İş dünyası temsilcileri “artık susmaya gönlümüz razı değil” diyerek konuşmaya, son dönemde ülkede yaşanan çöküş havasından yakınmaya başladılar. Yoksullaşan kesimlerin yanında en varlıklı kesimlerin bile sistemden yakınmaya başlamaları, “yeni bir itiraz süreci”ne girildiğine işaret ediyor. 

TÜSİAD’ın son dönemde, “iktidara eleştiri yönelten, neredeyse tek iş dünyası temsilcisi” olarak kaldığını biliyoruz. Ancak dünkü genel kurulda yöneltilen eleştiriler, hukuk sistemin işlememesinden, ekonomide yapılan yanlışlara kadar, hemen her alanda artık değişimin şart olduğuna işaret eden, “yüksek sesli bir itirazı” gösteriyordu. 

Türkiye’de iktidarlar “patronlar kulübü” olarak bilinen TÜSİAD’la ilişkilerini politikada kullanacakları malzeme olarak görürler. O nedenle de muhalefette iken, yani iktidara alternatif olduklarında, TÜSİAD ile iyi geçinip, iktidar olduktan sonra TÜSİAD’la ters düşmekten çekinmezler. Hatta “Patronlar kulübü bunları söylüyor” diyerek, seçim öncesi dönemlerde halka patronları şikayet ederek oy devşirmeye çalışırlar. 

CUMHURBAŞKANI’NIN TAVRI NE OLACAK? 

AKP iktidarı da, kendisinden öncekilerde gördüğümüz, bu tavrı gösterdi. Seçimden önce ayaklarına gidip kendilerini anlattı, şikayetlerini dinleyip olumlu mesajlar verdiler. Ancak Yeni hükümet sisteminden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD’la muhatap olmadı. Bazen büyük patronlarla özel görüşmeler yaptı, onları dinleyip özel isteklerini halledip, gönüllerini almaya çalışsa da, kurum olarak TÜSİAD’a önem vermedi. İlişkileri bakanları veya yardımcılarına bıraktı. Bazı dönemler bakanlarının görüşmelerine bile izin vermedi. 

Dünkü konuşmalar, TÜSİAD’ın  “artık başka çare kalmadı” konuşmaları. Hem Yüksek İstişare Kurulu başkanı Ömer Aras, hem Yönetim Kurulu başkanı Orhan  Turan, son dönemde yaşanan faciaların ortaya çıkardığı yönetim zaaflarından,  teğmenlerin Ordu’dan atılması, gazeteci tutuklamaları, belediyelere hukuki baskılar gibi, toplumda güvensizlik yaratan olaylardan yakındılar.  

Bununla birlikte Mehmet Şimşek’in politikalarına destek vermelerine rağmen, ekonominin kötü gittiğini, artık işlerin düzeltilmesi için gerekenleri sıraladılar. O nedenle toplam bir itiraz olarak görebiliriz.  

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yüksek sesle başlatılan bu yeni itiraz süreci”ne ne yanıt vereceği merakla bekleniyor. Bazı bakanları hemen tepki verdiler ama bu tepkiler “bakanların kendi koltuklarını korumak için yaptıkları itiraz” mı yoksa bir talimatın gereğini mi yerine getirdiler, henüz bilmiyoruz. Bu arada TÜSİAD’ın son yıllarda ekonomide yaşananlardan, diğer kesimlere göre daha az olumsuz etkilenen büyük sermaye grubu olduğunu söylemeliyiz. KOBİ’ler ve esnafın işleri, çok daha fazla bozuldu. Kısacası; büyük sermaye grupları bile gidişattan böyle yakınmaya başladılarsa, bunu yönetimdeki herkesin yeniden düşünmesi gerekiyor. 

Enflasyonla mücadelenin neredeyse tüm faturası çalışanlara, emeklilere, dar ve sabit gelirli geniş kesimlere kesildi. Gelir dağılımının hızla bozulmaya devam ettiği açık. Tabi ki alt gelir grupları giderek yoksullaşıyor ama genel olarak yaşanan çöküş, büyük sermaye gruplarını da olumsuz etkiliyor. En çok işlerinin artık devam edemeyeceği bir noktaya gelmekten korkuyorlar. TÜSİAD’ın tepkisi haklı çünkü, büyük patronlardan birinin yıllar önce bana söylediği gibi; “çöküşte en fazla zararı en fazla varlığı olanlar görür”