Sevgili okurlarım, Türkiye dün son yılların en büyük yangın felaketini yaşamış oldu...

Depremlere, su baskınlarına, orman yangınları ve başka doğal afetlere neredeyse alışmıştık da, bu yangın nereden çıktı!

Şimdi bir sürü devlet yöneticisi ekranlara çıkıyor, olayı kendilerince anlatmaya çalışıyor.

Seyyar hastaneler kurulmuş, olay yerine şu kadar itfaiye aracı, bu kadar ambulans, cenaze aracı gönderilmiş falan filan...

Ama hiçbiri ölenleri geri getirmeye yetmeyecek.

Dile kolay, bu yazıyı yazdığım dün akşam saatlerinde tam 66 can kaybı...

★★★

Bundan sonra da her bakan olayı kendince yorumlayacak, ne olduğunu bize anlatmaya kalkışacak.

Herkes aynı ifadeleri kullanacak.

Ölenlere Allah rahmet, kurtulanlara geçmiş olsun.

Bu olay da bir süre sonra unutulup gidecek.

Yangın otelin neresinde nasıl başladı...

İşe savcılar el koymuş, bu iş için beş savcıya görev verilmiş.

Ayrıca bilirkişi heyeti oluşturulmuş.

★★★

Şimdi ben size bundan sonra olacakları anlatayım...

Hadise biraz soğuyup unutulduktan sonra birileri suçlanacak ve yangının sorumlusu ilan edilecek.

Oteldeki eksiklikler ortaya serilecek.

Sonra bazı ‘sorumlular’ aranıp bulunacak.

Birileri hakkında soruşturmalar başlayacak.

Onlar ifadeye çağrılacak, bazıları göstermelik bile olsa tutuklanacak.

Bunlardan bazıları işin doğrusuna yanlışına bakmadan tutuklanacak.

Mahkemeler aynen depremlerde yıkılan çürük yapıların müteahhitleri davalarında olduğu gibi yıllarca sürecek...

Ve her kafadan bir ses çıkacak.

★★★

Bu iktidar her önemli olay sonrasında ‘yayın yasağı’ getirmeye fena halde alışmış durumda.

Dünkü olay sonrasında da aynı olaya tanık olduk.

Önce RTÜK, sonra da Bolu’da bir mahkeme tarafından yayın yasağı getirildi.

Ne işe yarar bu yayın yasakları?

Ortada bir felaket var.

Onlarca insanımız can vermiş...Hem de feci bir biçimde.

Çaresiz bir biçimde yanarak, kavrularak.

Neyi kimden gizlemeye çalışıyoruz?

★★★

Peki ama yayın yasağı niçin?

Herkes kendi gücünü kanıtlamanın peşinde mi?

Çok yanlış, çok anlamsız bir karar.

Üstelik dün gördük, bütün televizyon kanalları şakır şakır yayında idi.

★★★

Yazık oldu...

Ve akıllara bir soru takıldı...

Ölenlerin çoğu acaba çocuklar mıydı?

İsimler ve kimlikler bile -ne işe yarayacaksa- gizli tutuluyordu.

Buna ek olarak dün bütün gün yazarımız Nedim Türkmen’in durumunu öğrenmek için çaba harcadık.

Ailece Kartalkaya’ya gitmişlerdi.

Acı haberi dün geç saatlerde öğrendik.

Dün hepimiz için zor bir gündü.