Halk, sandığa gömecek liderleri ve partileri aklına yazdı. Sandık gelsin diye bekliyor. Seçmen çoğunluğunun sandığa gömmeye karar verdiği liderler de; gece yatağa “gömülme korkusu” ile yatıp, sabah “gömülme rüyası görerek” uyanıyorlar. Sandığın gelmesine henüz 3 yıl var. Gömülme korkusu yüzünden; 3 yılı sonuna kadar kullanmak istiyorlar.

★★★

Zamana sığındılar.

Halkın, “sandığa gömme kararını” zaman içinde değiştirebileceğini umut ediyorlar. Düşünür, devlet adamı, tarihçi İbn Haldun, halkın düşüncesini nasıl değiştirdiğini yazmış. Diyor ki:  Kuşkusuz insan düşüncesi maddi olandan türer. İnsan karar değiştirirken; yeni gelen haberleri, eski ezberleri bozacak şekilde yeniden biçimlendirerek inşa eder.

★★★

Kuvvetli, şiddetli, sarsıcı ve karar değiştirici haber bulamıyorlar, bulamadılar. Antalya Havalimanı’na yeni bir terminal binasını dış borç parayla yapıp bunun açılışını; “Muhteşem eser. Devletimizin kasasından tek kuruş çıkmadı” demek; halkı “sandığa gömme kararından“ vazgeçirecek yeni bir başarı hikayesi değil. Çünkü aynı gün halk, “emeklilerin seyyanen zam kaybının 255.000 TL olduğu” haberini daha çok okuyup konuşarak; “gömme kararını” daha da perçinledi.

★★★

Yeni haber diye; bula bula Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önceki diplomasında yatay geçiş defosu buldular. Bir de suça batmış, her türlü pisliğe gömülmüş kirli tiplerden “gizli tanık” yaratıp seçimlerde kayıp ettikleri belediyelerin başkanlarını; “yolsuzluk yaptı, belediye parasını yedi, PKK’lıları işe aldı” suçlamasıyla tutuklayıp hapse koydular. Halk bu iddialara inanmadı. Dün açıklanan bir araştırmaya göre “Yargılanmalar TRT ekranından canlı olarak yayımlansın” isteyenlerin oranı yüzde 60,6 çıktı.

★★★

Belediyelere kaymakam ve valilerden kayyum atamak; kayyum kaymakam ile valilerin de atandıkları ilk gün makam koltuklarının arka duvarına iktidar partisi başkanının portre fotoğrafını asıp, TV’lere canlı görüntü vermeleri yeni bir haber olmadı. Tersine halk bu haberleri; “parti başkanı fotolu belediyeye çökme görüntüsü” diye gördü ve “demokratik iradeye el koymak” diye algıladı. Halk, 4 kap yemek 40 TL karşılığı yoksullara iftar sofrası açan belediye lokantasına kayyum atandığı haberini görünce de kendi kendine bağırdı:

Gömeceğim.

Gömeceğim.

Sizi sandığa gömeceğim.

★★★

Gençleri toplayıp hapishanelere doldurmalar. İyi öğretmenleri liselerden atmalar. Silivri’deki belediye başkanlarını, Çorlu, Tekirdağ, Kocaeli hapishanelerine sürmeler, işçilerin grev çadırını basıp tekmelemeler. Bunlara baktıkça halk, “sandığa gömme kararından” vazgeçmek yerine “çok doğru karar verdiğine” inanır oldu. 2025 yılının ilk çeyreğinde ülkede “koltuk seviciliğinden nefret” zirve yaptı. 

★★★

Gömülme korkusu; Abdullah Öcalan ile ikinci kez koklaşma seanslarını başlattı. Ancak bu seanslar da halkın düşüncesini değiştirecek bir yeni haber olmadı. Halk, bu yeni koklaşmanın şehirde yaşayan DEM partili seçmenin tercihini avlayıp, yeniden Cumhurbaşkanı seçilme kurnazlığı olarak gördü. Şehirde yaşayan Kürtler, Abdullah Öcalan’ın ve DEM Partisi başkanlarının kulu değiller. Kulluk bilincinden özgür yurttaşlık bilincine geçildi. Özgür yurttaş bilinciyle karar alıp, karar değiştiriyorlar.

★★★

Gömülme korkusu; kalp atışlarını hızlandırdı, nefes almakta zorluk çekme belirtileri, endişe ve panik halleri, gündüz vakti mart, nisan soğuğunda terlemeler, bayılacak hissine kapılmalar, meydanlardan kaçıp salonlara, saraylara sığınmalar zirve yaptı. Halkın; “Duruşmalar TRT’de yayımlansın isteği” korkulu rüyaya dönüştü.

Sanatçıdan ne beklenir!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saygı Öztürk ile Emin Özgünül’ün “sanatçılardan ne bekliyoruz” sorusunu da cevapladı. Cevap çok güzeldi. Okumamış olanlar için aktarıyorum: “İki sanatçımız Cumhurbaşkanlığı politikalar kuruluna atandı. Orhan Bey, Hülya Hanım ya da başka sanatçılar böyle bir görev kabul etti diye onları hedefe koymayı doğru bulmam. Sanatçılardan bir tek şunu bekliyorum. Sayın Erdoğan çağırdı, gittiler görev verdi. Orada da demokrasiyi savunmak onlara emanet bir iştir. Görev kabul etmelerine bir şey demem ama orada demokrasiyi savunsunlar. Demokrasi olmasaydı Türkiye’de sandık da olmazdı, sanatçı da olmazdı.”