Kara sakallı tombul görünüşlü papağanın biri çıktı; “CHP’ye kayyum atanacak. Bana içerinden söylediler” diye yalan laf savurdu. Yine panik oldu. Dolar yine fırladı. Altın yükseldi.

CDS zirve yaptı.

Borsa çakıldı.

Fiyatlar oynadı.

★★★

Dön arkana bak!

Kendine bir sor!

Niçin işçi, çiftçi, memur, emekli, esnaf, tüccar, bankacı, aile babası, ev kadını, üniversite öğrencisi, öğretmen, liseli ve borsada hisse senedi, bankada dolar, yastık altında altın sahipleri Cumhurbaşkanı’na, Maliye Bakanı’na, Merkez Bankası Başkanı’na ve Başsavcıya değil de kara sakallı tombul yalancıya inanıyor.

★★★

Sözünüz sıfır.

Hükmünüz sıfır.

Yargınız sıfır.

Adaletiniz sıfır.

Size güven sıfır.

Krediniz oldu sıfır.

Kara sakallı tombul yalancıya güven, 100 üzerinden 100’e çıktı. Toplum, kara sakallı yalancı tombula inanır oldu.

★★★

Vardır kök sebebi.

Parti iktidarı ile aynı tek lideri başta tutabilmek için bir başsavcı bulur,  adaleti silah yapar, muhalefeti istediğim kıvama getirir ve insanları “malına bile el koyarım” diye korkuturum dediğiniz için mi kara sakallı tombul yalancının inandırıcılığı, sizin sözlerinizin önünüze geçti? 85 milyon nüfuslu Türkiye, kara sakallı yalancı tombula kulaklarını açıp fakat sizin “Allah bir dediğinize” bile kulaklarını tıkayan hale gelinmişse; bunun bir kök sebebi mutlaka olmalı.

★★★

2018 yılıydı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi, verilen türlü sözlerden biri de yıllık enflasyonun yüzde 5’in altına düşeceğiydi. 2017 enflasyonu yüzde 11, 92 ile kapanmıştı. 2018’de 21.30 oldu. 2023’de ise 64.77’e çıktı. Ücretle çalışanların ve sabit gelirlilerin cebindeki paranın bir bölümü eridi. Zengin fakir uçurumu açılmaya başladı. Dolara yönelme hızlandı, Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanları değişti. Kemer sıkma, sıkılaştırma, krizin yükünü işçiye, memura, emekliye, çiftçiye bindiren bilindik program açıklandı. Yüzde 150 hissedilen enflasyon 2024’e yüzde 44.38’e kadar indi.

★★★

2025’in ilk üç ayında da yüzde 38.10’a düşebildi ancak Başsavcı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı 20 otobüs dolu polisle sabah vakti gözaltına alması ve hapishaneye göndermesi üzerine ekonomik fırtına yeniden patladı. Son bir ayda yeniden dolara, altına yöneliş oldu. 1 Dolar 38 TL’yi geçti. Faiz, yüzde 42’ye inmişti, 46’ya çıktı. Yabancı dolarını alıp gitti. Yerli parasını dolara ve altına çevirerek kendini korumaya aldı. Merkez Bankası, 19 Mart’tan 19 Nisan’a bir ayda 50 milyar dolar rezerv eritmek zorunda kaldı. Kara sakallı yalancı tombula güven; “ ölünceye kadar cumhurbaşkanı olmalıyım” diye dayatanların önüne geçti. Dün Yozgat’ta da meydanlar;  “getir sandığı önümüze” diye bağıran halk kitleleriyle doldu taştı.

Dön bir arkana bak!

Silinen Kırgızistan borcu!

Devletlerin dostlukları değil çıkarları önde gelir diyen sözler var. Kırgızistan, kendi devlet çıkarı için Türkiye ile dostluk ve akrabalığını yok saydı. Diğerleriyle birlikte AB’nin “12 milyar dolarlık kredisinden pay almak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadığını” ilan etti. Tamam da; Türkiye’yi yönetenler Kırgızistan’a verilmiş 62 milyon dolar borcu bir gecede niçin sildiler? Türk halkının birikimi olan 62 milyon dolar para, hangi devlet çıkarımız gözetilerek, kimin emriyle silindi? Açıklama yapılmıyor. Kırgızistan, Türkiye’de bir özel şirketten pahalı bir alım yaptı. Bu alımın karşılığı olarak borç silindi, aslında 62 milyon dolar o şirketin karı
olarak Türkiye’ye döndü diyen iddialar kulaktan kulağa yayılır oldu. Doğru mu bu? Kim bu özel şirket? Niçin silindi bu borç?