AKP iktidarı, rejim değişikliği için Türk Eğitim Sistemi’ni aparat yaptı. Aparat neydi? Latince, ‘apparare’ kelimesinden türetilmiş, bir işi yapmak için gerekli araç. İmam, iyi hatipti. 30 yıl önce kürsüye koşarak çıktığında, saçları siyahtı. “Bu demokrasi; amaç mı? araç mı olacak?” diye sordu. Sonra, “Bize göre demokrasi, hiçbir zaman amaç olamaz. Demokrasinin, araç olduğunu göreceksiniz. Demokrasi bizim için bir tramvay, amaç değil araçtır, araç! İstediğimiz durağa gelince ineriz” dedi. Şalvar-cübbe arasına sıkışmış, takım elbisesi, kravatı üzerinde emanet duran kırpık bıyıklı kitlesi, “Allahu Ekber” diye tekbir getirip, coşkuyla onayladı. Doğru söylüyordu. Demokrasi, AKP için her zaman bir araçtı.

DEVLETÇİLİK OYNUYOR

Devlet, bir toplumdaki en güçlü örgüttür. Varlığının devamı için eğitimli veya eğitimsiz kitleler yaratmak için eğitim, ideolojik araç olarak kullanılır. AKP de bunu yaptı. Çok önemli bir nüans vardı ki; AKP bir devlet değildi. Devletleşmek için laik, demokratik cumhuriyetin nimetlerini yemeye çokça hevesli, demokrasi trenindeki kaçak bir yolcuydu. Güvercin ürkekliğindeki Türk toplumunu ilk yıllar korkutmama çabası içinde; AB uyum sürecinden girip, ileri demokrasiden çıktı. Atatürkçü, cumhuriyetçi değillerdi, hiçbir zaman da olmadılar. Toplumda kitlesel dönüşüm için AKP iktidarı, 23 yıl önce dini referans alan ideolojik bir eğitim sistemi kurguladı. Laik eğitime savaş açıp, eğitim sistemini aparat yaptı.

KARANLIK APARATLAR

Cumhuriyetçi, laik rejimin kılcal damarlarına, laik eğitimi kullanarak ilerlediler. 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında, eğitimin devlet denetim ve gözetimi altında yapılacağı vurgulanır. 2002’den bu yana eğitimde yüzlerce değişiklik yapan AKP, ‘dindar’ hatta içten içe laik cumhuriyetten intikam alacak ‘kindar’ nesil yetiştirmeyi hedefledi. ‘AKP’den önce dedeniz, nineniz, dayınız, emminiz, ananız, babanız dinsiz miydi?’ sorusunu özenle cevaplamadı. Özgür düşünceyi yıkmak için ilk önce üniversitelerin sesini, biatçı rektörler atayarak kıstılar. MEB, okul öncesi eğitim okullaşma oranını ısrarla yüzde 48’e sabitledi. Kadınların çalışmasını çok önemsiyormuş gibi yapıp, okul öncesi eğitimi sözde STK’lara ve Diyanet’e devrettiler.         

KİLİT NOKTADAKİ İSİM

Türk Eğitim Sistemi’nde; anayasaya aykırı kimi aleni, kimi gizli kapaklı gerici hamleleri yıllar yılı yazıyorum. AKP’nin, ‘Koltuğu her an gitti gider’ noktasında kıvrandırdığı 9. Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AKP’nin 23 yılda eğitimde yaptığı cumhuriyet karşıtı değişikliklerin kilit noktasındaki isimdir. Müsteşardı, Türkiye’yi karanlığa sürükleyen eğitim politikalarının temelini, o attı. Ulus devletin devamlılığının en önemli harçlarından Andımız’ı kaldıran, ilk adımı attı. “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayıp, “Ne mutlu Türküm diyene” şeklinde biten andı ırkçı (!) bulmuşlardı. Eğitim sendikaları, davalar açıp, kazandı. Danıştay, ‘Andımız okutulsun’ diye onadı. Görmezden geldiler. Mini mini birlerden niye bu kadar korkmuşlardı? Korkmakta haklılar!

KARANLIKLAR GECESİ

Türk Eğitim Sistemi’nde, bir gece yarısı operasyonuyla gözaltına alınan CHP’li belediye başkanlarının sıralandığı görüntülerin servis edildiği anlarda, çok önemli bir yasa değişikliği yapıldı. Hissetmek, hukukta suç mu? Hukuk varsa elbette suç olamaz. Masumiyet karinesi ayaklar altına alınan o görüntüler, Hitler dönemi Nazi Almanya’sında infaza götürülen Yahudileri hatırlattı. Türk halkı, milyonların oylarıyla seçilen belediye başkanlarının görüntüsüne kilitlenmişti. İşte o kör karanlık gece yayınlanan Resmi Gazete’de; 660 sayılı yasanın 3, 4, 6, 8, 9 maddeleri ile ç, f  bentleri değişti. Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve laik eğitim ilkelerine aykırı maddeler yasalaştı.

EĞİTİM İMAMLARI

AKP’nin, KHK’lar ve ÇEDES gibi projelerle şimdiye kadar illegal yaptığı şeri eğitim yasalaştı. MEB kadrolu, pedagojik formasyonlu 50 bin din kültürü öğretmeni yok sayıldı. Anaokulundan, üniversiteye eğitimde ipler, Diyanet’in eline geçti. Diyanet’in istediği kişiler okullara, ‘Baş imam, vaiz, manevi danışman, abi, abla…’ gibi sıfatlarla atanacak. ‘Sıraya sürtünerek oturmak günah’ diyen de, ‘Atatürk, din düşmanı’ diyen de, yasa gücüyle sınıfa girecek. Kars’tan Edirne’ye onlarca okulda; sınıfta maket mezarlarla sabır dersi, kanlı kol bacaklarla cihat, elde bıçakla kurban kesimi dersi sıradanlaşacak. Diyanet’i kuran Atatürk’ün adını ağzına bir kez bile almayan DİB Ali Erbaş, muadil Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı oldu. Geceyarısı yasa değişikliğiyle AKP imamlarına teslim edilen gerici eğitimden çocuklarınızı koruyun!