Hepimizin bildiği gibi okullar kapanınca ve sıcak yaz günleri kendini hissettirmeye başlayınca deniz ve yayla mevsimi de başlar. Çoğu sezonluk çalışan insanlar ise hafta sonu zamanlarını sayfiye evlerinde geçirirdiler.
Amaç hem sıcaklardan korunmak hem de ailesiyle birlikte güzel bir hafta sonu geçirmektir.
Sahillerimizin ya da bu bölgelerde yaşayanlarımızın can güvenliğinden sorumlu olan jandarma güçlerimiz görevlerini en iyi şekilde yapıyor. Buna diyecek sözümüz yok ama sabaha karşı dolaşan devriye araçlarının olanca gücü ile siren ve korna çalarak ilerlemesi pek te hoş olmuyor.
Efendim başımdan geçen bir olayı anlatınca ne demek istediğimi ve beklentilerimizin ne olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Geçtiğimiz hafta sonu Tömükteki yazlığıma gittim. Adliyeden emekli eşim ve çocuklarım, torunlarım zaten orada kalıyordu. Bilirsiniz sahillerdeki sitelerde geceleri çoğunlukla kapılar, camlar açık yatılır. Zira denizden gelen rüzgarla dağ esintisi hoş bir ortam yaratır. Ben de öyle yaptım. Cumartesi gecesi odamın camını açarak uyudum.
Gece yarısını çoktan geçmişti saat. Tömük Jandarma Komutanlığına bağlı olduğunu düşündüğüm resmi bir araç yolların boş olmasına ve kimsenin olmamasına rağmen son sürat seyrediyordu. Üstelik hem siren hem de korna çalarak.
Yataktan fırladım. Zira öyle bir ses yankılanıyordu ki benim gibi sitede veya çevrede herkes fırlamıştır yataktan. “Acaba bir olay mı var da oraya gidiyor” diye düşündüm mesleki refleksle. Ama hayır aynı araç aynı şekilde defalarca gitti geldi.
Sabaha karşı saat 04.07’de 112’yi aradım. Durumdan şikayetçi olduğumu bildirecektim. Telefona çıkan hanım kıza durumu anlattım. Beni jandarmaya bağladı. Telefona çıkan şahıs, “şikayetiniz nedir” diye sordu. Ses tonundan “bu saatte ne bu telefon kardeşim. Yat uyu. Ne bizi rahatsız ediyorsun” modundaydı. Durumu bir kez de ona anlattım. “ Beyefendi kanun gereği çalabilir, ne var bunda” dedi. Bende “Peki ben durumu yarın vali beye ileteceğim” dedim. “Kime istersen git, valiye de savcıya da söyle” diye çok ukalaca bir yanıt verdi. Ben bir gazeteciyim. Vatandaşın rahatsız olacağı bir konuyu elbette takip edeceğim, sorunun çözümü için çabalayacağım. Üstelik sade vatandaşın bile buna son derece hakkı vardır.
Sinirden uykum kaçtı. Kalktım oturma odasına geçtim ama çok içerlemiştim. Telefonun başındaki kişinin lakayıt tavırları, genç jandarmaların siren ve korna çalarak hareket etmeleri gecemi alt üst etmişti. Beş dakika geçmeden telefonum çaldı. Tömük Jandarma Karakoku nöbetçi astsubayıydı arayan. “Bir şikayetiniz varmış” dedi. Bu kez durumu astsubaya anlattım. Nöbetçi astsubay, sahilde kavgalar olduğunu, bunun önüne geçmek için ekipleri kendisinin gönderdiğini, özür dileyerek arkadaşlara daha dikkatli olmalarını söyleyeceğini belirterek telefonu kapadı.
Şimdi insan ikilemde kalıyor. 112’nin başındaki görevli neredeyse bizi dövecek nitelikte bir ses tonuyla konuşuyor, ama nöbetçi astsubay ise son derece makul ve yatıştırıcı ses tonu ile cevap veriyor.
Buradan Mersin valimize ve il jandarma alay komutanımıza bu konuyu arz etmek istiyorum.
Sahillerimizin güvenliği elbette çok önemli. Bölgede yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde evlerinde kalmaları, huzur içinde uyumaları elbette çok önemli ancak yollar bomboşken ve hiç kimse yokken ekip araçlarının boş yere uzun uzun sirenler kornalar çalarak ilerlemesi de doğru değil. İnsanlar dinlenme saatindeler. Ve herkes bilir ki, geceleri sitelerin çoğu camları açık uyur. Ve D-400 karayolundan bisiklet geçse duyulur.
Eğer acil göreve gitmiyorsa, olası bir olaya yetişme kaygısı yoksa zaten araçların Çakarları kilometrelerce öteden görülür ve insanlar kendine çeki düzen verir. Bunun için sürekli siren çalmaya korna basmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Bu konuda gerekli önlemlerin alınacağını, vatandaşların dinlenme saatine özen gösterileceğini ümit ediyorum.
Tömük jandarması nöbetçi astsubayına hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyor, 112’de görevli jandarmaya da biraz daha dikkatli ve özenli konuşmayı tavsiye ediyorum.