Aydos kalesi.

Tee bin yıl önce, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapıldı.

Bizans imparatoru Basileos tarafından inşaatı başlatıldı, Bizans imparatoru Aleksios Kommenos döneminde tamamlandı.

Biz Aydos diyoruz ama, aslında Aetos.

Yunanca kartal anlamına geliyor.

Tee 700 yıl önce, bizim oldu.

Osmanlı beyliği’nin kurucusu Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi, gözüpek komutanları Abdurrahman Gazi, Akça Koca ve Konur Alp’i gönderdi, kaleyi önce kuşattı, sonra fethetti.

Rivayet o ki, bu fetih sırasında sürreal bir hadise yaşandı.

Kale tekfurunun kızı vardı.

Etrafına ışık saçan, dünya güzeli bir kızdı.

Bizans prenslerinin hepsi bu kıza aşıktı.

Gel gör ki, tekfurun kızı rüyasında yakışıklı bir kahraman gördü.

Uçurum gibi bir yere düşerken, yakışıklı kahraman son anda yetişiyor, kahramanca uzanarak kendisini kurtarıyordu, düşerken giysileri parçalanıyor, kahramanımız yeni giysiler hediye ediyordu.

Romantizm fırtınasıydı.

Heyecandan yüreği yerinden çıkacak gibi olmuştu.

Bu duygularla uyandı, bir daha uyku tutmadı, sabaha kadar yakışıklı kahramanını düşündü.

Sonra?

Sonra, tekfur babasıyla birlikte Aydos kalesinin surlarına çıktı, korkudan ürpererek kuşatmayı seyrediyorlardı.

Ölümle yaşam arasında incecik çizgideydiler.

İşte tam o sırada bir de ne görsün...

Rüyasındaki yakışıklı kahramanı tam karşısındaydı, oradaydı!

Şu kim diye sordu?

Osmanlı ordularının komutanı Abdurrahman Gazi dediler.

Mucizeydi.

Rüyası ilahi bir mesajdı.

Gizli gizli bir not yazdı, en güvendiği hizmetkarına teslim etti, hava karardıktan sonra hizmetkar gizli gizli surlara çıktı, prensesin yazdığı notu bir taşa sardı, Osmanlı askerlerine doğru fırlattı.

Notu hemen Abdurrahman Gazi’ye götürdüler, okudu.

Prenses şunları yazmıştı, ordunuzla geri çekiliyormuş gibi yapın, yarın akşam sadece siz yakışıklı kahramanım geri gelin, size surlardan ip sarkıtacağım, tırmanıp kaleye girersiniz, kapıyı açarsınız, ordunuz aniden gelip kapıdan girerek, kaleyi zapteder.

Öyle oldu.

Abdurrahman Gazi ordusunu geri çekti, geceyarısı geldi, prensesin sarkıttığı iple surlara tırmandı, kapıyı açtı, hücuummm, zaptetti.

E tabii, prensesin de gönlünü fethetti, mutlu mutlu yaşadılar.

Aydos kalesi tee bin yıl öncesine dayandığı için, tarihi de işte böyle palavralar barındırıyordu, tırışkadan efsaneler türetiliyordu.

Bin yıldır her aklına esen, bu mevzuyu kafasına göre baştan yazdı.

Tekfurun kızı bazen Abdurrahman Gazi’yi rüyasında görüyordu, bazen Konur Alp’i, bazen başkasını... Elbette hepsi uydurmaydı.

Tekfurun kızını yatağa atan Cüneyt Arkın filmleri gibiydi.

Ama, seksi bir hikaye olduğu için, Bizans-Osmanlı romantizmi sınırlarımızı aştı, dünya çapında tanındı.

Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer kitaplarında yer verdi.

Fransız şair-yazar Alphonse de Lamartine kitaplarında anlattı.

Minyatürleri yapıldı.

Resimleri yapıldı.

Hatta, tekfurun kızının aslında Rapunzel olduğunu iddia edenler bile oldu, güya Abdurrahman Gazi’nin tırmanması için kalenin surlarından uzuuun saç örgüsünü uzatmıştı!

Tekfurun kızının aşklarıyla meşhur olan Aydos kalesi, romanlara konu oldu, filmlere dekor oldu, belgeselleri çekildi.



Tee bin yıl öncesine ait olduğu için, birinci derece arkeolojik sit alanıdır.



Bin yıldır orada duruyor.



Ve...

Asrın liderimiz, bin yıldır orada duran Aydos kalesi’nin açılışını yaptı iyi mi!



Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, Bizans imparatoru Basileos tarafından temeli atılan, Aleksios Kommenos tarafından tamamlanan, Orhan Gazi tarafından fethedilen kalenin açılışı için... Kurdela kesti!



Hayırlısıyla, seçime kadar Yerebatan Sarnıcı’yla Rumelihisarı’nın temelini atıp, Galata Kulesi’yle Topkapı Sarayı’nın da açılışını yaptı mıydı, tamamdır.