Leoparların sırrı sonunda çözüldü

Leoparların doğuştan beneksiz olduğu ortaya çıktı. Bilim insanları, 1950’lerde Alan Turing’in geliştirdiği desen teorisini yeniden ele alarak doğadaki “kusurlu güzelliğin” ardındaki matematiksel sırları çözdü.

Bilim insanları, leoparların beneklerinin nasıl oluştuğunu sonunda çözdü. Yeni bir araştırma, doğadaki desenlerin mükemmel değil, aksine kusurlarla dolu olduğunu ortaya koydu. Colorado Boulder Üniversitesi’nden Dr. Ankur Gupta liderliğindeki ekip, 1950’lerde İngiliz matematikçi Alan Turing’in ortaya attığı teoriyi geliştirerek, leoparların doğduklarında beneksiz olduğunu ve beneklerin sonradan oluştuğunu kanıtladı.

TURİNG TEORİSİ İLE BAŞLAYAN GİZEM

1952’de Alan Turing, hayvanların derilerindeki desenlerin, gelişen dokular içindeki kimyasal maddelerin etkileşimiyle ortaya çıktığını öne sürmüştü. Bu süreç, tıpkı kahveye dökülen sütün karışımı gibi işliyor: Bazı kimyasallar pigmentleri aktive ederek benekleri oluşturuyor, bazıları ise boşlukları yaratıyor. Ancak Turing’in modeli doğadakinden çok daha “bulanık” sonuçlar veriyordu.

DESENLERİ KESKİNLEŞTİREN YENİ SÜREÇ 

Gupta’nın ekibi bu teoriye “difüzyoforez” adlı yeni bir mekanizma ekledi.
Bu süreçte, bir maddenin yayılması diğer parçacıkları da sürüklüyor, tıpkı sabunun suya karışırken kiri kumaştan çekmesi gibi.

Bu sayede bilim insanları, daha keskin, daha gerçekçi desenler elde etmeyi başardı. Ancak ilk modellerde desenler fazla kusursuzdu, doğadaki gibi ufak farklar yoktu.

DOĞADAKİ KUSURLAR YENİDEN OLUŞTURULDU

Ekip, hücrelere farklı boyutlar verip hareketlerini modellediğinde işler değişti. Artık simülasyonlarda doğadaki gibi düzensiz ama doğal desenler ortaya çıkıyordu. Dr. Gupta, “Kusurlar doğanın imzasıdır. Hücrelere sadece bir boyut kazandırarak bu doğallığı yakalayabildik” dedi. 

Bu keşif sadece leoparların beneklerini değil, geleceğin akıllı malzemelerini de şekillendirebilir. Bilim insanlarına göre bu mekanizma sayesinde: Renk değiştiren kamuflaj kumaşlar, çevreye tepki veren sensör yüzeyler, vücutta hedefe yönlendirilen ilaç sistemleri geliştirilebilir.

Dr. Gupta, “Doğanın kusurlarından ilham alıyoruz. Bu kusurları yeni teknolojilere dönüştürmeyi hedefliyoruz” dedi.