AMOC, kuzey yarımkürede ılıman iklimi koruyan ve dünya genelindeki hava düzenlerini şekillendiren bir okyanus konveyör bandı gibi çalışıyor. Ancak, küresel ısınmanın etkisiyle kuzey kutbundan akan tatlı su, yüzey sularının yoğunluğunu azaltarak bu akıntının yavaşlamasına neden oluyor. Çalışma, İrmingir Denizi’nin bu mekanizmadaki kilit rolünü vurguluyor.

Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü’nden Qiyun Ma, “Bu bölge, AMOC’un gücünü belirleyen derin su oluşumunda kilit bir rol oynuyor. Burada meydana gelen tatlı su salınımı yalnızca derin su oluşumunu engellemekle kalmıyor, aynı zamanda atmosfer dolaşımını da değiştiriyor” dedi.

Araştırmada kullanılan iklim modeli, İrmingir Denizi, Labrador Denizi, İskandinav Denizi ve Kuzeydoğu Atlantik gibi dört bölgede tatlı su salınımının AMOC üzerindeki etkisini analiz etti. Bulgular, özellikle İrmingir Denizi’ndeki değişimlerin AMOC’un gücünü diğer bölgelere kıyasla daha fazla etkilediğini ve bu durumun küresel iklim üzerinde geniş çaplı etkiler yarattığını gösterdi.

Tatlı su artışı, İrmingir Denizi’ndeki derin akıntıların oluşumunu azaltarak Kuzey Yarımküre’de soğumaya, Arktik deniz buzunun genişlemesine ve Güney Yarımküre’de hafif ısınmaya yol açtı. Bunun yanı sıra, tropikal muson sistemlerinde kaosa neden oldu. Ayrıca, Kuzey Amerika ve Amazon Havzası gibi yerel bölgelerde mevsimsel yağış ekstremiteleri tespit edildi.

Araştırmacılar, bu sonuçların yalnızca genel iklim değişimlerini değil, aynı zamanda yerel iklim uçlarını da anlamada kritik olduğunu belirtiyor. Qiyun Ma, “Bu tür bulgular, AMOC’un zayıflamasının etkilerini daha iyi öngörmek ve bu etkilerle başa çıkmak için politikalara rehberlik edebilir” dedi.

Araştırma, İrmingir Denizi’ndeki derin su oluşumunun yakından izlenmesinin önemini vurgularken, AMOC’un çöküşünün geri döndürülemez etkiler yaratabileceğine dair uyarılarda bulunuyor.