Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “daha önce de yaptık” diyerek, tekrar enflasyonu tek haneye indireceğini söylüyor. Ancak tek haneli enflasyona inmek, bu yönetimle artık mümkün gözükmüyor. Çünkü bunu başardıkları dönemdeki koşullar, yönetim kadrosu ve anlayış. şu anda mevcut değil.
Yıllık enflasyonun 40’ın altına inmesiyle, yeniden “enflasyonu yeniyoruz” propagandasının başlayacağını tahmin etmiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde bu söyleme ağırlık vermeye başladı.
Sözcü TV dün, son 7 yıldır sürekli olarak, Cumhurbaşkanı’nın “gelecek yıl göreceksiniz enflasyon tek haneye inecek” sözlerini derlediği bir bant yayımladı.
AKP iktidarlarında daha önce enflasyonun tek haneye inmesindeki en büyük pay, 2001 Kemal Derviş programına ait. MHP Lideri Bahçeli eğer koalisyon hükümetini dağıtmasaydı; enflasyon tek haneye o hükümetle inecekti.
AKP’nin tek katkısı uygulanan IMF destekli programı devam ettirmesiydi. Ali Babacan’ın en büyük başarısı IMF programına sadık kalıp, Abdullah Gül’ün desteğiyle, Tayyip Erdoğan’ın programı bozacak kararlarına karşı çıkmasıdır.
Koalisyon hükümeti, yapısal reformları, önemli alanlarda yeniden yapılandırmayı içeren çok kapsamlı bir ekonomik programı başlattı. Bu program sanıldığı gibi IMF’nin dayatmalarından oluşmadı. Ekonomi yönetiminin, hepsini olmasa da, çoğu isteğini IMF’ye kabul ettirip imza attırmasıyla hazırlandı.
Erdoğan, Gül’ün ardından, Başbakan olur olmaz, başta ihale yasası olmak üzere, programı delmeye çalıştı ama o dönem AKP içindeki denge izin vermedi. O nedenle de Derviş programı, küçük kayıplarla, 2007 yılına kadar devam etti.
O dönem, küresel konjonktürün de etkisiyle, “Türkiye’nin başarı hikayesi” yazıldı, doğrudan yabancı sermayenin en fazla geldiği dönem oldu.
YETKİN KADRO VE AB ÇIPASI VARDI
Erdoğan, başbakanlığı döneminde belirli bir dengeyi sürdürmek zorunda kaldı ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte ekonomideki bozulmanın giderek hızlandığını gördük.
O dönemki AKP kadroları, partinin kuruluşunda çalışan, çoğu DPT kökenli yetişmiş uzmanlardan oluşuyordu. Önce bürokraside sonra bakanlık yaparak katkı sağladılar ama şu anda ekibin çoğu Erdoğan’ın karşısında. Sadece Cevdet Yılmaz kaldı; o da artık teknisyenliğini, neredeyse yitirmiş durumda.
Bakan Mehmet Şimşek ise eski kadronun sonradan yönetime dahil ettiği, eski bir finans analisti idi. Ekibe sonradan katılıp uyum sağladı.
Özetle; mevcut kadro eskiye kıyasla çok yetersiz. Bir tek Şimşek ile de olacak iş değil. Ayrıca o dönemki küresel koşullar kesinlikle mevcut değil. Aksine, küresel kaos havasının giderek yoğunlaştığı ortada.
O dönem uluslararası iş birliğine yatkın, AB hedefi olan bir yönetim vardı ve enflasyonun tek haneye inmesinde en önemli çıpalardan biri AB oldu. Şimdi Trump nedeniyle AB ile yakınlaşsak da yönetimin demokrasi ve hukuk başta olmak üzere, AB’nin asgari taleplerini bile yerine getirme niyeti gözükmüyor.
Sürekli büyüme hırsı içinde, sadece sermayenin çıkarlarını gözeten bir anlayış, belki o dönemde de vardı. Ancak şimdi bu anlayış tek başına egemen ve bunu frenleyecek bir denetim ve dengeleme mekanizması kalmadı.
Bu nedenlerle; mevcut iktidar artık enflasyonu tek haneye indiremez.