Ayşe.
1930 yılında, Ermenek’e bağlı, kuş uçmaz kervan geçmez Uğurlu köyünde dünyaya geldi, annesi 14 yaşındayken evlendirilmişti, okuma yazması yoktu, Cumhuriyet sayesinde annesiyle aynı kadere mahkum olmaktan kurtuldu, ilkokulu bitirdi, annesinin evlendirildiği yaştayken, 14 yaşındayken İvriz Köy Enstitüsü’ne gönderildi, otomobil otobüs filan yoktu, yufka, çökelek ve pekmez helvasından azık yaptılar, çıkını sırtlayıp, yola düştüler, Karaman’a kadar yürüdüler, iki gece üç gün, geceleri ağaç diplerinde uyuyarak, Karaman’a ulaştılar, treni hayatında ilk kez orada gördü, dumanını tüttüre tüttüre yaklaşırken “beni ezecek” diye paniğe kapılıp, istasyondan kaçmaya çalışmıştı, Konya Ereğli’ye trenle gittiler, orada da taşıt yoktu, Ereğli istasyonundan Enstitü’ye yine yürüyerek gittiler. Cumhuriyet öyle bir mucizeydi ki, yokluğun bağrından çıkan bu yoksul minik kız, sadece 15 yıl sonra, ABD’ye doktora yapmaya gidecekti... İvriz Köy Enstitüsü’nde her yıl birinci oldu, mezun oldu, Ankara’daki Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na devam etti, parasız yatılı okudu, enstitünün vizyonu sayesinde bale izliyor, opera izliyor, tiyatro izliyor, klasik müzik konserlerini kaçırmıyordu, oradan da mezun olunca, Trabzon’a, eskiden köy enstitüsü olan, Beşikdüzü Öğretmen Okulu’na öğretmen olarak atandı, oradan İzmir Bornova’ya, tarım bakanlığına bağlı Ev Ekonomisi Merkezi’ne gönderildi, çiftçileri aileleriyle birlikte eğitme projesiydi, ailenin erkek bireylerine yeni tarım teknikleri öğretilirken, kadınlarına mutfak, ekonomi ve sağlık bilgileri aktarılıyordu, İzmir ve Manisa’nın neredeyse tüm köylerini dolaştı, emek verdi, gıdaların korunması için dolap kavramını öğretti, kek-kurabiye yapmayı öğretti, dikiş dikmeyi öğretti, tuvaleti temiz tutmayı öğretti, sınava girdi, burs kazandı, ABD’ye gitti, beş yıl, Virginia State Üniversitesi’nde gıda-beslenme üzerine lisansını tamamladı, Wisconsin Üniversitesi’nde doktora yaptı, “kal burada” dediler, “buraya kendim için değil, Türkiye için geldim” dedi, “beni yetiştiren vatana borcum var” dedi, yurda döndü, beslenme uzmanı olarak Hıfzıssıhha Okulu’nda göreve başladı, Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanlığı’na atandı, doçent oldu, profesör oldu, Profesör Ayşe Baysal oldu.
★
TRT’de programlara başladı, tarihimizin ilk kamu spotlarıydı, vatandaşa sağlıklı beslenme kavramını öğretebilmek için mercimeği sembol olarak seçmişti, mercimeğin yararlarını anlattı, Türk mutfağında daha fazla yer verilmesi için, mercimekli yemekler, mercimek köftesi, mercimek tatlısı gibi birbirinden lezzetli tarifler verdi, tek kanallı televizyon döneminde olağanüstü geniş kitleye ulaştı, “mercimek teyze” olarak tanınmaya başlandı, istatistiklere yansıdı, mercimek tüketimini yüzde 30 arttırdı.
★
Peki, TRT niye böyle bir kamu spotu yapıyordu? Tarım bakanlığımız niye mercimek tüketimini arttırmak istiyordu? Türkiye’nin en ünlü beslenme uzmanı Profesör Ayşe Baysal niye Türkiye’nin en tanınmış ekran yüzlerinden biri haline getirilmişti? Çünkü... Mercimek teyze’nin vatandaşa mercimek yemekleri tavsiye ettiği 1980’li 1990’lı yıllarda, Hindistan’dan sonra dünyanın en çok mercimek üreten ikinci ülkesiydik, dünyanın en çok mercimek ihraç eden ülkesiydik. Yılda bir milyon tondan fazla mercimek üretiyorduk, adeta kulaklarımızdan mercimek fışkırıyordu. E bu kadar bol olduğu için son derece ucuzdu, hem ucuz fiyata bol bol tüketilsin diye, hem de dünya şampiyonu ihracata rağmen bitmiyordu, üreticinin elinde kalmasın diye, TRT’de kamu spotu yapılıyordu.
★
Mercimek teyze’li yıllarda, dünyadaki tüm mercimek üretiminin yüzde 40’ını tek başına Türkiye yapıyordu, dünyadaki tüm mercimek ihracatının yüzde 70’ini tek başına Türkiye yapıyordu, en çok mercimek sattığımız ülkelerden biri Kanada’daydı, çünkü Kanada’da neredeyse hiç mercimek üretimi yoktu. 1980’lerin başında -tıpkı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş vizyonunda olduğu gibi- tarım seferberliği başlattılar, bilimin rehberliğinde, üniversiteleriyle ortaklaşa çalışarak “mahsul üretim merkezi” kurdular, ürün çeşitliliği ve kendi topraklarına uyumlu olanları belirlemek için, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkeden mercimek örneği aldılar.
★
Bugün?
Dünyanın en çok mercimek üreten ülkesi oldular.
Dünyanın en çok mercimek ihraç eden ülkesi haline geldiler.
Kanadalı mercimek üreticisi firmalar, tıpkı Profesör Ayşe Baysal gibi, Kanada’nın en ünlü beslenme uzmanlarına ve şeflerine, televizyonlarda mercimek programları yaptırıyor.
★
Biz?
Mercimek ithal ediyoruz.
Ürettiğimizin dört katı ithal ediyoruz. Üstelik... Kırmızı mercimeğin yüzde 75’ini, yeşil mercimeğin yüzde 60’ını Kanada’dan ithal ediyoruz.
Eski Türkiye diye aşağılanan Türkiye, Kanada’ya mercimek satıyordu, yeni Türkiye diye övdükleri Türkiye, mercimekte Kanada’ya bağımlı hale geldi.
★
Ve dün televizyon haberlerinde ibretle seyrediyoruz... Mercimeğin kilosu iki yılda 55 liradan 140 liraya yükselmiş, mercimek enflasyonu yüzde 155 olmuş filan.
★
Mercimek aslında Türkiye’ye ayna tutuyor.
Tarımın nasıl imha edildiğini görmek için, sırf mercimeğe bakmak bile yetiyor.
★
Mercimek kadar beyin olmayınca, böyle oluyor.