Türkiye’de herkes bu ağaçları bahçesine dikiyor ama evlere zarar veriyor: Huzur kalmıyor
Estetik görünümü ve hızlı büyümesi nedeniyle tercih edilen bazı ağaç türleri, zamanla bina temellerinden altyapı hatlarına kadar ciddi hasara yol açabiliyor. Türkiye’de herkesin bahçesinde bulunan bu ağaçlar huzur bırakmıyor...
Evlerin bahçelerine estetik görünümü ve hızlı büyümesi nedeniyle dikilen bazı ağaç türleri, zamanla ciddi sorunlara yol açabiliyor. Uzmanlara göre yanlış ağaç seçimi, hem bina güvenliğini hem de yaşam konforunu olumsuz etkileyebiliyor. Türkiye’de yaygın olarak tercih edilen bazı ağaçlar için ise özellikle dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.
SÖĞÜT, KAVAK, ÇINAR GİBİ AĞAÇLARIN KÖKLERİ MADDİ HASARA YOL AÇIYOR
Agresif kök yapısına sahip ağaçlar, bina temellerine ve altyapı hatlarına zarar verebiliyor. Söğüt, kavak ve çınar gibi türlerin kökleri; su, kanalizasyon ve drenaj sistemlerine kadar uzanarak maddi hasara yol açabiliyor. Özellikle söğüt ve kavak ağaçlarının kısa sürede geniş bir alana yayılan kökleri, bahçe duvarlarında ve kaldırımlarda çatlaklara neden olabiliyor.
İNCİR, HUŞ VE KAVAK SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇIYOR
İncir ağacı da masum görüntüsüne rağmen risk taşıyan türler arasında yer alıyor. Güçlü kökleri sert zeminleri parçalayabilirken, yapraklarından çıkan sütlü sıvı bazı kişilerde cilt tahrişine ve alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Huş ve kavak gibi polen yoğunluğu yüksek ağaçlar ise alerjik bünyeler için ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
UZUN BOYLU AĞAÇLARI EVİNİZİN YAKININA DİKMEYİN
Uzmanlar ayrıca okaliptüs, çam ve servi gibi uzun boylu ağaçların da evlere çok yakın dikilmemesi gerektiğini belirtti. Bu tür ağaçlar toprağın nem dengesini bozabiliyor, çevredeki bitkilerin kurumasına neden olabiliyor ve fırtına ya da yıldırım gibi doğal olaylarda risk oluşturabiliyor.
Peyzaj uzmanları, bahçe düzenlemesi yapılırken yalnızca görselliğin değil, ağacın kök yapısı, boyu ve çevreye etkisinin de mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı. Yanlış noktaya dikilen bir ağaç, yıllar sonra “huzur kaynağı” olmaktan çıkıp ciddi bir sorun haline gelebiliyor.