Asgari ücrette kötü senaryo: Bu yıl da sabit kalacak
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 12 Aralık’ta kritik toplantısına hazırlanırken, milyonlarca çalışan geçim sıkıntısının gölgesinde yeni belirleme sürecini bekliyor. SGK Uzmanı İsa Karakaş, komisyonun yarım asırdır hükûmet–işveren ekseninde işlediğini belirterek sürecin “formaliteden öteye geçmediğini” ifade etti. Asgari ücrette kötü senaryoyu açıklayan uzman bu sene de yapılan artışın sabit kalacağına değindi.
2026 yılına sayılı günler kalmışken ücretli kesimin en kritik başlığı yeniden asgari ücret.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 12 Aralık’ta yeni dönem rakamını belirlemek üzere bir araya gelecek. Hayat pahalılığının hız kesmeden sürdüğü bir dönemde, milyonlarca çalışan geçim kaygısıyla bu toplantılara odaklanmış durumda.
SGK Uzmanı İsa Karakaş, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde karar mekanizmasının yıllardır değişmeyen işleyişine dikkat çekerek sürece ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
“YARIM ASIRDIR FORMALİTE”
Türkiye’de asgari ücret belirleme süreçlerinde kamuoyunda en çok tartışılan başlıklardan biri komisyonun yapısı. Hükûmet, işveren ve sendika temsilcilerinden oluşan 15 kişilik bu yapı, Karakaş’a göre işleyişi itibarıyla tek ses halinde hareket ediyor.
Karakaş, bu durumu şu sözlerle aktarıyor:
“Minimum ücret belirleme komisyonu, yarım yüzyıldır sadece bir formalite!”
Aynı değerlendirmede, komisyon üyelerinin oy kullanma pratiğine de işaret ediyor:
“Siz hiç hükûmeti temsil eden 5 üyeden birinin bile diğer 4 üyeden farklı oy kullandığını duydunuz mu? Hayır.”
Uzman, bu nedenle nihai rakamın belirlenmesinde işçi kesiminin ağırlığının bulunmadığını; kararların esasen hükûmet ile işveren hassasiyetlerinin kesişim noktasında şekillendiğini belirtiyor:
“Asgari ücret rakamı bu iki hassasiyet terazisinde ortaya çıkacaktır” şeklinde açıklamada bulunuyor.
İŞVERENLERİN YAKLAŞIMI
İşveren cephesi ise döviz kuru baskısı, maliyet artışları ve rekabet gücündeki düşüş gerekçeleriyle devlet desteğinin artırılmasını talep ediyor. Hâlen günlük 33,33 TL, aylık 1.000 TL olarak uygulanan asgari ücret desteği, Karakaş’a göre pazarlık masasında kilit unsur.
Karakaş destek konusuna ilişkin şu ifadeyi kullanıyor:
“Destek artarsa asgari ücret de bir nebze daha fazla artacak. Aksi takdirde, işverenler ‘Hayır’ der!’”
Bu desteğin kaynağına ilişkin ise dikkat çeken hatırlatmayı yapıyor:
“Devletin bütçesi değil, İşsizlik Sigortası Fonu.”
AÇLIK SINIRI 33 BİN TL'YE DAYANDI
Artan yaşam maliyetleri asgari ücret tartışmasının merkezinde yer almaya devam ediyor. Türk-İş’in kasım ayı verilerine göre açlık sınırı 29.828 TL seviyesine ulaştı. Şubat 2026’da işçinin cebine girecek kalıcı ücret dikkate alındığında Karakaş, yeni ücretin bu sınırın altında olmaması gerektiğini savunuyor.
“ZİRA AÇLIK SINIRININ ALTINDA ÜCRET OLMAZ”
Buna ek olarak, Türk-İş’in bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti için açıkladığı 38.752 TL’lik rakama dikkat çekiyor:
“Asgari ücretin iş mevzuatımız hükümleri gereğince 40 bin TL’nin altında belirlenmemesi gerekiyor.”
OLASI ZAM SENARYOLARI
Hem işveren talepleri hem de hükûmetin enflasyonla mücadele ve istihdam kaygıları düşünüldüğünde, yeni asgari ücrette temkinli bir artış beklentisi öne çıkıyor.
Karakaş aylardır dile getirdiği tahminlerini yineleyerek şu değerlendirmeyi yapıyor:
“En düşük senaryo yüzde 25 (27.600), en yüksek yüzde 30 (28.700). Ama Cumhurbaşkanımızın bir dokunuşuyla işverenlere verilecek asgari ücret desteği de bir tık artırılarak 29 bini belki görebiliriz” dedi.
Komisyonun karar alma sürecine ilişkin eleştirilerini sürdüren Karakaş, işçi sendikalarının katılımının sonucu değiştirmediğini belirtiyor:
“Sendikalar orada olsa da olmasa da sonuç aynı: Denge işveren–hükûmet arasında!”
Ayrıca yıl ortasında ikinci bir artış beklentisine de kapı kapatıyor:
“Asgari ücrette yıl ortası zammı var mı? Unutun! Asgari ücret bu yıl da sabit kalacak…”
ASGARİ ÜCRET TARTIŞMASI DERİNLEŞEREK SÜRECEK
Asgari ücret, Türkiye’de milyonlarca hanenin ekonomik gündemini belirlemeye devam ediyor. Mevcut iktisadi koşullar, enflasyon baskısı ve açlık sınırındaki yükseliş dikkate alındığında 2025 yılı için belirlenecek rakamın çalışan kesimin beklentilerini karşılayıp karşılamayacağı tartışma konusu olmaya devam edecek.
Karakaş, yazısının sonunda sürece dair şu soruyu yöneltiyor:
“Asgari ücret, asgari umut mu?”