Aşırı iyimser tahminler, Merkez yönetimini zora sokar

Yıl sonuna kadar enflasyon ve faiz oranlarının ne olacağına ilişkin, “açık indirim ihalesi” başlamış görünüyor. İş Bankası Genel Müdürü’nün 8 puanlık indirim tahmini ardından, İTO Başkanı indirimin 10 puan olmasını beklediklerini söylemiş. Bu açıklamalar “faiz indirimi için baskı oluşturmak” adına mı yapılıyor bilmiyorum ama Merkez Bankası yönetiminin ve ekonominin işini zorlaştırıyor.

Beklenti yönetimi açısından aşırı iyimser tahminler, gerçekleşmeyince büyük hayal kırıklıkları yaratır ve işi yönetenleri zor durumda bırakır, bunu hep gördük. Samimi olarak başarı isteniyorsa, aşırı iyimser tahminler yerine gerçekçi tahminleri açıklamak, herkes açısından daha iyidir.

Bu arada neredeyse aynı kişilerin, tasfiyesine şimdi herkesin sevindiği, KKM uygulaması başlarken iyimser açıklamalar yaptıklarını hatırlayalım. Birileri için belki kârlı oldu ama; KKM’nin ekonominin altına konulmuş bomba olduğu, artan yoksullukta büyük payı bulunduğu artık kanıtlandı.

Faiz indirimleri konusunda yapılan açıklamaların, gerçekçi olup olmadığına gelince... Diyelim ki İTO Başkanı Şekip Avdagiç’in söylediği oldu; enflasyon yüzde 29, politika faizi yüzde 33’e indi. Sizce bu gerçekçi bir tahmin mi? Ülkenin ekonomik ve siyasi iklimi, toplumsal huzursuzluğu büyüten iç ve dış siyasi gelişmeler, risk priminin 4’de kalmasıyla uyumlu bir tablo mu?

Benzer sözleri, İş Bankası Genel Müdürü’nün 8 puanlık indirim beklentisi için de söyleyebiliriz. Bunların gerçekçi tahminler olmadığı açık. İçi doldurulamayan aşırı iyimserliği pompalamak, bence hem bu kişilere, kurumlarına, hem de sektörlerine yarar sağlamaz, aksine yarattığı hayal kırıklığı kendi işlerini de zorlaştırır.

Çünkü bu aşırı iyimser tahminlerle siyasi iktidar üzerinde oluşturulan baskı, geçmişte olduğu gibi, yanlış kararlara neden olabilir. Merkez Bankası’nın, hele ki geçtiği enflasyon hedeflemesiyle, bu oranlara inebilmesi imkansız.

SEKTÖR BEKLENTİLERİ HÂLÂ YÜKSEK

Siz beklentileri büyüterek, siyasi iktidar üzerinden Merkez üzerinde baskı kurarsanız; o zaman Merkez yönetimi görevden alınıp ekonomide kaosa girilebilir. Geçmişte olduğu gibi; nas politikalarıyla ekonomi yine devrilecek noktaya getirilir.

Dün Merkez Bankası’nın sektörel enflasyon beklentileri açıklandı. Bakan Şimşek beklentiler düştü açıklamaları yaptı ama, düşen tahminler bile Merkez Bankası’nın enflasyon için belirlediği hedeflerden çok uzakta.

12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri; piyasa katılımcıları için 0.6 puan azalarak yüzde 22.8, reel sektör için 1.3 puan düşerek yüzde 37.7 ve hane halkı için 0.4 puan gerileyerek yüzde 54.1 olmuş. Bu sürede enflasyon düşer diyen hane halkı oranı, 1 puan artıp, ancak yüzde 27.6’ya çıkmış.

İTO Başkanı ‘yıl sonunda enflasyon 30’un altına inecek, faiz yüzde 33 olacak’ diyor ama sektörünün beklentisi, 2026 Ağustos ayında bile, enflasyonun 37.7’ye inebileceği yönünde. 2026 Ağustos’ta enflasyon yüzde 38 iken, bu tahminle faiz de yüzde 25’lere inecek, öyle mi?

Hem kamu yöneticileri hem de özel sektör temsilcilerinin, “iyimserlik pompalamakla rakamların düzelmeyeceğini” görmeleri gerek. Bu yolla, gerçekçi davranıp, enflasyonu gerçekten indirmek için faizde kararlı bir tutum takınırsa, kamuoyu önünde Merkez Bankası yönetimini ateşe atmış olmayacaklar mı?

Yazarın Diğer Yazıları