Atatürk ve Türk Ordusu...

Mustafa Kemal Atatürk, Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından “Büyük Taarrruz”a hazırlanan birlikleri teftiş etmek üzere 4 Mart 1922 akşamı Ankara’dan ayrılmaya karar veriyor. O gün yapılan TBMM’deki gizli oturumda şunları söylüyor:

“Ordumuzun kararı taarruzdur. Ama bu taarruzu erteliyoruz. Sebebi, hazırlığımızı iyice tamamlamak için biraz daha zaman gerekmektedir. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür. Bu son vatan parçasını kurtarırken oluşan hırslarımızı, hislerimizi bir yana bırakarak ihtiyatlı olalım... Güçsüz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında, milletin de uyuşukluğa düşmesine ve çekingen duruma gelmesine yol açarlar. Derler ki; biz adam değiliz, olamayız!

Düşmana taarruz için üç vasıtanın yeterli olduğunu görmek gereğini duyuyorum:

Birincisi; milletin kendisidir. Milletin varlığı ve istiklali için gönlünde, vicdanında belirmiş olan istek ve emellerin sağlamlığıdır. İkincisi; milleti temsil eden Meclis’in göstereceği kararlılık ve yiğitliktir. Üçüncüsü ise milletin silahlı evlatlarından oluşan ordumuzdur...

Cephede bulunacağım sıralarda, ordunun duygu ve düşünceleri üzerinde ümitsizlik yaratacak açık tartışmalardan vazgeçilmesini Meclis’ten özellikle rica ediyorum...”

★★★

Mustafa Kemal Atatürk, cephede mart ve nisan ayında yaşadıklarını ve düşüncelerini de 8 numaralı not defterine şöyle yazıyor:

“6 Mart 1922: Gece saat 11.00’da Ankara’dan hareket...

8 Mart 1922: Saat 03.30’da Döngel’e ulaştım. Gözetleme yerine çıkıp düşman mevzilerini uzaktan gördüm. Köylülerle beraber kahve ve çay içtik...

9 Mart 1922: Saat 07.00’da kalktım. Biraz kitap okudum. 09.00’da 1. Tümen’e gittimGece rahat uyuyamadım. 1 saat yattık. 6-7’de uyandım. Tekrar yattım. 07.20’de uyandım. Bununla birlikte sıhhatçe fena değilim!..

10 Mart 1922: Mevzi hatlarına hareket ettik. Hayvanla bir tepeye çıktık. Gölgelik çadırda yemek yedik. Rüzgardan çadır başımıza devrildi. Saat 5’te Aziziye’ye vardık. Yorgunluk hissettim. Bilhassa güneş yakmıştı. Bir saat uyudum. Sonra vücudumu süngerle sildim...

★★★

İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar geldi. Beraber yemek yedik...

Hafıza Kur’an okuttum. Saat 10.00’da gittiler. Biraz kitap okuduktan sonra yatacağım...

11 Mart 1922: 3. Tümeni toplanmış halde bulduk. Bazı durumlar verdim. Biraz hareket yanlışlığı ve amirlerin durumları yanlış anladıklarını gördüm. Gördüğüm hataları Tümen Komutanına not ettirdim. Sonuç: 3.Tümen, diğer tümenler gibi çok fazla acemi alay ve tabur komutanları ile dolu...

12 Mart 1922: 11. Tümen Komutanı ile görüşme. İki alayı teftiş ettik. Bolvadin’e hareket ettik. Belediye dairesine indik. Doktor Hulusi Bey geldi. Kalbimde kesinti bulundu. Nabızda üçte bir kesilme var. Sağ böbreğim ağrıyordu. Orada yatmağa mecbur oldum. Bütün gece ağrım vardı...

13 Mart 1922: Yatakta...

13-14 yatakta ağrılı...

14 Mart 1922: Biraz kilo kaybettim. Akşehir’e hareket etmeye karar verdim. Saat 11.00’da Çay’a hareket. Trende, İhsan Paşa ile görüştük. 02.20’de Akşehir’e vardık. Doktorun hanesini hazırlamışlar. Banyo vesaire yaptırmışlar. Gelir gelmez soyundum. Yattım. Biraz sonra kalktım. Yoğurt yedim. Doktor geldi. Kilo kaybı hafiftir, yani iyidir...

15 Mart 1922: İyiyim. Banyo aldım. İsmet Paşa’nın karargahına gittim. Bir dişim ağrıyordu. Çıkardım...

16 Mart 1922: Mühim bir şey yok...

17 Mart 1922: Uçak bölümünü teftiş ettim. Fazıl Bey ve diğer bir pilot uçtu. Fransızlardan alınan dört uçaktan biri uçabildi!..

İsmet Bey ve Mustafa Abdülhalik Bey geldi. Hafıza (Kur’an) okuttuk. Yemekten sonra gittiler. Bugün çok limonata içtim. Bağırsaklarım ağrıyor. Rahatsızım...

18 Mart 1922: Hava rüzgarlı. Banyo almadım. Yatakta biraz kitap okudum. Çalışma odasına geçtim. Kitap okudum...

19 Mart 1922: İlaca başladım. 15 gün alacağım...

20 Mart 1922: Otomobil ile gezdim. İsmet Paşa’ya gittim. Beraber bize geldik. Hafız Kur’an okudu...

22 Mart 1922: Medreseyi ve mektepleri dolaştım. Karanlıkta döndük. Bataklığa saplandık...

★★★

23 Mart 1922: Rahatsızlandım. Akşam çok sancı çektim...

24 Mart 1922: Mütareke teklifini Celal Bey bildirdi. Cuma namazında, hafıza okutacaktık. Mevlit okudu. Ankara’da Bakanlar Kurulu ile haberleştim. Saat 4’te yattım. Sancı çektim. Saat 07.30’da kalktım...

25 Mart Cumartesi: Banyo biraz rahat ettirdi...

26 Mart Pazar: Gece yine sancı çektim. Uyandım. Sabah banyo rahatlattı. 21.00’da akşam treni ile hareket ettik. Saat 08.00’da Sivrihisar’a vardık. Vekiller heyeti, halk, asker karşıladı. Yemekten sonra 5’e kadar görüşme...

28 Mart Salı: Sefirlerle Akşehir’e gittik. Yolda 1 ve 41. Tümen birliklerini gördük...

30 Mart: Yemek yiyip, sünnet çocuklarını ziyaret ettik. Eğlence. Akşam tiyatro...”

★★★

Mustafa Kemal’in cephe teftişi bu şekilde bir buçuk ay kadar sürüyor. 12 Nisan 1922’de Ankara’ya dönüyor.

Not defterinden bu denetlemeler esnasında ciddi sağlık sorunları yaşadığını, buna rağmen görevini tamamlamaya çalıştığını anlıyoruz. Banyo ihtiyacını ancak Akşehir’de karşılayabildiğini, su bulamadığı zamanlarda vücudunu sünger ile sildiğini öğreniyoruz...

Dikkatinizi çekmiştir sanırım; Atatürk her zaman, en zor şartlarda bile kitap okuyor. Zaten onu emsalsiz kılan niteliklerinden birisi de okumaya olan aşkı...

Dikkat çeken bir başka yanı da -ona dinsizlik iftirası atan alçaklara inat- sık sık hafızlara Kur’an okutturması...

Uykusuz geceler, zafere giden yolda, sabahlara dek süren düşünce fırtınaları, yoğun stres ve mideye vuran ağrılar...

Bu aziz vatanı düşman işgalinden, askeri dehasının yanı sıra kan ve imanla kurtaran Büyük Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz saygı ve minnetle...

Yazarın Diğer Yazıları