! CHP pusulasını kasten kırdığını söyleyebiliriz. Çünkü:

★★★

-Karşımızda İsmet İnönü kadar bile “sol” diyemeyen Kılıçdaroğlu var.

-Karşımızda Ecevit kadar bile “antiemperyalizm” diyemeyen Kılıçdaroğlu var.

-Karşımızda Atatürk’ün Anayasa’ya koydurduğu Altı Ok’dan utanan Kılıçdaroğlu var.

-Karşımızda Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” gayesi olan çağdaşlaşmayı, Batı’ya biat anlayan Kılıçdaroğlu var.

-Karşımızda kazanmak için herkesle ilkesiz işbirliği yapan, sağa benzeyerek oy toplayacağını sanan tavizkar Kılıçdaroğlu var.

-Karşımızda halkta umut yaratamayan idare-i maslahatçı Kılıçdaroğlu var.

Söyler misiniz; Kılıçdaroğlu’nun dış tehdit algısı hâlâ Soğuk Savaş döneminden farklı mı? NATO demokrasi örgütü öyle mi? Bıraksanız Ukrayna’ya Mehmetçik gönderecek! Ulusal çıkarlarımıza uygun milli askeri stratejisi var mı? Emperyalizm analizi yok kafasında... Yazdırmayın bana şimdi; danışmanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!

Kılıçdaroğlu bugün sağın sağındadır; dünün Turhan Feyzioğlu’sudur!

Kemalist aydını kalmayan, besleme gazetecisi bol CHP’yi, salt etnistiye/ ırka-mezhebe- hemşehriye dayanan bir “derneğe” dönüştürdü. Bu sebeple toplumsal yapıdaki gelişmeleri okuyamayan, hesap vermez, tepeden inmeci bir Kılıçdaroğlu var karşımızda!

★★★

Bülent Ecevit 1960’lar sonunda, Ulus gazetesinde “Atatürk ve Devrimcilik” üzerine makaleler yazarken, Nihat Erim CHP Parti Meclisi toplantısında, “genel sekreter reddi mirasta bulunamaz” diyerek, bu sol yazıları eleştirdi. Gelip Kılıçdaroğlu’nu görse eminim “bu kadar da sağa savruluş da olmaz” diyecektir.

Kılıçdaroğlu kaç seçimdir sivil toplumcu tezlerle, halkçı muhteva unutularak tabanla kopukluk meydana getirdiğini ve böylece toplumsal desteği artıramadığını kavrayamıyor. Elinde sürekli kağıt kalem var; hesap uzmanlığı bilgisiyle siyaset mühendisliği yapıyor! Mesela: Emekçi haklarını sadece popülist “ben daha fazla para veririm” vaadine indirdi. Ki, 1961 Anayasası’dan geridir.

★★★

Popülist reddi miras modasına kapılan Kılıçdaroğlu, CHP’ye sadece seçim kaybettirmedi. İktidar karşısındaki siyasi inisiyatifi de yitirtti. İdeolojik üstünlüğün, siyasi üstünlük sağladığını bilecek yeterli teorik birikime sahip değil. Öyle ki:

Hiç tarih okuması yapmadan, “helalleşme” gibi parti tarihiyle tutarsız hesaplaşmaya girişmesi bundan! Ecevit’in 1970’ler başında “Özgür İnsan” dergisiyle öncülük ettiği dindarlık ile gericilik arasında ayrım yapan “tarihsel yanılgı” tezini de bilmiyor olamaz. Ezen-ezilendir asıl mesele...

Bürokratik kafalar Kılıçdaroğlu ya da Faik Öztrak mı bunu anlayacak? Ak Günler seçim bildirgesindeki “sömürü”, “palazlanan işbirlikçi burjuva” gibi sözlerden bugün tiksiniyorlar. Bu sözlerle yüzde 33,4 oy aldığını hatırlamak istemezler.

Uzatmayayım:

Seçim kazanamadığı için -tarihsel kişilik- İsmet İnönü’yü bile genel başkanlıktan düşüren CHP’lileri bugün anlamakta zorlanıyorum. Ki 1969 seçiminde o CHP yüzde 27,4 oy almasına rağmen, İsmet Paşa’ya “sen padişah değilsin” diye karşı çıkıldı. CHP’de bugün nerede bu devrimci ruh?

Demek neoliberalizmin etnisite tuzağı bu kadar etkili oldu partide!

Bu yeni muhafazakar kafa CHP’yi, Mustafa Timisi’nin Birlik Partisi’ne dönüştürecektir.

Mustafa Kemal’in Askerleri “kimlikçi siyasete” teslim oldu demek...