Adı “cimri”ye çıkan CHP’li

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasından sonra CHP 38 il ve ilçede mitingler düzenledi. Miting düzenlemek kolay olmuyor. Masraflıdır. Bunun için para gerekir.

CHP’ye hazineden verilen pay vardır. Bunun dışında gelirleri üye aidatları ve bağışlardır. Ancak, gözaltına almalar, tutuklamalardan sonra partiye gönüllü olarak bağışta bulunanlar “Başımıza bir şey gelir” kuşkusuzla bağış yapamıyor. Bu yılın ilk aylarında bir milyon 300 bin civarında CHP’ye kayıtlı üye bulunurken, yürütülen kampanya sonucu üye sayısı iki milyona yaklaştı.

AİDATLARA İHTİYAÇ VAR

Özgür Karabat, CHP’nin İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor. Partinin para-pul işleri, sürekli mitingler yapılması ve bunlar için harcamaların karşılanmasından da o sorumlu.

Karabat’ın önceliği “tasarruf önlemleri” oluyor. Üye aidatlarına da büyük ihtiyaç duyuluyor. Her üye ayda 10 lira ödemiş olsa, yaklaşık 20 milyon lira gelir elde edilecek. Bu para ile mitingler rahatlıkla düzenlenebilecek. Personel, araç giderleri açısından önemli tasarruf sağlanıyor. Eğer tasarruf önlemleri uygulanmamış olsaydı. Hazineden gelen parayla, bu kadar miting yapılamaz, para çoktan sıfırlanmış olurdu.

Özgür Karabat, Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı.

NELERDEN TASARRUF?

Bir sahnenin kurulumu yaklaşık beş milyon lira. Sahne kurulumu işinden tamamen vazgeçildi. Onun yerine Genel Başkan Özgür Özel, otobüsün üstünde halka hitap ediyor. Coşuyor, coşturuyor. Otobüsün ses düzenini daha da geliştirdiklerinde Özel her yere sesini daha rahat duyurabilecek. Açıkçası, zorunlu olmadıkça sahne kurulmayacak, her mitingden sadece sahne kurulumu için en az beş milyon lira tasarruf sağlanacak.

Parti için ne alınıyorsa, ne yaptırılacaksa sıkı bir pazarlık yürütülüyor. Birden çok yerden teklif alınıyor. Özgür Karabat, “Buna mecburuz” diyor.

Özel, mitinglerini sürdürürken İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt ile İzmir Milletvekili Salih Uzun daha çok İç Anadolu ve Karadeniz illerinde otobüslü mitingler düzenleyecek.

“MİTİNG” DEYİP GEÇMEYİN

Küçük kapsamlı bir mitingin maliyeti bir milyon 500 bin liranın üzerinde oluyor. Merkezi zayıf olan illere, ilçelerden taşıma gerekiyor. Bunlar için de harcamalar yapılıyor.

Genel Başkana, genel başkan yardımcıları eşlik ediyor. İşte bu alanda da kısıtlamaya gidildi. Miting yapılacak il ya da ilçeye sadece genel başkanla gitmesi gereken görevliler gönderiliyor. Yemek, otel, araç giderleri büyük ölçüde kısıtlanmış oldu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi için başta görkemli bir bina kiralanması gündemdeydi. Ancak, gelir durumu dikkate alındığında farklı bir uygulamaya gidildi. Çevre Sokakta bulunan Parti Okulu’nun bir bölümü Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisine dönüştürüldü ve böylece partinin kasasından ayrı bir ödeme yapılmamış oldu. Dahası, tasarruf önlemleri uygulanırken, parti örgütlerine gönderilen para da üç kat artırıldı. Karabat, bunun hep tasarruf önlemleriyle sağlandığını belirtti. Ama adı da “Cimri Genel Başkan Yardımcısı”na çıktı.

“CİMRİ” DESİNLER DE “SAVURGAN” DEMESİNLER

Eski Bilecik, Niğde, Erzincan ve Manisa valiliği görevlerinde bulunan rahmetli Refik Arslan Öztürk’ün adı “Cimri vali”ye çıkmıştı. Devlet malına öylesine sahip çıkıyordu ki onu anlatmak zor. Resmi toplantılar için bile makam aracını kullanmayıp otobüsle gelip gidiyordu.

Aslında onun, devlet malını korumak için cimriliği kamu görevlileri için iyi bir örnekti. Vali Öztürk, “Bana ‘Cimri vali’ denilmesinden büyük memnuniyet duyuyorum. ‘Savurgan vali’ deseler yerin dibine geçerdim” dediği anlatılır.

Yazıyı yazarken CHP Niğde Milletvekili, “çiftçi dostu” Ömer Fethi Gürer geldi. “1800-2000 arası Niğde Siyaset Tarihi” kitabını getirdi. 614 sayfalık kitapta, Niğde Valisi olarak Refik Arslan Öztürk’e geniş yer ayırmış. Aynı gün Hatay Gazetesi Yazarı Ali Dal’ın “Devletimiz ve iki efsane valisi” başlıklı yazısını okudum. Vefatının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen onun anılmasından, övgüyle söz edilmesinden onur duydum.

NİĞDE’DE NELER YAPMIŞ

Görevde olduğu dönemde değil, vefatından yıllar sonra Vali Refik Arslan Öztürk’ün adı Belediye Meclisi kararıyla bir caddeye verilmiş. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, kentine devletin parasını harcamadan hizmetler veren valinin adını caddeye vermekle vefa örneği göstermiş. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in kitabından o valinin neler yaptığından bir özet aktarıyorum:

“1999-2002 tarihleri arasında Niğde Valisi olarak görev yapan Refik Arslan Öztürk, Niğde’de adı unutulmayan valilerdendi. Niğde tarihi, kültürü, doğası, çevresi yanında eğitime verdiği katkı, sorunlara olan çözümcü yaklaşımı ile çok sevildi. Niğde Kalesi, öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Bedesten, Gümüşler Manastırı, Kavlaktepe Yer Altı Şehri, Cullaz Sokak, Esenbey Türbesi gibi yapıların kurtarılması onun çalışmaları ile başlayan süreçti. Niğde turizmine çok şeyler kazandırdı.”

CHP, tasarruf derken tasarruflarıyla, yaptıklarıyla örnek olan Vali Refik Arslan Öztürk’ü de rahmetle anmış olduk. Ruhu şad olsun.

Yazarın Diğer Yazıları