2025'in en kötü filmleri belli oldu
Her yıl sinema dünyası bize hem unutulmaz başyapıtlar hem de hayal kırıklığı yaratan yapımlar sunuyor. 2025 de bu geleneği bozmadı. Büyük beklentilerle vizyona giren bazı filmler, seyirciyi ve eleştirmenleri şaşkınlığa uğrattı.
2025 yılı sinema açısından bazı harika yapımlara sahne oldu, ancak öte yandan sinema eleştirmenlerinin çok kötü notlar verdiği bir dizi film de izleyici karşısına çıktı. Guardian yazarları, bu yıl gösterime giren ve adeta “bir yıldız bile fazla” dedirten en kötü filmleri seçti. İşte Guardian'a göre yılın sinema kazaları arasında öne çıkan 12 yapım...
SATURDAY NIGHT
Saturday Night Live hayranları bile bu filmi savunmakta zorlanacak. Yönetmen Jason Reitman’ın elinden çıkan film, aşırı kendine hayran anlatımı ve yorucu temposuyla izleyiciyi adeta tüketiyor. Peter Bradshaw’a göre bu yapım, “dayanılmaz bir kendini beğenmişlik” örneği.
PAMUK PRENSES
Karşımızda, gerekçesi belirsiz şekilde yeniden çekilmiş bir Pamuk Prenses müzikali var. Modern yorumlar yerine steril bir yaklaşım benimseyen film, marka imajına zarar vermemek için her adımını hesaplı atarken ruhunu yitiriyor. Eleştirmenler bu yapımı “geri tepen bir yeniden anlatım” olarak değerlendiriyor.
PARTIR UN JOUR
Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olmak cesaret ister – ancak Partir un Jour bu sorumluluğun altından kalkamıyor. Samimi olmak isteyen ama her anlamda sönük kalan bu müzikal, eleştirmenler tarafından “sıradan” olarak tanımlanıyor.
ALPHA
Alpha, ciddi olma çabası içinde boğulan, duygusal tonunu abartan ama etkisiz kalan bir yapım. Her sahne fazla abartılı, her replik yapay. Film, izleyicide yorgunluk dışında hiçbir duygu yaratamıyor.
HIGH ROLLERS
Ocean’s Eleven’ın ucuz bir taklidi olan bu yapımda başrolde John Travolta yer alıyor. Ancak film, Soderbergh'in orijinaline kıyasla bir parodiye dönüşüyor. Leslie Felperin'e göre film “kalp yavaşlatan bir aptallık abidesi” ve izlenmesi neredeyse eziyet.
JUNGLE TROUBLE
Baş karakter Mohsen’in sinir bozucu tavırlarıyla öne çıkan bu animasyon, eski kötü filmlerden yamalanmış gibi duruyor. Catherine Bray, Jungle Trouble için “çürük animasyon cesetlerinden dikilmiş bir Frankenstein” benzetmesini yapıyor.
JAY KELLY
George Clooney'nin başrolünde yer aldığı bu duygusal film, eleştirmen Peter Bradshaw’ın deyimiyle “Nespresso’suna zehir karıştırılmış bir adamın çaresizliğiyle” izleyiciyi boğuyor. Fazla kişisel, fazla yapay.
THE BOATYARD
Film, neden çekildiğini sorgulatacak kadar amaçsız. Oyunculuk ise tam anlamıyla “dayanılmaz” bir noktada. Ne espri var, ne duygu, ne de teknik bir başarı.
MISSION ALARUM
Sylvester Stallone, Mel Gibson ve Jon Voight üçlüsünün oynadığı bu yapım, sağcı sembolizmlerle dolu ama sinema adına utanç verici. Felperin, filmi “Amerikan sinemasını utandıracak kadar kötü” olarak nitelendiriyor.
MR BLAKE AT YOUR SERVICE!
John Malkovich’in Fransızca replikleri, sanki “bir Fransız garsonu taklit eden taş kafa bir Hannibal Lecter” gibi. Ağır aksanlı ve ritmi bozan konuşmalar filmi tam bir işkenceye dönüştürüyor.
TRON: ARES
Serinin bu yeni halkası, önceki filmler gibi görsel bir şölen bile olamıyor. Peter Bradshaw’ın deyimiyle, “bir ekran koruyucudan farksız.”
CHRISTMAS KARMA
A Christmas Carol’a getirilen bu yorum, eleştirmenin tabiriyle “neşesiz, yapay ve zorlama.”