“Kapıyı açın yoksa kırarız”

Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in sabaha karşı evine yapılan baskınla gözaltına alınması, geçmişte yaşanan ve daha sonra terk edilen “Şafak baskınlarını” hatırlattı. Generaller, bilim insanları, yazarlar, gazeteciler bir dönem hep sabaha karşı evlerine yapılan baskınlarla emniyete götürüldü. Evlerde aramalar yapılırken hoş olmayan durumlar yaşandı. Küçük çocukların gözleri önünde yapılan aramalar hiç unutulmadı.

Belediye Başkanı evinin üst katında uyuyordu. Kapının zili çaldı. Zil sesine Özer’in eşi Selma Hanım uyandı. Bu saatte kapının çalınması kendisini tedirgin etmişti. Olanları Selma Hanım’dan dinliyorum:

ÖNCE KİMSEYİ GÖREMEDİM

“Sabaha doğru bahçe kapısından zile bastılar. Ona uyandım. Megafondan görüntüye baktım, bir şey göremedim. Işık tutuyorlardı ama net bir görüntü değil, gölgelikler vardı. Kimseyi göremedim. Zile ikinci kez bastıklarında mutfağa gelip oradan kim olduklarını anlamaya çalıştım. Karanlıkta göremeyince güvenliği aramak istedim. Ancak fırsat kalmadan bahçeye girip demir kapımıza vurmaya başladılar.

‘Açın yoksa kıracağız’ diyorlardı. Hızlı hareket ediyorlardı. Kapıya vurunca, ‘sizi tanımıyorum, kapımı neden kıracaksınız, içeriye gireceksiniz?’ dedim. Bunun üzerine kapımın camlı bölmesinden kimliklerini gösterdiler. Ben de bunun üzerine kapıyı açtım.

Polisler geldikten sonra eşim uyandı. Zaten hemen evimizi aramaya başladılar. Arama sonunda Ahmet Bey’i alıp gittiler.”

Ahmet Bey’in bir an önce eşine, evlatlarına kavuşmasını diliyorum.

Kayyum düzenlemesi 1 Eylül 2016’da yapıldı

1 Eylül 2016 günü Resmi Gazete’de “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” yayımlandı. Darbe girişiminin hemen ardından yapılan bu düzenleme belki o günlerde pek dikkat çekmedi. Hatta, günümüzde bile bu düzenlemeden birçok siyasetçinin haberdar olmadığı anlaşılıyor. Çünkü, yaptıkları açıklamalarda, “Efendim, başkanı görevden alıyorsanız yerine kayyum atamayın, belediye meclisi kendi içinden başkan seçsin” diyor.

Kanun Hükmünde Kararname 1 Eylül 2016’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararnamede eğitim, yargı, kayyumluk yetkisi, TMSF’nin satış ve tasfiyeye ilişkin yetkileri, güvenlikle ilgili maddeler yer aldı. TBMM’de 6758 sayılı Kanun 24 Kasım 2016’da yasalaştı. Torba kanunda özellikle güvenlikle ilgili konular ağırlıklı olarak ele alındığı için günün koşullarında bu önemli değişikliğin üzerinde bile durulmadı ve TBMM’den değişikliğe uğramadan geçti.

ŞİMDİ KONUŞULAN KAYYUMLUK

Kararnamenin ve kanunun yürürlüğe girmesinden sonra genelde bölücü terör örgütü PKK ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle, bölücü örgütle bağlantılı olduğu öne sürülen siyasi partiden seçilen belediye başkanları görevlerinden alındı, yerlerine kayyum atandı. Yasanın ilgili maddesine dayanarak daha önce Urla Belediye Başkanı, FETÖ bağlantısı nedeniyle görevden alınmış, yerine kaymakam kayyum olarak atanmıştı. Ahmet Özer de, terör bağlantısı nedeniyle açığa alınan ikinci başkan oldu.

Savcılığın elinde, açıklananların dışında farklı bilgi var mı bilemiyorum. Ama Özer’in görevden alınmasına gerekçe olarak gösterilen konular ve bu yüzden de tutuklanması açıkçası vicdanları sızlatıyor, adalete olan güveni sarsıyor.

NİÇİN BAŞVURULMUYOR?

Birçok siyasi, “Kayyum” uygulamasına karşı çıkarken, yasanın değiştiğinden de habersiz olduğu anlaşılıyor. Sıkça, “Belediye meclisi kendi içinden başkan seçmeli” deniliyor. Bu uygulama zaten var. Ancak, eğer başkan terör bağlantısı iddiasıyla görevden alındıysa, yerine kayyum ataması büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanlığı, ilçe ve beldelerde ise valilik tarafından yapılıyor. İşte, asıl sorun da bu maddede. 

Daha çok DEM Partili belediye başkanlarının yerine kayyum atandığı için diğer partiler bunu pek gündeme getirmiyordu. Şimdi, CHP’nin de başına gelince tepki gösteriyorlar. Bu düzenleme, hukukçuların “anayasa’ya aykırı olduğu” yönünde görüşleri olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi’ne taşınmadı. Hukukçu Turgut Kazan, “Kayyum düzenlemesi anayasaya açıkça aykırı olmasına rağmen, CHP’nin düzenlemenin iptali yönünde Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaması da şaşırtıcı” diyor.

12 Eylül 1980 darbesinde de haklarında soruşturma açılan belediye başkanlarının yerine atamalar yapılmıştı. Bugün sıkıyönetim döneminde veya olağanüstü hal döneminde değiliz ama uygulamanın onlardan farkı yok.

Yazarın Diğer Yazıları