Kamuoyunda Cehennem Çukuru olarak bilinen Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni ve TÜPRAG Metal Madencilik A.Ş’nin madencilik faaliyetleri hakkında AİHM’e açılan davada karar çıktı. Mahkeme, adil yargılama hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Temmuz ayında çıkan karar sonrası ise bölge halkının başvuruları sonucu yeniden yargılama yapılmasına karar verildi.
Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni’ne ilişkin dava, 12 Şubat’ta görülecek. Gazeteduvar’dan Cihan Başakçıoğlu’nun haberine göre dava öncesi ortaya çıkan su analiz raporunda ise ağır metal ve arsenik değerlerin, yasal mevzuatın üzerinde olduğu ortaya çıktı. Mevzuat limitine göre “10” olması gereken arsenik değeri 18.35 olarak kaydedildi.
ŞİRKETTEN AÇIKLAMA
Şirketten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından işletilen Kışladağ Altın Madeni, 2006 yılında üretim faaliyetlerine başlamıştır. O günden bu yana, çevresel sorumluluk ve bilimsel denetim ilkeleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdüren işletmemiz, madencilik sektöründe örnek gösterilen bir konumda yer almaktadır. Ancak son dönemde, faaliyetlerimize ilişkin basında kaynağı belirsiz, bilimsel temelden yoksun ve gerçeği yansıtmayan bazı iddiaların yer aldığı görülmektedir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına aşağıdaki açıklamayı paylaşma gereği doğmuştur.
"2 HAFTALIK PERİYOTLARLA İNCELEME YAPILMAKTA"
Uşak Valiliği tarafından işletme faaliyete başlamadan önce oluşturulan ve DSİ de dahil olmak üzere kamu kurumlarından oluşan “Kışladağ Altın Madeni İzleme Denetleme Komisyonu” 2.3.2006 tarihi itibariyle Kışladağ Altın Madeni’nde su ve toprak numuneleri alımına başlamıştır ve ilgili tarihten günümüze kadar toplam 26 gözlem kuyusunda su için 34, toprak için ise 19 farklı kimyasal parametreye bakılmak suretiyle 2 haftalık periyotlarla sürekli olarak denetim gerçekleştirmektedir.
İlgili denetimler maden işletmeye geçmeden önce elde edilen eşik değerler ve verilerle sürekli olarak karşılaştırılmaktadır. Yaklaşık 19 yıldır düzenli olarak çevresel izleme ve denetleme faaliyetleri gerçekleştirilen Kışladağ Altın Madeni’nde tüm bu denetimler neticesinde bugüne kadar herhangi bir uygunsuz durum tespit edilmemiştir. Basında iddia edilen analiz sonuçlarına ait örneklerin nereden ve hangi koşullarda alındığı, numune almaya yetkin kişiler tarafından alınıp alınmadığı bilinmemektedir. Kaynağı ve kapsamı belirsiz bu analiz sonuçlarının işletmemiz faaliyetleriyle ilişkilendirilmesi, bilimsel temelden uzak olup, bilinçli olarak Kışladağ Altın Madeni'ni sorumlu gösterme çabasını yansıttığı açıkça anlaşılmaktadır.
AİHM BAŞVURUSU
Kışladağ Altın Madeni ÇED Olumlu kararının iptali amacıyla Bakanlık aleyhine 14.4.2004 tarihinde açılan dava 9.10.2006 tarihinde reddedilmiş, akabinde Danıştay kararı ile gerçekleştirilen ikinci keşif sonrasında işletme tarafından alınan önlemlerin yeterli ölçüde olduğunun tespit edilmesi ile ikinci kez reddine karar vermiştir.
Akabinde, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurulardan, 12 tanesinin incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir Maden bölgesinde yaşadığı tespit edilen 1 kişinin başvurusu ise usûl ve esas yönünden incelenmiş ve Anayasa Mahkemesi’nce, ÇED raporunda gerekli bütün tedbirlerin alındığı belirtilerek herhangi bir ihlalin söz konusu olmadığına 24.01.2018 tarihinde karar verilmiştir. Davacılar, adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 17.9.2018 tarihinde AİHM’e şikayette bulunmuştur.
Bu kapsamda:
• AİHM, davacıların bilirkişilere soru yöneltememesi nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlaline sebep verir bir durumun oluşmadığına karar vermiştir.
• Mahkeme davacıların yargılamalara etkin bir şekilde katılma haklarının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
• Mahkeme, davacıların adil tazminine ilişkin taleplerinin de reddine karar vermiştir.
• Mahkeme, dava dosyasında yer alan uzman görüşlerinin davacılara ayrıca tebliğ edilmemesi nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesini oluşturan Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. İlgili kararın, davanın esasına etki edecek nitelikte olmayıp yargılama sürecindeki usüle yönelik olduğu aşikârdır. Kışladağ Altın Madeni işletmesinin faaliyetini etkileyecek bir olumsuzluk bulunmamaktadır.
Bilimsel veriler ve yıllardır süregelen düzenli denetimlerle Kışladağ Altın Madeni’nin çevresel etkileri konusunda herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı açıkça ortaya konmuştur. Ancak kaynağı belirsiz ve bilimsel temelden yoksun iddiaların kamuoyuna servis edilmesi, konunun gerçek çabasının çevresel hassasiyetten çok farklı bir amaca hizmet ettiğini göstermektedir.
12 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşecek AİHM kararının görüşüleceği duruşma öncesinde oluşturulan bu yapay gündemin, yargı mercileri üzerinde baskı oluşturma ve kamuoyunu yanlış yönlendirerek manipüle etme amacı taşıdığı aşikârdır. Türkiye’deki yargı süreçlerinde hukuki güvence ve adil yargılanma hakkı ekseninde verilen kararlar net olup, Kışladağ Altın Madeni’ne ilişkin tüm hukuki değerlendirmeler işletmenin çevresel ve teknik açıdan gerekli tüm önlemleri aldığını ortaya koymaktadır.
Tüprag olarak, bilimsel gerçeklere ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızla, bu tür asılsız iddiaların kamuoyunu yanıltmasına karşı durmaya devam edeceğiz.