Tutanak ilk kez okundu: İşte İmralı'da konuşulanlar
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 19'uncu toplantısını tamamladı. AKP-MHP ve DEM Parti milletvekillerinin Öcalan’la yaptıkları görüşme sonrası hazırlanan tutanağın özeti süreç komisyonunda okundu. DEM Parti, komisyonda Öcalan ile gerçekleşen görüşmenin tutanak özetinin okunmasına tepki gösterdi. İşte İmralı'da konuşulanlar...
TBMM’de çözüm süreci için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bugün (4 Aralık) AKP-MHP ve DEM Partili üç milletvekilinden oluşan Komisyon heyetinin İmralı ziyareti ve nihai rapor gündemiyle toplandı. İmralı heyetinin ziyareti sonrası hazırlanan tutanağının özeti süreç komisyonunda okundu. DEM Parti’den, komisyonun ardından yapılan açıklamada Öcalan ile görüşmenin tutanak özetinin okunmasına tepki gösterilerek "Öcalan’ın komisyon heyetiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin parça parça, eksik ve öznel yorumlarla aktarılması; her şeyden önce Öcalan’ın bu süreçteki tarihsel rolünü daraltma ve tartışmaya açma riskini barındırmaktadır" denildi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'nda gerçekleştirilen toplantının ikinci bölümünde, önceki toplantıda 5'te 3 nitelikli çoğunlukla alınan karar doğrultusunda üç siyasi partinin temsilcisi ve komisyon üyesi milletvekillerinin 24 Kasım'da İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda yaptığı görüşmeye ilişkin bazı milletvekillerinin sorularına yanıt verdi.
Milletvekillerinden birinin söz konusu görüşmedeki tutanakların Meclis stenograflarınca mı tutulduğunu sorması üzerine Kurtulmuş, "TBMM'den herhangi bir stenograf oradaki görüşmede yer almadı. Arkadaşlarımızın İmralı'ya gidişleri tamamen MİT tarafından organize edildi. Oradaki görüşmeler de MİT'in kontrolünde yapıldı. İşin doğal akışı böyle. Daha önce de yapıldığı gibi." yanıtını verdi.
İmralı'da yapılan görüşmelerde bizzat bulunan üç milletvekilinin "evet konuşuldu" dediği genel ve siyasi konuların tamamının komisyonda paylaşılacağını belirten Kurtulmuş, "Yani İmralı'da söylenmiş olup da 'hayır neden burada dile getirilmedi' denilecek bir tane bile siyasi konu olmayacaktır." diye konuştu.
Şimdiye kadar sadece bazı bakanların olduğu toplantıları kapalı yaptıklarını hatırlatan Kurtulmuş, hiçbir şeyin gizli kapaklı olmadığını, komisyonun 51 üyesinden saklanacak bir şeyin bulunmadığını, İmralı'da konuşulan hiçbir siyasi konunun gündem dışı bırakılmayacağını belirtti.
Daha sonra Kurtulmuş'un talimatıyla, TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Bozkurt tarafından, Komisyon üyeleri AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ile MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız'ın, İmralı'da gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin tutanağın özeti okundu.
İŞTE MECLİS’TE OKUNAN TUTANAK: TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN’LA GÖRÜŞMENİN ÖZETİ
Görüşmede Öcalan, öncelikle 100 yıllık Türk-Kürt ilişki sistematiğine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözleriyle büyük katkı sağladığını, Cumhuriyet tarihinde ender görülen bir cesaret gösterdiğini, kendisine şükran duyduğunu ifade etmiş, süreçte gösterdiği cesaret için Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ve teşekkürlerini ifade etmiştir.
ÖCALAN SÖZÜNÜN ARKASINDA OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Abdullah Öcalan, sürecin başından beri verdiği sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar el verirse teorik ve pratik imkanının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu ifade etmiştir. Uzun bir şekilde tarihsel arka planı aktarmış ve Ziya Gökalp’e referans vererek Türk Kürt kardeşliğini önemine vurgu yapmıştır.
PKK’NIN TÜM VARLIKLARININ DAĞITILMASI
Abdullah Öcalan, silahlı yöntemden ayrıldığını, siyasi yöntemi benimsediğini, 27 Şubat çağrısı çerçevesinde bütün yapıların, PKK’nın tüm bileşenlerinin, örgütsel varlıklarının dağıtılmasının ve silahların bırakılmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını, halkın bu gelişmeyi takip ettiğini, kendisinin Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.
Bu noktada Feti Yıldız, Abdullah Öcalan’ın mahkûm olduğu davada şehit ailelerinin avukatı olarak kendisinin bulunduğunu hatırlatması üzerine Öcalan, “Ben Devlet Bey’in el sıkmasıyla başlayan süreç içinde verdiğim sözlerin arkasındayım” demiştir.
Hüseyin Yayman ise buraya şehit ailelerinin hassasiyetiyle geldiğini söylemesi üzerine Abdullah Öcalan, her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, asla sevinmediğini, gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiştir. Türkiye’de ve bölgede kesinlikle çözüme ulaşılması gerektiğini söylemiş ve TUSAŞ eylemine üzüldüğünü ifade etmiştir.
Kendisine “Lozan ve 1924 öncesi döneme ait dilin kullanılması süreci zehirliyor” denilmiştir.
SURİYE KONUSUNDA YENİ ÇAĞRI
“En son Zap bölgesi boşaltılırken örgüt üyelerinin elinde silah olması kamuoyunda infial yaratmış bu konuda yapılan çağrıya PKK’nın tam uymadığı görülüyor” denilmiş, SDG’nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğinin elzem olduğu, Suriye konusunda yeni bir çağrı yapması gerektiği Öcalan’a söylenmiştir.
PKK SİLAHLARI BIRAKMALI
Bu devletin hepimizin devleti olduğu, ‘silahı bırakın’ derken PKK’nın bütün bileşenlerini kapsadığı, PKK’nın Irak’tan çektiği güçleri Suriye’ye gönderdiği yönünde gözlemler olduğu, bu durumun daha önceki açıklamalarla çelişki yarattığı kendisine söylenmesi üzerine Öcalan, “PKK’nın sadece elindeki silahları değil zihinsel olarak da silahları bırakması gerektiğini ifade etmiştir.
DEVLETE HİZMETE HAZIRIM SÖZLERİNİN ARKASINDA OLDUĞUNU BEYAN ETTİ
Feti Yıldız, şehit haberleri geldiği dönemde bile kimsenin Kürt komşusunun camını kırmadığını, bu kadar acıya rağmen Kürt-Türk düşmanlığının asla oluşmadığını belirtmiştir.
Bunun üzerine Öcalan kendisinin şehit ailelerine saygıyla baktığını, acılarının ne kadar büyük olduğunu bildiğini beyan etmiş, Devlet Bahçeli’nin konuşmasında hatırlattığı “ben devletime hizmete hazırım” sözünü hatırlatıp “buyur” demesine karşılık olarak sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar elverirse teorik ve pratik imkanlarının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu yinelemiştir.
27 Şubat açıklamasına yönelik olarak süreçte geçen 1 yılı başarılı gördüğünü, bu dönemde hiç şehit verilmediğini ifade etmiştir. Böylelikle büyük bir politik açılım sağlandığını, kamuoyunda desteğin arttığını, kamuoyunun aklındaki soru işaretlerinin ilerleyen dönemde giderileceğini söylemiştir.
Terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye’nin pratik ve somut adımlar bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir.
Somut adımlar konusunda bir direnç olduğu, örgütün merkezi Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmeyeceği ifade edilmesi üzerine kendisinin örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleşince yeni bir iklim oluşacağını ifade etmiştir.
Abdullah Öcalan ayrıca “Bu soruyu defaatle sordunuz” diyerek sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu ifade etmiştir.
FEDERASYON, İDARİ ÖZERKLİK YOK
27 Şubat çağrısında ayrı devlet ve federasyon olmadığının, idari özerklik, kültüralist çözümler olmadığının hatırlatılması üzerine Öcalan “Evet, öyle” diyerek onaylamıştır.
SURİYE İÇİN ÜNİTER YAPIYI BENİMSEDİĞİNİ SÖYLEDİ
Hüseyin Yayman tarafından Suriye konusunda sorulara, SDG’nin 10 Mart’taki anlaşmasını esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgede İsrail’in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiştir.
Yerel savunma gücü olup olmayacağına dair sorulara “Savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler. Yani polis gibi” cevabını vermiştir.
BU COĞRAFYADA TÜRKSÜZ KÜRT, KÜRTSÜZ TÜRK YAŞAYAMAZ
Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer’e referans vererek bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.
PKK’YI 1993’TE FESHETMESİ GEREKTİĞİNİ DİLE GETİRDİ
Reel sosyalizm düşüncesinin 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş, ancak her seferinde birinin bu girişimini sabote ettiğini söylemiştir.
Bu sabotaj sürecini de darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Özal, Demirel, Erbakan ile dolaylı görüşmelerinin nihayete ermemesinde de bu darbe mekaniğinin etkili olduğunu söylemiştir.
MAZLUM ABDİ’Yİ TANIYOR MUSUNUZ?
“Ferhat Abdi Şahin’in tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?” diye sorulduğunda Öcalan, kendisine yakın olan biri, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.
Kendisine Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını ifade eden ifadelerde bulunmuştur.
Gülistan Kılıç Koçyiğit’in “Sizi çok sağlıklı gördüm kadın haklarıyla ilgili söyleyecek bir hususunuz var mıdır?” diye sorması üzerine Öcalan selamlarını iletmiştir.
Kurtulmuş, görüşme tutanağının okunmasının ardından toplantıyı sonlandırdı.
DEM PARTİ'DEN TEPKİ
DEM Parti'nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri, "bugünkü toplantıda Meclis Başkanlığı'nın, İmralı tutanakların tamamını paylaşmak yerine dolaylı anlatıma dayalı, özetlenmiş bir metni komisyona ve kamuoyuna sunmayı tercih ettiğini" belirterek, "Bu yöntem, Sayın Öcalan’ın değerlendirmelerinin sağlıklı ve bütünlüklü anlaşılmasını sağlamadığı gibi bağlamından kopuk cümleler, seçmeci vurgular ve eksik alıntılar üzerinden çok sayıda spekülasyona kapı aralamaktadır. Bu nedenle tutanakların tamamının komisyon üyeleriyle eksiksiz paylaşılması, ardından da kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlayacak şeffaf bir mekanizmanın işletilmesi yönündeki talebimizi bir kez daha yineliyoruz" açıklamasını yaptı.
Partinin komisyon üyeleri ortak yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, komisyonun 19. toplantısının “Ortak Rapor Hakkında Görüşlerin Sunulması” ve “24 Kasım İmralı Ziyaretinin Aktarımı” gündemleriyle gerçekleştirildiği belirtilerek, "24 Kasım İmralı ziyaretine dair tartışmalar bağlamında yaklaşımımızı bir kez daha saygıdeğer kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duyuyoruz" denildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
- Başından bu yana bu sürecin şeffaflık ve katılımcılık ilkeleri etrafında yürütülmesi gerektiğini savunan bir parti olarak, İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile Meclis Komisyonu adına yapılan görüşmenin de içeriğine sadık, bütünlüklü ve objektif bir biçimde kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz.
- Tarihsel nitelikteki böyle bir meselenin çözümünde en fazla kaçınılması gereken husus, siyasal hesaplarla 'kapalılık' ile 'şeffaflığın' karşıt kutuplar gibi araçsallaştırılmasıdır.
- Şeffaflık, sürecin meşruiyetini ve toplumsal sahiplenmeyi güçlendiren asli ilkedir. Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin baş aktörü olan Sayın Öcalan’ın komisyon heyetiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin parça parça, eksik ve öznel yorumlarla aktarılması; her şeyden önce Öcalan’ın bu süreçteki tarihsel rolünü daraltma ve tartışmaya açma riskini barındırmaktadır. Bu ise bir yılı aşkın süredir yürüyen sürecin temel yaklaşımlarına, verilen sözlere, yapılan tariflere ve altına girilen sorumluluklara aykırıdır.
"Adaya giden heyet üyemizin bu özet metnin hazırlanmasına dahli olmamıştır"
- Komisyonda, parti olarak biz de İmralı tutanaklarının tümünün olduğu gibi kamuoyuyla paylaşılmasını talep ettik. Ancak tüm ısrarlarımıza rağmen, Meclis Başkanlığı tutanakların tamamını paylaşmak yerine, dolaylı bir anlatıma dayalı, özetlenmiş bir metni hem komisyona hem de kamuoyuna sunmayı tercih etmiştir. Adaya giden heyet üyemizin bu özet metnin hazırlanmasına dahli olmamıştır.
Bu yöntem, Sayın Öcalan’ın değerlendirmelerinin sağlıklı ve bütünlüklü anlaşılmasını sağlamadığı gibi bağlamından kopuk cümleler, seçmeci vurgular ve eksik alıntılar üzerinden çok sayıda spekülasyona kapı aralamaktadır. Toplam bağdan koparılan, öznel niyet okumalarına açık, tartışmaları körüklemeye elverişli her tür yaklaşımı reddediyoruz.
- Bizim açımızdan esas olan, sürecin tüm taraflarına ve topluma karşı dürüst, tutarlı ve sorumluluk sahibi bir dil kullanılmasıdır. Sayın Öcalan’ın sözlerinin kimsenin politik pozisyonuna yedeklenmeden, herhangi bir parti içi hesaplaşmanın malzemesi haline getirilmeden, olduğu gibi ve tam haliyle görünür kılınmasını savunuyoruz.
- Bu nedenle; tutanakların tamamının komisyon üyeleriyle eksiksiz paylaşılması, ardından da kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlayacak şeffaf bir mekanizmanın işletilmesi yönündeki talebimizi bir kez daha yineliyoruz.
- Barış ve Demokratik Toplum Süreci kişisel yorumlara, dar siyasi hesaplara, bağlamından koparılmış cümleler üzerinden yürütülen polemiklere bırakılamayacak kadar ciddi ve tarihsel bir süreçtir. Biz, sürecin özüne, ruhuna ve toplumsal beklentiye uygun şekilde nesnel, şeffaf ve bütünlüklü bir aktarım yapılması için ısrarcı olmaya devam edeceğiz.