İngiliz zırhlıları, Çanakkale kıyılarımızı acımasızca bombalıyordu.
Mecidiye Tabyası ağır hasar almıştı.
Toplara mermi yüklediğimiz vinç parçalanmış, sesler kesilmişti. Çaresizlik, ölümden bile ağırdı…
Ama Seyit Onbaşı, bu çaresizliğe teslim olmadı!
Tam 215 kiloluk devasa mermiyi sırtladı, gözünü bile kırpmadan 6 basamaklı merdiveni tırmandı.
Son bir gayretle namluya sürdü ve ateşledi!
O mermi, 750 mürettebat taşıyan Ocean zırhlısını boğazın serin sularına gömdü!
Çanakkale’de oluk oluk kan akıyordu…
Tıbbi malzeme yoktu. Kan kaybını durdurmak için parçalanan kollar, bacaklar iple sıkıca bağlanıyordu.
Vücuda saplanan mermi deliklerine ot tıkanıyor, ot bulunamazsa çamurla sıvanıyordu.
Yaralar kurtlanıyor, onları temizlemek için kireç kullanılıyordu…
Daracık siperlerde on binlerce şehit yatıyordu.
Ne yemek vardı, ne su, ne de ilaç…
Ve işte, tam 8,5 ay süren Çanakkale Muharebeleri, bir milletin kaderini değiştirecek bir destana dönüştü!
Değerli izleyiciler, bugün tarihimizin altın sayfalarından birinin, Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü!
Bu destanın en büyük kahramanlarından biri, adı sonsuza dek zihinlerimize kazınan, vatan sevgisinin timsali bir liderdi: Gazi Mustafa Kemal Atatürk!
Şimdi, o gün neler yaşandı, gelin birlikte bakalım…
ÇANAKKALE: BİR DEVRİN BATTIĞI YER
Çanakkale Savaşı, 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yaşandı.
Tarihin en kanlı savaşlarından biriydi.
1915’in Ocak ayında, İngiliz Savaş Konseyi toplandı ve dünya tarihinin akışını değiştirecek bir karar aldı:
Çanakkale geçilecekti!
Dünyanın en güçlü donanmaları, ölüm kusmak için Boğaz’a doğru yola çıktı.
Osmanlı Devleti zor durumdaydı. İtilaf Devletleri, İstanbul’u ele geçirerek Osmanlı’yı saf dışı bırakmayı planlıyordu.
Ancak hesaplamadıkları bir şey vardı:
Bu milletin sarsılmaz iradesi ve onu zafere götürecek bir komutan!
O isim, Mustafa Kemal Atatürk’tü!
25 Nisan 1915…
İtilaf Devletleri, Arıburnu’na çıkarma yaptı.
Sahil savunması aşılmış, Türk birlikleri geri çekiliyordu…
Tam o anda, tarihe kazınan bir ses yankılandı:
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”
Bu sözleri söyleyen, Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü!
Askerlerine “Düşmandan kaçılmaz, cephaneniz yoksa süngünüz var!” dedi ve süngü taktırıp mevzi aldırdı.
O an, sadece süngüler konuştu!
O an, vatan aşkı, özgürlük tutkusu, şehadet inancı konuştu!
Ve o an, tarih değişti…
İtilaf Devletleri, karşılarında beklemedikleri bir direniş buldu.
Büyük kayıplar verdiler…
Ama Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir komutan değildi.
O, milletin kaderini değiştiren iradeydi, cesaretti, inançtı!
Conk Bayırı’nda göğsüne isabet eden bir şarapnel parçası, cebindeki saate çarpmasa…
Belki de onu çok daha erken kaybedecektik.
Ama o, yaralandı ve yine de cepheden ayrılmadı.
Çünkü vatan için atan bir kalp, hiçbir darbeyle durdurulamazdı!
Çanakkale, sadece bir savaş değildi…
Bu, bir milletin onur mücadelesiydi!
“Tüfeğim bozuldu, basmıyor!” diyen Mehmetçiğe,
“Tüfek sağlam oğlum, senin parmağın kopmuş!” denilen yerdi!
250 Türk askerinin, 1250 İngiliz askerini durdurduğu yerdi!
Ve 13 yaşındaki Emirdağlı Ali’nin, vatan için şehit düştüğü yerdi!
Günler geçti, aylar geçti…
İngilizler, Fransızlar, Anzaklar, her saldırılarında Mustafa Kemal’in askeri dehası karşısında yenildiler!
Sonunda İtilaf Devletleri yenilgiyi kabul etti ve geri çekildi!
Ve böylece, düşmana Çanakkale’nin geçilemeyeceği kanıtlandı!
“DUR YOLCU!”
Çanakkale, şehitlerin kanıyla yazılan bir destandı!
Necmettin Halil Onan’ın şiirindeki gibi:
“Dur yolcu! Bilmeden bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir!”
Ama bu zafer yalnızca bir savaşın kazanılması değildi!
Bu, bağımsızlık ateşinin yakıldığı ilk kıvılcımdı!
Ve bu kıvılcımın mimarı, Anafartalar Kahramanı, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü!
O’nun ileri görüşlülüğü, inancı ve kahramanlığı olmasaydı, tarih çok farklı yazılacaktı…
Ama o, milletine inandı, vatanına güvendi ve asla pes etmedi!
Ve yıllar sonra, bağımsızlığımızı ilan ettiğinde, bizlere yalnızca bir ülke değil, onur, şeref ve özgürlük miras bıraktı!
“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.
Ruhları şad olsun!