Sevgili okurlarım, başımızda bir cumhurbaşkanı var, her konuda ne derse o oluyor.

Devlet katında önemli ve önemsiz bütün kararlar tek başına kendisi tarafından, onun imzasıyla alınıyor. 

Akla gelen bütün kararları tek başına yürürlüğe koyuyor.

Kendi anlayışlarına göre “Müslümanlık” ön planda.

Onlardan biri de Diyanet’in başına getirdiği şahıs.

Ali Erbaş...

Türkiye’nin en paralı kuruluşlarından biri olan Diyanet’in bütün olanaklarını tepe tepe kullanıyor.

Elindeki maddi ve manevi olanaklar sonsuz.

Bunları dibine kadar kullanıyor.  

Atatürk’e ‘bozuk attığını’ her fırsatta gösteriyor.

Laik Cumhuriyet’in olmazsa olmaz ilkelerini pervasızca çiğniyor.

★★★

Diyanet tarafından her cuma günü için hazırlanan ve yine her cuma günü Türkiye’deki 100 bine yakın camide okunan hutbeler var.

Konusu ne olursa olsun bu okunan hutbelerde Atatürk’ün ismine özellikle yer verilmez, görmezden gelinir!

Sanırım kendisi bu konudaki dersini Recep Bey’den almakta...

Biliyorsunuz, Recep Bey Atatürk’ün adını özellikle anmaz.

“Atatürk” sözcüğüne karşı inanılmaz bir alerjisi vardır.

Bazen ulusal bayram günlerinde ilk cumhurbaşkanından ille de söz etmesi gerekiyorsa ya da Anıtkabir defterine birkaç satır göstermelik bir şey yazması gerektiğinde

Atatürk’ten “Gazi Mustafa Kemal” diye söz eder!

★★★

Bugün 30 Ağustos...

Zafer Bayramı kutlamalarının resmi protokol törenleri Anıtkabir’de yapılacak...

Recep Bey Anıtkabir’de boy gösterip mozoleye çelenk koyacak.

Öncesinde ve sonrasında nutuklar atıp bu ulusal bayramın öneminden söz edecek!

Bakalım protokol defterine ne yazacak...

‘Atatürk’ demeye eli varacak mı?

★★★

Bir tarafta Cumhurbaşkanına, öbür tarafta ise Cumhurbaşkanı tarafından oraya getirilmiş olan Diyanet Başkanı’na bir bakınız lütfen...

Aynı yolun yolcusu olan iki kamu görevlisi...

Biri amir diğeri memur!

Bay Ali Erbaş, AKP’nin bütün siyasi törenlerinde boy gösterip Recep Bey’in yanında her fırsatta dua okuyan ve okutan biri.

Hutbelerinde Atatürk yok!

Bu cüreti, bu cesareti AKP iktidarından aldığı belli!

Nerede hangi tören varsa Bay Ali Erbaş orada...

Açmış ellerini semaya doğru, iktidarın başarıları için dua ediyor.

Onu sık sık yurtdışına da gönderiyorlar.

Oralarda da kürsülere çıkıp AKP iktidarının propagandasını yapıyor.

★★★

Eğer tören Ayasofya’da ise, bir bakıyoruz ki Ali Bey takmış beline bir kılıç, çıkmış minbere ve yine dualar edip kurdeleler kesiyor.

Peki ama bu devirde neyin nesidir o kılıç?  

İslam’ın başı olan Osmanlı halifelerini simgeliyormuş! (Osmanlı padişahları aynı zamanda halife idi.)

Peki ama Bay Ali Erbaş saltanatın ve halifeliğin Atatürk tarafından kaldırıldığını bilmez mi?

Bilmesine hepimizden iyi bilir ama umursamaz...

Elbette ki birtakım fikirlerini arkasındaki iktidar desteğine karşın açıkça söylemesi mümkün olmaz. Örneğin ‘elimizden geleni yapalım da halifelik yeniden kurulsun’ diyemez.

O kadarına gücü yetmez.

★★★

Sevgili okurlarım, bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı...

Şimdi ben de merakla bekliyorum...

Camilerimize Türk bayrağı astırmayan Diyanet’in, bugün Türkiye’de bütün camilerde okunacak olan Cuma hutbesinde acaba Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi geçecek mi!

Bugün belli olur, öğreniriz.   

Şimdi bazılarınız ister istemez şöyle diyecektir:

“Kardeşim kim takar Ali Erbaş’ın hutbesini. Atatürk’ün adını ister kullansın ister kullanmasın... Atatürk’ün bu gibilerin anmasına ve övgüsüne ihtiyacı mı var?”

★★★

Haklısınız da bu işler Türkiye’de ne yazık ki o kadar ucuz değil.

Karşı taraf belli konularda bastırdıkça bastırıyor, dinimizi bile oy avcılığında kullanıyor. Biz de onların amacını anlamak ve karşılık vermek zorundayız...

Belinde kılıçla minberlere ve kürsülere çıkan, Atatürk’ü görmezden gelen o şahsın marifetlerine dur demekle yükümlüyüz.  

Bugün okutacağı hutbe önemli...

Bakalım beyefendi ne dedirtecek!