Bulutlarda yüz görüyorsanız sebebi bu olabilir
Bulutlarda, ağaç kabuklarında ya da kahve köpüğünde yüz görüyorsanız yalnız değilsiniz. Bilim insanları, bu yaygın yanılsamanın bazı kişilerde çok daha yoğun yaşandığını ve bunun nedenini ortaya koydu.
Bulutlarda, ağaç kabuklarında veya bir kahve fincanındaki köpüklerde size bakan bir yüz fark ettiniz mi?
Bilim dünyasında "Yüz Pareidolia" olarak adlandırılan bu fenomen, aslında beynimizin dünyayı anlamlandırma çabasının bir parçası. Ancak yeni bir araştırma, bu yanılsamayı diğerlerinden çok daha sık ve şiddetli yaşayan bir grup olduğunu ortaya koydu: Görsel Kar Sendromu hastaları.
GÖRSEL KAR SENDROMU NEDİR?
Dünya genelinde pek çok kişinin yaşadığı ancak teşhis koyulmakta zorlanılan "Görsel Kar Sendromu", görüş alanının tamamında, eski televizyonlardaki "karıncalanmaya" benzer kesintisiz bir parazit algılanmasıdır. Bu durumdaki kişiler, gözlerini kapattıklarında bile bu statik gürültünün kaybolmadığını belirtiyor.
HATALI YÜZLER ÇOK CANLI
Perception dergisinde yayımlanan araştırma, 250’den fazla gönüllü üzerinde yapılan deneylerle bu nörolojik durumun algıyı nasıl şekillendirdiğini mercek altına aldı. Sonuçlar çarpıcı: Görsel kar sendromu yaşayanlar, sıradan nesnelerdeki "hayali yüzleri" çok daha canlı ve net gördüklerini bildiriyor.
Araştırmacılar bu durumu, beynin görsel korteksindeki "aşırı uyarılabilirlik" ile açıklıyor. Normal bir beyin, gördüğü bir nesne hakkında hızlı bir "yüz olabilir" tahmini yapar ve ardından bunun bir yanılsama olduğunu fark ederek sinyali düzeltir. Ancak görsel kar sendromu olan kişilerde bu geri bildirim döngüsü bozuluyor; beyin "yanlış alarmı" susturmak yerine onu daha da güçlendiriyor.
MİGREN ETKİYİ KATLIYOR
Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu ise migrenle ilgili. Hem görsel kar sendromu hem de migren şikayeti olan katılımcıların, hayali yüzleri görme konusunda en yüksek puanları aldığı saptandı. Bu durum, her iki rahatsızlığın da nöronların titreşime ve kontrasta karşı aşırı duyarlı hale geldiği ortak bir sinirsel yolu paylaştığını gösteriyor.
Bu çalışma, sadece beynin nasıl çalıştığını anlamakla kalmıyor, aynı zamanda teşhis süreçleri için de umut vaat ediyor. Yüz pareidolia testleri; semptomlarını ifade etmekte zorlanan çocuklar veya konuşamayan hastalar için hızlı ve erişilebilir bir tanı aracı haline gelebilir.
Uzmanlar, bu durumun bir "bozukluk"tan ziyade, beynin sosyal bilgiye (yüzlere) öncelik veren evrimsel sisteminin bir yan etkisi olduğunu vurguluyor. Görsel kar sendromu yaşayanlar için dünya, beynin gürültülü veriler içinde noktaları birleştirerek anlam yaratmaya çalıştığı, daha karmaşık ve yorucu bir yer.
Bu araştırma, görsel kar şikayeti olan hastaların deneyimlerini meşrulaştırırken önemli bir gerçeği de hatırlatıyor: Algı, dış dünyanın mükemmel bir aynası değildir; o, beynimizin bize sunduğu öznel bir yorumdur.