Son dakika... Özgür Özel'den Devlet Bahçeli'ye yanıt

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “kol kırılsın yen içinde kalsın” sözlerine sert tepki gösterdi. Özel, “İnsan duyduğuna inanamıyor. Kırılan kol, kırılan kalp bizim. Saldırılan haysiyet bizim. Aileleriyle tehdit edilenler bizim arkadaşlarımız. Kol kırık, adalet sakat ama kendi düzeniniz sürsün istiyorsunuz. O yoğurdun bolluğu kalmamıştır. CHP milletiyle birlikte ayaktadır” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel partisinin TBMM'deki grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Özgür Bey'in Brüksel'de Türkiye'mizi ayaklar altına alması gayriahlaki bir siyasetin çürümüşlüğüdür. Sertçe davranmak, ülke sevgisi ile erimek ve adam gibi adamlıktan taviz vermemek yeterlidir. Hangi ülkenin muhalefetini incelerseniz inceleyin ülkesini ve milletini şikayetini görmezsiniz. Yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun" şeklindeki ifadesine yanıt verdi.

Özel'in açıklamaları şu şekilde:

-Mısır'da bir ateşkes mütabaatı imzalandı. Biz ilk baştan beri bu sürece şöyle yaklaşıyoruz; bu adil bir barış değil. Ama kötü bir barış, süren bir savaştan iyidir. 67 bin Filistinli ölmüş, yarısı kadın ve çocuk.

-Ölümler durdurulamıyordu ve Trump'ın hayalleri ortadaydı. Kan akmamasına, ekmek kuyruklarının taranmamasına bir umut varsa bütün dünya 'peki' dedi. Beklentimiz katliamların tamamen durması, insani yardım ve sağlık hizmetlerinin tam olarak sağlanması, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması ve Gazze'nin Filistin toprağı olarak muhafaza edilmesi.

-Bunun dışında bir şey istemek Filistin davasını terk etmek, Filistin'i yalnızlaştırmak ve İsrail'in kayığına binmektir. İki yıldır kararlı bir şekilde savunduğumuz bu meselede AKP iktidarının ikircikli tutumunu her seferinde eleştirdik. Gazze'nin işgalden kurtarılıp Trump'ın ilhakına açma hevesini de uyanık ve temkinli bir şekilde yaklaşıyoruz.

-Dün Mısır'da Trump'ın şımarık ve alaycı şovunu bütün dünya ibretle izledi. Trump bu şovdan saatler önce İsrail Parlomentosunda bir konuşma yaptı. Netanyahu'ya 'sen bir savaş kahramanısın' dedi.

-'Ona kullanması için en iyi silahlarımızı verdik, o da iyi bir iş çıkardı' dedi. Bütün salondan alkış aldılar. 67 bin katillerini alkışladılar. Trump da onları ayakta alkışladı. Sumud filosuna saldıranları ayakta alkışladılar ve Trump döndü dedi ki; 'sevinebilirsin, savaşı sen kazandın'. Sonra oradan Mısır'a geçti. Doğru yaptığında AKP'ye söyledik, yanlışlarında eleştirdik.

-Ama hiç dünkü kadar utanmamıştım, midem bulanmamıştı. İsrail Parlamentosu'ndaki o şov yetmezmiş gibi bir de güya Netanyahu da gelecekmiş de Erdoğan karşı çıkmış. Ya Netanyahu nereye geliyor? Eli kanlı adam, katliamların failini Lahey'de yargılamamız gerekirken, 67 bin kişinin kanının hesabını sormamız gerekirken neredeyse bir araya geleceklermiş de karşı çıkılmış.

"SADECE YALAKALIK VAR"

-En büyük utancım şu; dün iki yerde sevinç vardı. Birisi İsrail Parlamentosunda, ikincisi AK Parti'nin yandaş basınında. Buradan dün yaşananları bir başarı, bir zafer anlatıyorlar. Ne Erdoğan kazandı?

-Erdoğan yıllarca Trump'a sustu, Trump Netanyahu'yu övdü, ekmek kuyruğunda kadınlar tarandı gık demediniz. Ne zaman ki oradaki bölüşüm meselesinde anlaştılar, 150 ülke Filistin'i tanımışken kendilerince manevra yaptılar.

-Bizim yandaş basın utanmadan sıkılmadan, İsrail Parlamentosu'ndaki o havayı görmeden bunun Erdoğan'a acaba yurt içindeki siyasette bir faydası olur mu diye bir başarı gibi göstermeye çalışıyorlar.

-Buradan hepinizin gözünün içine baka baka söylüyorum; biz yas eviyiz, 67 bin tane cenaze var orada siz İsrail'in düğün evinin tefçisi gibi davranıyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize. İsrail'in davuluyla zurnasıyla halaya duran yandaş basına diyorum ki; sizde ne yerlilik var ne millilik var şu kadar vicdan yok sadece yalakalık var.

-İmzalanan şey barış anlaşması değil ateşkes mutabakatı. Erdoğan'ın imzasıyla poz verdiği ise bir niyet beyanı. İçinde Filistin devleti yok, Gazze'nin Filistin toprağı olduğu yok. Filistin'in Filistinliler tarafından yönetilmesine ilişkin irade yok.

- Bu insanlık suçuna karşı bir uluslararası hatırlatma yok, İsrail'de düğün dernek var bizim utanmazlar da konvoy yapıyorlar. 'Bizim çizdiğimiz alanda siyaset yapacaksınız, muhalefet arkama dizileceksiniz'. Geç onları Erdoğan çok geride kaldı onlar!

-Erdoğan'ın ne arkasına diziliriz ne yanına ne zaman ki bu zulüm biter onun için mücadele ederiz. Trump'tan medet umanlara söylüyoruz; onun da karşısındayız sizin de karşınızdayız. Amerika'nın başkanından çekinseydik Kıbrıs Barış Harekatı yapılamazdı. Türkiye'nin çıkarları CHP'ye emanettir. CHP geliyor, tam bağımsız Türkiye geliyor.

ERDOĞAN'A YANIT

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 19 Mart operasyonlarının ardından CHP'ye yönelttiği, "Türkiye'yi yurt dışına şikayet ediyorsunuz" sözlerini eleştiren Özel, şunları söyledi:

-Madrid ve Brüksel programlarımız, yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. İlgi gösterenlerin başında da Sayın Erdoğan var çünkü Sayın Erdoğan, öyle bir anlayışa sahip ki geçmişte kendine helal olan, şimdi onun yönettiği ülkede muhalefete haramdır.

-Onun sevabı bizim günahımız olacak. O ne yapmışsa geçmişte yapmış olacak ama bugüne gelince o her şeyi yapacak, muhalefet susacak. O bir çerçeve çizecek, muhalefet onun içinde yapılacak. Çizdiği sınırların dışına çıkılmayacak. Her türlü kötülük, her türlü hak ihlali, her türlü zulüm sessizlikle karşılanacak. O iktidarını sürdürecek, bir taraf acı çekmeye, sömürülmeye devam edecek. O devir kapandı.

-Ayrıca, Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü sorunu varken AİHM’e gideceksin, dava açacaksın, dava kazanacaksın, devletten tazminat alacaksın, bu Avrupa’ya şikayet etmek olmayacak. O gün de yapılanın yanlış olduğunu, hak aramanın meşru olduğunu söylüyordum.

-AK Parti’ye kapatma davası açılacak, 3-4’erli heyetler yapacaksın, dünya başkentlerine gideceksin, kendi ülkendeki bir yargı sürecini dünya başkentlerine anlatacaksın, meşru olacak.

-15 Temmuz akşamı ne istediyse verdiklerin, etle tırnak oldukların, altına F-16 çektiğin, tank verdiklerin demokrasiye karşı darbe girişimine girişecek; biz, senin bize yaptığın haksızlıkları, her şeyi bir kenara bırakıp demokrasinin yanında, darbenin karşısında bulunacağız, sabah ilk teşekkür telefonunu bize açacaksın, sonra diyeceksin ki, ‘CHP’nin uluslararası bağlantıları çok güçlü.

-Yardım edin bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım.’ O zaman bunların hepsi olacak, yani darbenin mağduru iken yurt dışına gidip anlatacaksın, sonra yıllar önce, ‘Bu demokrasi bizim anlayışımıza ne kadar uygun’ diyene, ‘Bir trendir, işimize geldi bindik, işimize gelmediğinde ineriz’ dediğin yaklaşımla uyumlu olarak yıllarca seçim kazanınca ‘milli irade’ bir kere kaybedince ‘kirli irade.’ Yıllarca mazbatayla fotoğraf verirken milletin mazbatasını iptal ettirmeler.

-Yıllarca seçim kazanınca yere göğe koyamadıklarını seçim kaybettiğinde bir anda başka bir tarafa koymak ve bir darbeye girişmek...

-Darbenin mağduru iken gidip dünyaya anlatanlar, darbenin faili olunca susulsun istiyorlar. CHP olarak iki yıldır dünyanın neresine gidersek gidelim -ki gitmeden önce Türkiye’de de bunu konuştuk Türkiye’nin tezleri neyse; Kıbrıs, Azerbaycan, Filistin konusundaki Türkiye’nin tutumunu ve fazlasını, Türkiye’nin Eurofighter’daki haklı talebini, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasında uğradığı haksızlığı ve kendi egemenlik haklarıyla ilgili, Kıbrıs’la, Ege’yle ilgili her şeyi en net şekilde konuşurken bir problem yok ama sen Türkiye’de darbeye kalkışacaksın, sandığa saldıracaksın, ondan sonra da ‘Susun, buna hiç sesinizi çıkarmayın’ diyeceksin.

BAHÇELİ'YE YANIT

CHP Genel Başkanı Özel, iktidarın ve ittifaklarının bu konudaki yaklaşımını, bugün grup toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Kol kırılsın yen içinde kalsın istiyoruz" diyerek açık açık dile getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"İnsan gerçekten duyduğuna, gördüğüne inanamıyor. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan; kırılan kol bizim, kırılan kalp bizim, saldırılan haysiyet bizim, aşağılananlar bizim arkadaşlarımız, aileleriyle tehdit edilenler bizim arkadaşlarımız ama diyorsunuz ki ‘Sizin kol kırılsın, bizim yenin içinde kalsın.’ Bu memlekette kol kırık, cep delik, cepken delik, insanlar yoksul, adalet sakat ama kendi düzeniniz sürsün istiyorsunuz. Sayın Bahçeli, 'Kızılcık şerbetini Tayyip Erdoğan’ın etrafı içsin, biz kan kusalım ama kızılcık şerbeti içelim' diyorsunuz. Kusura bakmayın, hiçbir yerde o yoğurdun bolluğu kalmamıştır. CHP milletiyle birlikte ayaktadır, hakkını aramaktadır, sonuna kadar da arayacaktır.

"KURUCU ÖNDER" TEPKİSİ

Türkiye’nin 6,5 milyon oy almış bir siyasi partisiyle Meclis’te merhabalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de nasıl bir sürecin içindesiniz? Yıllarca ‘bebek katili’ dediğiniz kişiye ‘kurucu önder’ diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözünün önünde oluyor. CHP, tarihsel bir tutarlılık içinde, geçmişte ne dediyse bugün aynı şeyi söyleyen, demokrasi, barış, kardeşlik isteyen, herkes eşit olsun isteyen, kimsenin hakkını yemeyen ama kimseye de hakkını yedirmeyen bir siyaseti takip ederken şimdi ‘Ben zulmedeyim, siz susun, pısın, sessiz olun’ istiyorsunuz. Bu kişisel bir şey olsa neyse de şunu biliyor musunuz: Biz, bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız. Biz, bir adım geri adım atarsak siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Biz 1 santim eğilirsek siz bu millete diz çöktüreceksiniz. O yüzden ne bir kelime eksik konuşacağız ne bir adım geri atacağız ne bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin menfaatlerini savunmaya devam ederiz büyük bir özgüvenle.

-Türkiye’de ana muhalefet partisiyiz şimdilik, ilk sandığa kadar. Yurt dışına çıktığımızda Türkiye’nin partisiyiz.

-Karşımızda iktidarın şahsileştirdiği dış politika ilişkilerini sadece kendi çıkarları için kullanan ve iktidarda kalabilmek için her tavizi veren, Türkiye’yi değil, kendisini düşünen bir iktidar anlayışı var.

-Erdoğan çok rahatsız olmuş, yaratılan, ortaya çıkan görüntüden çok rahatsız olmuş, diyor ki, ‘Siyasi hayatımın hiçbir döneminde eğilmedim, bükülmedim. Batılılar karşısında omurgalı durdum.’ Duy da inanma. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler ya. Şimdi Sayın Erdoğan’ın omurgalı duruşundan birkaç tanesini hatırlayalım. Rus uçağı düşürüldüğünde Cumhurbaşkanı, Başbakan yarışa girdiler. ‘Benim talimatımla düştü’ diye. Erdoğan çok kızdı, tarafsız Cumhurbaşkanı ama ‘Rus uçağını Başbakan değil, benim talimatımla düşürdük’ dedi. Ardından, ‘Bugün olsa yine düşürürüm’ dedi.

-Sonra Putin, ‘Senin ailenin taşıdığı petrolleri ve zenginleşmesini BM’de sunum yapacağım’ deyince hızla bir özür mektubu yazdı, Putin’e yolladı, kapısına gitti, Rus Devlet Televizyonu’nda canlı yayında geri sayımla bekletildi. Omurgalı bir duruş gösterdi Sayın Erdoğan.

-Rahip Brunson, ‘Bu can bu bedende durdukça o papazı sana vermem, çok istiyorsan papazı, ver papazımı, al papazını’ dedi. ‘Ver papazını’ dediği Fetullah Gülen’di, ‘Al papazını’ dediği Rahip Brunson. Trump’tan bir telefon geldi, rahip Brunson akşamüstü kendini Beyaz Saray’da Trump’ın yanında buluverdi.

-Özel uçak verdiler altına, Trump’a yetiştirdiler. O can, o bedende duruyor. Brunson Amerika’da keyfini sürüyor ve Trump her aklına geldiğinde ‘Nasıl verdi ama papazımı, bir istedim hemen verdi papazı’ diye makara yapmaya devam ediyor. Son derece onurlu, omurgalı bir duruşu var Erdoğan’ın.

-İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki, ‘NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım.’ Vay Finlandiya, İsveç’te vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler, orada eylem yaptılar.

-‘Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız’ dedi, 4 ay sonra ilk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan Batı'ya karşı.

OMURGA YANITI

-Birleşik Arap Emirlikleri’ne 15 Temmuz’dan sonra ‘Darbenin finansörü’ dediler. Daha sonra gidip Birleşik Arap Emirlikleri’nde -kardeşine sarılmaz insan o kadar- emire öyle sarıldı, para istedi. Cemal Kaşıkçı cinayeti, bu ülkenin topraklarında işlenen bir cinayetten Suudi Arabistan’ı doğrudan sorumlu tutup, katil ilan edip, daha sonra doların yeşilinin ucunu gösterdiklerinde dosyayı iadeli taahhütlü bile değil, tek taraflı karşı tarafa ön ödemeli olarak Erdoğan aldı yetiştirdi.

-Trump, Erdoğan’a ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı. ‘O mektubu katlarım, cebime koyarım’ dedi, hala orada duruyor. Dışişleri Bakanı, ‘Bizden randevu dileniyorlar’ dedi, bunu dedikten iki gün sonra randevuya gitti.

-ABD Elçisi, ‘Trump akıllı adam, Erdoğan’da olmayanı verecek. Kendisine meşruiyet verecek, her şeyi alacak. Çok da güzel olacak sonu’ dedi. Tam da dediği gibi Boeing’leri satın aldı, pahalı gazı satın aldı, nadir toprak elementlerini peşkeş çekti, ne varsa verdi, karşılığında ‘Hileli seçimleri en iyi bu bilir ama seçim yapılırsa bu kazanır’ diye Türkiye’de olmayan meşruiyeti güya Trump’tan aldı. Omurga dediğin 33 omurdan oluşur, 6 tanesini bir nefeste saydım, 33 tanesini iki nefeste saymazsam namerdim.

Türkiye'nin gerçek gündeminin geçim olduğunu, vatandaşların tarihin en büyük borç batağında bulunduğunu söyleyen Özgür Özel, "Batık kredi 500 milyar lirayı geçmiş, ama esas mevzu ne biliyor musunuz, bireysel kredi borcu 5,3 trilyon lira ile kendi rekorunu kırdı geçen ay. Ve bu yılın ilk 8 ayında, ocak ayından ağustos ayına kadar 2 milyon yeni kişi icra takibine alındı; icradaki dosya sayısı 24 milyon 645 bine çıktı. Yani 22 milyonmuş, 24 milyona çıkmış; 2 milyon yeni hacze uğramak üzere olan, icra dairelerine dosyası düşmüş olan vatandaş var sadece 8 ayda. Nüfusa oranlandığında 10 kişiden üçünün icrası var memlekette. Her 10 kişiden üçünün icraya düştüğü bir noktadayız" ifadelerini kullandı.

"VATANDAŞ GARİBAN OLMA BEDELİ" ÖDÜYOR

Kürsüden elinde "En yoksula en yüksek faiz" yazılı dövizle salondakilere ve televizyondan kendisini izleyen vatandaşlara seslenen CHP lideri, Merkez Bankası politika faizinin yüzde 40,5, kredi kartı ve kredili mevduat bileşik faizinin ise yılda yüzde 95 olduğunu söyledi.

"BİR DAHA YARGILANACAKLAR"

-Soma davasını her bir davasını ilk günden son ana kadar nasıl takip ettiysek Amasra'yı nasıl takip ettiysek toplumdaki toplumsal yara toplum vicdanında yara açan ve adaletin tecelli ettiğine toplumun vicdanının ikna olmadığı tüm davaları tüm süreçleriyle takip etmeye devam ediyoruz.

-Gün gelecek o gün bu grup burada olmayacak. Daha büyük olan bir salon var. Orada olacağız. Ama o gün çıkacağım. O günkü grup toplantımızda partinin genel başkanı olarak hepinizin gözünün içine baka baka ve o localarda birilerini getirilip de alkışlattırılan, slogan attırılan birileri değil Soma aileleri, Amasra aileleri, Ermenek aileleri, Çorlu aileleri, Lokumcu'nun ailesi, Gezi'de katledilen kardeşlerimizin aileleri, Berkin Elvan'ın annesine diyeceğiz ki bu davaların hepsini tekrar açıyoruz. Bir daha yargılanacaklar.