Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı tartışılırken, bundan sonraki faiz indirim kararlarında halkın döviz eğiliminin belirleyici olacağı anlaşılıyor. Düşen faizlere rağmen kurlarda devam eden yüksek oranlı artışların, dövize talebi canlandırabileceği kuşkusu yaşanıyor. Yabancı bankalar da indirim kararı ardından aynı yöndeki yorumlarını paylaşmaya başladılar.
Merkez Bankası enflasyonla mücadele için iç talebin azaltılmasının yanısıra TL’nin reel olarak değerlenmesini öne çıkardı. Ancak son üç ay içerisinde, sepet bazında kurlardaki artış, aylık enflasyon oranlarının üzerinde gerçekleşti. Yani TL’nin, Merkez’in söylediğinin tersine, 3 aydır değer kaybettiği görülüyor.
İşte bu tablo nedeniyle, Merkez Bankası’nın bundan sonra kurlardaki artışı frenlemesi gerektiği konuşuluyor. Geçtiğimiz aylardaki kur artışları, Ağustos’tan itibaren frenlenirse, yüzde 29’luk hedefe ulaşma ihtimali hâlâ devam eder. Aksi takdirde, yani geçen üç aylık kur artışları devam ederse, enflasyon hedefine ulaşılması imkansız hale gelecek.
Son üç aydaki kur artışlarının, ihracatçıların siyasi otorite üzerindeki baskısı nedeniyle yüksek oluştuğunu herkes biliyor. Eğer kur artışı bundan sonra frenlenirse, ihracatçıların şikayetlerinin yeniden yükselmesi kaçınılmaz.
TL’nin yeniden değerlenmeye başlaması, faiz oranlarındaki 3 puanlık indirimi yetersiz bulan ihracatçıların, yeniden kamuoyunda baskı yaratmalarına neden olur. 3 puanlık indirim kararı ardından açıklama yapan İhracatçılar Meclisi yetkilileri, bu indirim oranının çok yetersiz kaldığını açıkça söylediler.
YABANCILARIN KAYGISI
Bu arada ticari kredilerde limitlerin kaldırılması yönündeki baskılar da artıyor. Genel kredi limitleri korunsa bile, KOBİ’ler için limitlerin yükseltilmesi isteniyor. KGF ve nefes kredilerinin yetersizliğinden şikayet eden özel sektör, faizlerin kredi kullanacak noktalara gelmesi için çok daha uzun süre gerektiğini biliyor. Ekonomi yönetiminin ise sıkılığın korunması için limitlerin korunması görüşünde olduğunu biliyoruz. Baskılar çok artıyor ama KOBİ limitlerini artırmak için, ekonomi yönetimi zaman kazanmaya çalışıyor.
Merkez’in faiz indirimi ardından bankaların TL mevduat faizlerinde kaç puanlık indirim yapacakları, önümüzdeki haftadan itibaren belli olacak. 3 puanlık indirimin mevduata aynen yansıtılması halinde, TL mevduatta aylık net getiriler önemli ölçüde azalacak.
Citi Bank Merkez Bankası’nın bundan sonra kurlardaki tavrının yakından izleneceğini açıkladı. Citi ekonomistleri İlker Domaç ve Gültekin Işıklar imzalı değerlendirmede; büyüme beklentilerinin azalması ve işsizlik oranının yükselmesinin, Merkez’in uzun süre sıkı para politikasını sürdürme kabiliyetini zorlaştırdığı ifade edildi.
TL’DEN DÖNÜŞ OLABİLİR
Makroekonomik ortamın, şu anda TL eğilimli vatandaşların portföy pozisyonları nedeniyle daha da karmaşık hale geldiğini belirten Citi ekonomistleri, “olumsuz şoklara tepki olarak, yerleşiklerin döviz varlıklarında anlamlı bir artış olabileceğini” söyledi.
Değerlendirmede 19 Mart krizi ardından eriyen rezervlerin yeniden arttığı ama şubattaki seviyenin, hâlâ oldukça altında kaldığı belirtildi. Bu nedenle güçlü rezervlerin korunmasının önemine dikkat çeken ekonomistler, “kurun fazla zayıflaması halinde bilançolarda yaratacağı etki ve bunun finansal istikrara yapacağı olumsuzluklara” dikkat çektiler.
Citi değerlendirmesinde “Belirtilen arka plan, yavaşlayan ekonomi, yüksek enflasyon ve azalan normalleşme ile birleştiğinde, gevşeme döngüsü için zorlu bir yol söz konusu” denildi.
Özetle; “3 puanlık indirim az mı, çok mu?” diye tartışılmasının asıl nedeni, dövize talebinin yeniden canlanabileceği korkusu. Faizler çok yüksek, şirketler dahil herkesin faiz indirimi istemesi doğal. Ancak faizlerin yüksek kalmasının nedeni ekonomik olmaktan çok siyasi.
Çünkü iktidara güven yok ve o nedenle vatandaş dövize dönme eğilimini koruyor. O nedenle diyoruz ki; bundan sonraki faiz indirimleri, vatandaş dövize döndüğü takdirde çok zorlaşır.