Bir bölgede oluşacak hava, komşu bölgelerin atmosferik şartlarına bağlıdır. Mesela soğuk hava Trakya’ya Balkanlardan, Güneydoğu’ya sıcak hava Basra’dan gelir. Balkanların ve Basra’nın hava koşulları da Sibirya’nın veya Afrika’nın şartlarına tabidir. Bundan çıkan sonuç şudur: Yerel hava tahmini yapmaya küresel gözlemlerle başlanır. Aynı kural iktisadi öngörülerde de geçerlidir. İşe küresel tahminlerle başlanır. Ama her ülkenin kendi özel şartları daha önemlidir. Genelde halkın ama özellikle “pozisyon almak isteyen” zenginlerin, piyasa ekonomistlerden beklediği krizi öngörmeleridir. Yani bir tür kahinliktir. “Çünkü her kriz bağrında fırsat barındırır.” İlginç olan şey, peygamber kelimesinin İngilizcesi olan “prophet” sözcüğünün aynı zamanda kahin anlamına gelmesidir. “Prophesy” de kehanet, öngörü veya tahminde bulunmak demektir. Bu sebeple ünlenmek isteyen iktisatçılar “krizi ilk bilen” yani “kıyamet kahini” olmaya pek meraklıdır.
ALMANYA
Dünya ülkeleri dört kümede toplanabilir:
1. ABD’nin hegemonyası altındaki Kuzey ve Güney Amerika devletleri.
2. Almanya’nın yönlendirdiği Rusya dahil Avrupa ülkeleri
3. Çin’in izinden giden Pasifik ülkeleri ve Hindistan.
4. Ortadoğu ve Afrika ülkeleri. Ukrayna savaşı yüzünden Almanya’nın işleri yolunda değil.
Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin enerji kaynağı Rus doğalgazıydı. Norveç de doğalgaz ihracatçısıdır. Ama Rusya’nın yerini dolduramaz. Doğal kaynak zengini Rusya ve Asyalı kankaları, komünizmin çöküşünden sonra epey bocaladılar. Eski tepe bürokratlar, ülkelerini soyarak milyarder oldu. Komuta ekonomisinden piyasa ekonomisine geçerken bu toplumlar ahlaki çöküş yaşadı. Bunları bizzat gözlemledim. Putin’le birlikte Rusya silkinip kendine geldi. Güçlü bir ülke olmaya başladı. Cari fazla veren ekonomi, ulusal para birimi Ruble’yi sağlamlaştırdı. Enflasyon bitti. Batı firmaları Rusya’da iş yapma yarışına girdi. Ancak Rusya’nın güçlenmesi Batı derin devletlerini endişelendirdi. Ukrayna’yı NATO’ya alacağız diyerek, Rusya’nın bam teline bastılar. O da delilenip Ukrayna’ya savaş açtı. Bu yüzden Almanya momentumunu kaybetti.
ÇİN
Çin ekonomisi de eski parlak günlerinde değil. Sorunları üç başlıkta toplanıyor:
1- Sanayinin aşırı kapasitesi,
2- Gayrimenkul fiyatlarının düşmesi,
3- Yaşlanan nüfus.
Kırk yıldır Çin ekonomisini Batılı iktisatçıların yazdıklarından yani onların gözünden izliyorum. Şimdiye kadar Çin ekonomisi hakkında öngördükleri hiçbir kötü tablo gerçekleşmedi. Uzun süre bankaları batacak diye tutturdular, bankaları devleşti. Ucuz işçilikle toplumsal kalkınma olmaz dediler. Çin halkının refah düzeyi arttı. Temel bilimlerde ve teknolojide geriler, bu yüzden gelişmesi sınırlı kalacaktır dediler, Çin bilimcileri ve mühendisleri sınırları yıktı. Demokrasi yok, dediler, Çin kendi kapsayıcı demokrasini kurdu. Çin, Japonya gibi “büyümeme” hastalığına yakalandı dediler. Çin bu sorunu dengeli büyüme fırsatına dönüştürmeye çalışıyor. Almanya ve Çin’deki yavaşlamanın, dış finansmanla döviz fiyatlarını baskılayarak enflasyonu düşürmek isteyen Türkiye için fırsat oluşturduğu kanaatindeyim. Lakin tehlike de burada. Çünkü kök sorunumuz “cari açık” bu yüzden büyüyecektir.
SON SÖZ: Sıcak döviz ekonomiyi ısıtır.