İnsanın onuruyla oynamak bu kadar da ucuz olmamalı

Adıyaman’da “CHP’li belediye dönemi” 1994’te kapanmıştı. Adıyaman milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin başkan adayı olması ve oyların yüzde 49.70’ini almasıyla CHP’ye geçti.

Adıyaman’da 6 Şubat 2023’de yalnız evler yıkılmadı, iş dünyası da yıkıldı. Deprem travması intiharları, boşanmaları artırdı. Adıyamanlının psikolojik ve sosyal desteğe ihtiyacı var. Ekonomik kriz, beraberinde işsizliği de patlattı. Bu dönemde CHP’li belediye başkanı olmak zor. Adıyaman deprem şehri, deprem belediyesi ama bakanlıktan ne personel artırma, ne de bütçe anlamında destek var. İşleri bir iken şimdi bin oldu. Buna karşın insan ve makine gücü aynı kaldı.

BURUK SEVİNÇ

Abdurrahman Tutdere, geçen Cumartesi şafak operasyonuyla Ankara’da gözaltına alındı. İstanbul’a götürülüp sorgulandı. Salı günü ev hapsi kararı çıktı. Yani, Başkan evinden dışarıya çıkamayacak, belediyeyi evinden yönetecek.

Tutdere’yi sokakta görmeye alışık olan Adıyamanlı, şimdi onu ancak evine giderse görebilecek. Zaten sokakta olan, makamda oturmayan başkan, artık evinin 100 metre uzağına gidemeyecek.

“Ev hapsi” kararıyla bırakılan Abdurrahman Tutdere, İstanbul’dan Ankara’ya geldi ve bugün de uçakla Adıyaman’a gidecek. Adıyamanlı, başkanı muhteşem bir törenle karşılayacak. Kendisine ev hapsi tebligatının da bugün yapılması bekleniyor. Kararın tebliğinden sonra Tutdere, bunun kaldırılması için başvuracak.

SAHADA OLMAM LAZIM

Belediye Başkanı olup da belediyenin evden yönetilmesi pek rastlanan bir şey değil. Bu durumu aynı zamanda avukat olan Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’ye sordum, şöyle cevapladı:

“Ev hapsi kararının kaldırılması için başvuruyoruz. Belediye başkanı olarak benim sahada olmam lazım. Bizim orası deprem bölgesi. Çalışmamız lazım. Yani bu süreçte ev hapsinde benim tutulmam çok ölçülü olmayan bir tedbir. Zaten hakkımda suç isnadı oluşturabilecek bir delil, bir şey yok. Sadece soyut beyan var. O iddialar üzerine Emniyet’te dört gün tutuldum.

Ev hapsi tedbiri ölçüsüz oldu. Benim hakkımda iddia, delil yok, bir şey yok. Dosyaya sunulmuş bütün bilgi belgelerle de zaten sabit; bir tanık ifade vermiş. ‘Efendim belediye AK Parti’den CHP’ye geçince bizim biriken 24 milyon hak edişlerimiz ödenmiyor’ diyor.

OYSA, BİRİKEN HAK EDİŞİ YOK

Belediyenin belgelerini ortaya koydum. O kişinin biriken hak edişi de yok. Ben 4 Nisan’da göreve başlamışım. Vatandaş 15 Nisan’da hak edişini almış. Mayıs’ta düzenli almış. Haziran’da düzenli almış. Ben zaten bu firmanın da işini 30 Eylül’de sonlandırmışım. Ondan sonra demişim ki ben, kamucu bir anlayışla kendi belediyemize kendi araçlarımızı almışım, çöpümü kendim toplamaya başlamışım. Benim bunlardan bir menfaatim diye bir şey söz konusu bile olamaz. Yani, tamamen uydurma.

Ben yıllarca avukatlık yaptım. İnsanların onuruna, şerefine böyle kara çalınmamalı. Bu işler böyle ucuz olmamalı. Ne yazık ki bu şekilde bir muameleyle karşı karşıya kaldık.

Perşembe sabahı hasret kaldığım Adıyaman’a gidiyorum. Ev hapsi kararı tebliğ edilene kadar işimin başında olacağım. Eğer, ev hapsi kararına yapacağımız itiraz üzerine bunu kaldırmazlarsa mecbur evde çalışacağım.”

Tutdere: “Zaten benim makam odası gibi bir derdim yok. Evden de olsa belediyeyi yönetir, işime bakarım. Haksızlığa uğrayan Zeydan Başkan gibi diğer tüm başkanlarımız adına da mücadelemizi sürdüreceğim.”

Evden de olsa işime bakarım

6 Şubat depremindeki yıkımdan ve onların zorlukların üstesinden dayanışmayla çıktıklarını, bundan sonra da dayanışmayı sürdüreceğini, halkla beraber yaraları saracaklarını, umutla yollarına devam edeceklerini anlatan Başkan Abdurrahman Tutdere, yoğun ziyaretçi akını arasında sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Mücadelemizi asla bırakmayacağız. Halkımızı da ben asla yalnız bırakmayacağım. Ben millet için, halk için kendimi adamış bir siyasetçiyim. Kaldığım yerden işimi yapacağım yani. Hayatımın her alanı haksızlığa karşı duruşla geçmiştir.”

Beni almaya İstanbul’dan iki araba polis göndermişler

Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde bile bugün karşılaştığımız hususlarla karşı karşıya kalmadığını anlatan Tutdere, açıklamasını şöyle sürdürüyor: “Bir kişinin lafıyla evim basıldı, aramalar yapıldı, sabahın erken saatinde gözaltına alındım. Ankara’dan apar topar İstanbul’a götürüldüm. Beni almak için ta İstanbul’dan iki araba dolusu polis göndermişler. Oysa, telefon edilseydi ben giderdim. Bu kadar çabaya ne gerek vardı. Gelenlere, ‘Oysa telefonu açsaydınız dedim ben gelirdim. Devlet o kadar masraf etmezdi’ dedim. Mesele bu. Tam benim size anlattığım gibi özeti bu. Düşünün, bir tanık İstanbul’da böyle ifade veriyor, Adıyaman Belediye Başkanı’nı İstanbul’a götürüyorlar.

Savcılığın beni çağırması hukuksuz

Benim bir şeyim varsa Adıyaman’da ifadem alınır, benim bir suçum varsa yargılamamın Adıyaman’da olması lazım. Yani İstanbul Savcılığı’nın beni bir kere çağırması bile başlı başına hukuka aykırı bir durum. Bunu savcıya da, hakime de söyledim.”

Yazarın Diğer Yazıları