“Devletin gizli aklıyla” bu süreç ne getirir, ne götürür?

Adının ne olacağı konusunda henüz bir uzlaşma sağlanamamış olsa da, TBMM’nin 2024 yasama yılı açılışı ile birlikte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından verilen mesajlardan sonra PKK ile yeni bir “Barışma süreci” hızlandı. Bu görüşmeler sonuçlanmadan şimdiye kadar yapılanların ortak özelliklerini hatırlatıp şimdi yapılanın da nasıl sonuçlanacağı konusunda bir öngörüde bulunmak mümkün.

Bölücü terör örgütünün eylem yapmakta, yeni eleman bulmakta, dağdaki elemanlarının hayatta kalabilmeleri için gerekli ikmal malzemelerini göndermekte, kısaca bölge halkından destek almakta zorlandığı dönemler oluyor. İşte ya kendi inisiyatifi ya da hükümetin inisiyatif kullanması ile farklı isimler altında olsa da yeni bir süreç başlatılıyor. Bunların ortak özelliği ise yapıldığı dönemde Meclis’te bulunan PKK sempatizanı siyasi partinin oylarına ihtiyaç duyduğu zamanlara denk gelmesidir.

ÖRGÜTÜN TAKTİĞİ

Şimdi de PKK ülke içinde ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye karşı eylem yapamaz, yeni eleman sağlayamaz, bölge halkından destek alamaz durumda. Diğer yandan Anayasa’nın değiştirilerek, Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin uzatılması niyeti de iktidar kanadından açıkça ifade ediliyor. Yani, bugüne kadar yapılanlarla, şimdi yapılmak istenilenin ön koşulları örtüşüyor.

Sonuçları kapsamında ise PKK’nın, şimdiye kadar hiç silah bırakmadığını, aksine eksik silah ve mühimmatını tamamladığını, dönem içerisinde güvenlik güçlerinin tavrından kaynaklanan ortam dolayısıyla, örgüt bölge halkı üzerinde baskı kurarak, yeni eleman sağlama çalışmalarına hız veriyor, eksiklerini gideriyor. Şimdi yapılmak istenenlerin, geçmişte yapılanlardan farkı ne? Bunu, sınır boylarında, Suriye’de, Kuzey Irak’ta ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kritik birimlerinde görev yapan, örgütün taktiklerini yakından bilen emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’a sordum. İşte aradaki farklar:

Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç

TEMEL KURAL ŞU

“Şimdi yapılmak istenilenin farkı, Suriye’nin dağılma sürecinde, ABD ve İsrail tarafından kurdurulacağı netleşmeye başlayan, Büyük Kürdistan’ın ikinci bacağı, müstakbel yeni komşumuz, ‘YPG Terör Devleti’nin varlığının kabulüne veya görmezden gelinmesine değişik yöntemlerle zorlanıyor olmamız.

PKK ile göstermelik bir uzlaşı sağlansa bile, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kara gücü de olan, sayısının 70 bin bazı kaynaklara göre 120 binlere ulaştığı iddia edilen PKK-YPG terör örgütünün varlığını sonlandırmayacağı da açıktır.

Dünyada benzeri terör örgütlerinin, İrlanda’da IRA’nın, İspanya’da ETA’nın yaptığını PKK neden yapmasın? Terörle mücadelede temel bir kural vardır. Elindeki silahı teslim etmeden hiçbir terör örgütü ile müzakere edilmez. Ancak mücadele edilir. IRA ve ETA ile müzakerelerden önce bu örgütler silahlarını değişik yöntemlerle teslim etmişlerdir. Müzakere daha sonra olmuştur.

SİLAHLARIN GÖMÜLMESİ

Şimdiye kadar yapılanların hiçbirinde PKK silah teslim etmedi. Eylemsizlik kararları aldı. Ancak yine kendi inisiyatifi ile eylemleri yeniden başlattı. “Silahların gömülmesi” tabiri kullanılıyor. Bu ifade daha önce yapılanlardaki ‘Eylemsizlik’ ile eş anlamlıdır.

PKK, 1984 yılında başlattığı eylemleri ile bugüne kadar, 10 bin civarında asker, polis, güvenlik korucusunun şehit edilmesi, bir o kadar vatandaşımızın öldürülmesinden sorumlu dünyanın eli kanlı terör örgütüdür. Kahraman şehit ailelerinin ve gazilerimizin rızası olmadan değil terörist başının affedilmesini Meclis’e getirip konuşturmak, ulaklar vasıtasıyla bile onu muhatap almak asla kabul edilebilecek bir durum değil.”

DEVLET AKLI ALGISI

Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, “Devlet aklı devrede. Onun bir bildiği vardır” söylemini hatırlatıyor, “Bu kuyruklu bir algı operasyonudur”diyor. Kılıç, konuyu şöyle açıyor:

“Devletin gizli saklı bir aklı olmaz. Tüm devlet kurumları belirli kurallar çerçevesinde, liyakatli kadrolar tarafından çalıştırılırsa devletin izleyeceği politika oluşturulur. Uygulanacak politika, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile uyumlu olmalı, Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşülerek, hükümete iletilmeli, gerekli olanlar TBMM’de görüşülerek, uygun şekilde toplumla da paylaşılarak, tartışılarak onaylanmalı ve daha sonra uygulanmalıdır.

Şimdi yapılmaya çalışılan açılım ile öncekilerden farklı bir sonuç alınmaz. Ancak sonuç alınamadan başa dönüldüğünde şimdikinden çok daha fazla elemanı olan, daha fazla silahı, mühimmatı olan, güç kazanmış bir örgütle, daha büyük bedeller ödeyerek yeniden mücadeleye başlamak zorunda kalınmak zorunda kalınır.”

GİZEMLİ GÖRÜŞMELER

Bu durum, T.C. devletinin üniter yapısına ve Anayasamızın 66’ncı maddesinde yer alan “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklinde özetlenebilecek Atatürk milliyetçiliğine büyük zarar verecektir. Terör belasından gerçekten kurtulmak isteniliyorsa, başlangıç noktası “PKK’nın koşulsuz silahlarını teslim etmesi” olmalı. Bunu kahraman şehitlerimizin yakınlarının ve gazilerimizin rızasının alınması izlemeli.

Bunlar yapılmadan, ulaklar vasıtasıyla yapılan gizemli görüşmelerden Türk milletinin kabul edebileceği bir çözüm yoluna ulaşılabilmesi mümkün değildir.

Yazarın Diğer Yazıları