Avrupa Şampiyonası, Olimpiyatlar, Can Atalay ve Gazze oturumları, Narin cinayeti… 

Türkiye’nin son birkaç ayda epey tartışma ve acı barındıran gündemini böyle özetlemek mümkün.

Can alıcı ekonomik krizin gölgesinde açılacak Meclis’in yeni döneminde anayasa meselesini tartışacağımız günler ise bizi bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, oy kaybını durdurduğu görülen son zaman dilimi hariç 4 aylık süreçte beklenen değişimi gerçekleştirmedi. 

Kendisinden beklenen ekonomi koltuğu haricinde yepyeni bir kabine ve seçimin faturasının yüksek mevkili kurmay koltuklarına kesilmesiydi. 

Hepsi kısmen yapıldı. 

İl başkanları kısmen değişti.

Bakanlık koltuğunda minimum oynama yapıldı. 

Normalleşme belirli aralıklarla taca çıktı ve top hala sahada değil.,

Kongrede de MKYK kısmen değişecek gibi. Fakat kongre Ocak 2025’te. Mesafe uzun. 

Tek istisna, Yeniden Refah ağırlıklı belediye başkanlarını ve birkaç milletvekilini transfer etmek oldu.

CHP de transfer yapmadı değil, yaptı. Daha da yapacağı söyleniyor.

AK Parti’nin de durmayacağı açık. Ekonomideki gerçeklerin ötelenmesi için belirgin, konuşulacak ve kamuoyu tarafından tartışma yönüyle cezbedecek adımlar atılacak. 

Parti kaynakları MKYK’da uzak tarihli kısmen değişim dışında, yeni anayasa trafiğinin beklentiler ölçüsünde gerçekleşmeyeceği de hesaplanarak yeni olasılıklara işaret ediyor. 

Yılbaşından itibaren seçim kabinesi adı altında bakanlıklarda birkaç değişiklik görebiliriz. Bunun getireceği düşük yoğunluklu gündem değişiminin yanında asıl hedef hem transferler hem de yeni siyasi işbirlikleri.

İttifak demek doğru olmaz çünkü yeni anayasa çalışmaları kapsamında partisiz kimi siyasi figürler de bu tarife dahil. Küçük ölçekli parti temsilcilerine de dikkate değer bir süre ayrılıyor. Yeni uzlaşılar görebilir, AK Parti’nin yol arkadaşlığını genişletme çabalarına şahit olabiliriz. 

Transfer edileceklerin adresleri yeni anayasa çalışmaları sırasında görünür olacak. 

Vurgulamak gerekir; tüm bu ve benzeri adımlar geçmişte atılsa da somut bir dönüşü olmadı. Ekonomik kriz ve adalet taleplerinin yeni eşikler atlaması, ikinciliğe gerileyen AK Parti’nin yönetim kabiliyetini sorgulatmaya devam edecek. 

Gelelim asıl kulise.

Erdoğan’ın Beştepe ekibi, Ekim ayından itibaren CHP ile normalleşme hususunda yeni stratejileri devreye sokmaya hazırlanıyor. İlk davet 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde gelecek ve yeni dönemi tarifleyen şaşırtıcı bir dil kullanılacak. Atatürk ve Cumhuriyet’e dair yazılacak satırların “yeni bir Atatürkçülük tarifi mi?” sorusunu sorduracağı tahmin ediliyor. Bu tarifin sinyalleri yakında Erdoğan’ın konuşma metinlerine ve başdanışmanlarının sosyal medya mesajlarına girmeye başlayacak. Atatürkçülük ve Cumhuriyet tarifleri işiteceğiz. 

CHP’nin ve kamuoyunun da buna verecekleri yanıtlarla ne kadar süre meşgul olacağını göreceğiz. 

Tabi o güne kadar konjonktür değişmez ise… 

Bu yazının devamı gelecek. 

Son dönemde Mustafa Kemal Atatürk üzerine başlatılan tartışmaları bu gözle okumakta fayda var.

Şimdilik bu kadar.