Askerimiz Suriye’den çekilecek mi?

Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye’nin, Irak’ın kuzeyinde yaz-kış demeden görev yapıyor. Kuşkusuz Suriye ve Irak’ın kuzeyinde önemli gelişmeler de oluyor. Bölücü terör örgütü PKK’nın 30 kalaşnikofu yakmasıyla her şeyin düzeleceği sanıldı. Ancak, ABD istemediği sürece örgütün silah bırakması mümkün olmayacak.

Dağdan silahlarıyla geldiler, silahlarını yakıp gittiler. Gittikleri yer, aslında onların geldikleri yerdi. Bugün o silah yakanlar Türkiye’ye dönmüş değil. ABD’nin verdiği yeni silahlarla yine kendi görev bölgelerinde bekliyor. Yani terör örgütü silahtan vazgeçmiş değil.

AF VE İŞ BEKLİYORLAR

Cezaevinde bulunan 5 bini aşkın PKK’lı için af çıkarılmasını bekliyorlar. Sınır ötesindeki teröristlerin “Bir eyleme katılmadı” denilip cezaevine bile konulmadan, Habur Sınır Kapısı’nda daha önce gelenler gibi serbest bırakılmaları amaçlanıyor. Dahası, gelen bütün PKK’lıların rehabilitasyondan geçirip onlara iş olanağının sağlanması da “Olmazsa olmazları” arasında yer alıyor. Abdullah Öcalan, 1999 yılında alınan ifadesinde söylediklerinden geri adım atmış değil.

Milli Savunma Bakanlığı, “Birliklerimizin Suriye’den geri çekilmesi ancak sınır güvenliğimizin tamamen sağlanması ve terör tehdidinin tümüyle ortadan kalkması durumunda yeniden değerlendirilebilecek bir konudur” görüşünü savunuyor.

O HEDEF GERÇEKLEŞMEDİ

Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesinin 51. maddesi kapsamında meşru müdafaa hakkını kullanarak, kendi ulusal güvenliği doğrultusunda bölgede harekâtlar icra etti. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, “Bakanlık, başından beri güneyinde bir PKK/YPG terör koridorunun oluşmasına müsaade etmeyeceğini açıkça deklare etmiş olmasına rağmen, bu hedef henüz gerçekleştirilememiştir. Aksine, PKK/YPG, federatif bir devlet kurma aşamasına gelmiştir” diyor.

Ankara Anlaşması ve Lozan Antlaşması’na göre Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi, Karakozak’tan sınır bölgemize yakın yere taşınmıştı. Oluşan elverişli fırsatlara rağmen hâlâ asıl yerine nakledilmedi.

Suriye sahasındaki gelişmeleri yakından izleyen emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, “İsrail, 27 Kasım’dan bu yana Suriye’de yeni bölgeleri işgal etti. Türkiye’nin, Suriye’deki varlığından duyduğu rahatsızlığı sürekli gündemde tuttuğu bir ortamda, ‘Birliklerimizin Suriye’den geri çekilmesi’ konusunun dillendirilmesi ciddi bir savrulma işaretidir. Bu denli önemli konular, çok daha kapsamlı biçimde değerlendirilmeden kamuoyuna yansıtılmamalı” görüşünü dile getiriyor.

Suriye’de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Oradaki her gelişme ülkemizi de yakından ilgilendiriyor.

Sami Selçuk: Yargıda durum dehşet verici

Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’a, “Nasılsınız?” dediğinizde cevabı hep “Türkiye’den iyiyim” oluyor. Hemen ardından sözü davalara, duruşmalara getiriyor. Bazı örnekler verirken, “Dehşet içindeyim” diyor. Örneğin CHP’nin 38. Kurultayının “Yok hükmünde” sayılması için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın 24 Ekim’e ertelemesi bile coşkuyla karşılandı. Çünkü, hâkim Mutlak Butlan yani 38. Kurultay hakkında “Yok hükmünde” kararı da verebilirdi.

Sami Selçuk, bir davanın bu kadar uzamasına itiraz ediyor, “Dehşet içindeyim” diyor. “Mutlak Butlan” konusunda hâkim ancak beşinci oturumda karar verecek gibi. Hiçbir batı ülkesinde dava bu kadar uzamaz. Beşinci oturum yapılacak, hâlâ karar verilmiş değil. Davanın uzamasını lehinde kabul edenler, bakıyorsunuz bitmeyen davayı alkışlıyor. Oysa bu tek oturumda bitecek bir davadır” diyor.

DURUŞMA, TARTIŞMADIR

Duruşmanın “Tartışma” olması gerekirken günümüzde “Karşılıklı durmaya” dönüştüğünü anlatan Sami Selçuk, gelinen bu durumu “Dehşet verici” olarak niteliyor ve şöyle devam ediyor:

“Ben görev yaptığım yerlerde asliye hukuk davalarını asla ikinci oturuma bırakmadan sonuçlandırıyordum. Günümüzde beş oturum yapılmış, dava hâlâ bitmemiş. Dava ileri tarihe ertelendi diye bu yanlışı da ne yazık ki Yargıtay üyesi de, profesör de alkışlıyor. Yargı adına utanç verici bir durum. Avrupa’nın kurallarını uygulayan Afrika’da bile böyle bir durum yok. Açıkça söyleyeyim bu duruma kahroluyorum. Yargıya, duruşmanın ne demek olduğunu iki yıl içinde öğretebiliriz.”

Aslında Sami Selçuk bunları yazıyor, gündemde tutuyor. “Ama kardeşim okuyan yok” diye de serzenişte bulunuyor.

Anadolu Basını yeni yaşını kutluyor

Bartın’da yayımlanan “Bartın gazetesi” 102. yaşına girdi. Ülkemizde yayınını 101 yıldır sürdüren tek yerel gazete olan Bartın gazetesini bugünlere taşıyan, kuşaktan kuşağa destekleyen Bartınlılara ne kadar teşekkür edilse azdır. Cemal Aliş’in kurduğu, zorlukları aşarak taş baskıdan bugün modern baskı araçlarıyla hazırlanan gazetenin sahibi Esen Aliş dostumuz. Bartın gazetesi birçok araştırmacının da tez konusu oluyor.

Çorum’da yayımlanan “Çorum Haber” 41 yaşına, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yolyapar da, meslekte 56 yaşına girdi. Çorum’un sesi olan, haberleri, köşe yazılarıyla hep “Çorum” diyen gazete, bir çok alanda da öncülük yapıyor. Çorum’un tarihi ve turistik yönlerini öne çıkarıyor, örneğin üniversiteye Hitit, ilk yazılı barış antlaşması olan “Kadeş”in kent meydanına adının verilmesi de Mehmet Yolyapar’ın sıkça gündeme getirdiği önerileriyle gerçekleşti.

Yazarın Diğer Yazıları