Parti analizi yapmadan önce 14 Mayıs 1950 itibariyle sosyal demokrat-sol partilerin genel seçimde aldıkları toplam oya bakalım:

1950..... 40,9

1954..... 35,3

1957..... 41,1

1961..... 36,7

1965..... 31,7

1969..... 30,1

1973..... 39,7

1977..... 43,8

1983..... 30,5

1987..... 33,3

1991..... 32,4

1995..... 29,7

1999..... 37,8

2002.....24,2

2007..... 21,7

2011..... 28,1

2015..... 26,4

2015..... 25,3

2018..... 22,7

Bu son seçim CHP yüzde 25,3 ki, bu oylar içinde DEVA, Gelecek, SP, DP sağ oylar da var.

Gelelim analize:

★★★

İsmet İnönü’nün “ortanın solundayız” dediği altı genel seçimde CHP yüzde 30’un altına hiç düşmedi. Hatta iki seçimde de yüzde 40 üzerine çıktı...

CHP seçmeninin radikalleşmesi Bülent Ecevit’in genel başkan seçilmesiyle başladı. “Demokratik sosyalizm” vaat eden Ecevit, yüzde 30 olarak devraldığı CHP oylarını, önce yüzde 39,7 ve sonra 43,8’e çıkardı...

Araya 12 Eylül askeri darbesi girdi. Solun silindir gibi ezilmesine rağmen, CHP’nin devamı Halkçı Parti’nin oyu yüzde 30 altına düşmedi.

ANAP/ Özal’ın oy kaybetmeye başladığı 1987 ve 1991 seçiminde toplam sol oylar yüzde 30 üstünde devam etti.

HP-SODEP birleşmesi olan SHP’nin yerel yönetimlerdeki başarısızlığı, içindeki Kürt milletvekillerinin toplumu geren tavırları, istifaları ve tekrar kurulan ittifak 1995 seçiminde sol oyları yüzde 30’un altına düşürdü: 29,7. Ve SHP tarihe gömüldü. Kürtler legal partileriyle/HADEP kendi yoluna gitti.

Bir sonraki seçimin lider sol partisi Ecevit/ DSP oldu. Yeniden açılan CHP baraj altında kalmasına rağmen toplam sol oylar 37,8’e yükseldi.

2000’lerde sol oylar hiçbir seçimde yüzde 30’a ulaşamadı.

Sadece bir ayrıntı var; Kılıçdaroğlu genel başkan olarak girdiği 2011 seçiminde CHP oyunu yüzde 28,2’ye çıkardı. Sonra düştü ki; 2018 seçiminde yüzde 22,7’ye kadar indi.

★★★

Özetlediğim sol seçim tarihine bir not eklemeliyim:

Yıl, 2019. Yapılan araştırmada.

A) CHP tabanı kendinin politik tercihi olarak birden çok sıfat kullanıyor:

Yüzde 72’si Atatürkçü, yüzde 21,4’ü sosyal demokrat, yüzde 17, 8’sı milliyetçi-ulusalcı, yüzde 13,3’ü sosyalist, yüzde 11 demokrat, yüzde 2,9 liberal...

B) CHP seçmeninin yüzde 35’i kendini merkez solda, yüzde 25’i solda görüyor. CHP tabanı aslında en politik seçmenkitlesine sahip.

Türkiye’de de 100 seçmenden 35’i oy tercihini ideolojik bakışla yapıyor. 65 milyon seçmenin 23 milyonu yani... CHP merkezi bunları yok saydı.

“Toprak İşleyenin Su Kullananın” söyleminin getirdiği yüzde 41,4 oy yüzdesine CHP bir daha niçin ulaşamadı?

Aynı buhranı -en son Yunanistan- Batı sol partilerin de yaşaması tesadüf mü? Latin Amerika’da ise kısa bir dönem gerileme ardından sol partiler ardı ardına seçim zaferleri nasıl kazanır oldu?

Temel sorun, halktan uzaklaşan neoliberalizm ideolojisidir. Baykal ile başlayan neoliberal siyasi popülizmi yeni CHP yönetimi de sürdürdü. Ne Cumhuriyet kaldı, ne Halk, ne de Altı Ok kaldı, küflendirildi.

Latin Amerika başta dünya, kamuculuğu- ulusalcılığı- halkçılığı yeniden keşfederken CHP yönetimi, neo- liberalleri genel merkeze doldurdu.

Hedefleri; ideolojik CHP’liye siyasi kimlik karmaşası yaşatmak oldu.

Kılıçdaroğlu’ndan 1970’ler Ecevit’i  çıkmadı. Hatta İsmet İnönü kadar “ortanın solu”nda durmadı.

İkinci tur için CHP az da olsa genlerine dönüş belirtisi gösterdi, umarım başarı getirir.