8 Kasım Dünya Kokoreç Günü…
Kokoreç bizim sofralarımıza Rum meyhanesi mezesi olarak girdi. İlk İzmir de sonra da İstanbul’da yaygınlaşmaya başladı. Benim kokoreçle tanışmam ise Atina oldu. Vari adlı kokoreççilerin bulunduğu bir bölgede ilk defa kokoreçle 37 yaşında tanıştım ve geç kaldığımı anladım. Her seferinde Atina’ya giderken yanımda pul biber götürürüm zira Vari’de hiç bir restoranda baharat bulamazsınız.
Bizde de benim en sevdiğim Balıkesir kuzusunun bağırsağı olduğu için gittiğim kokoreççilere kimden ve nereden aldıklarını hemen sorarım.
Balıkesir’e yolunuz düşerse gerçek bir kokoreç ustasıyla tanışmanızı çok isterim.
ERDAL ASLANBOĞA
Erdal Aslanboğa, tam bir kokoreç sevdalısı…Hayvanların kesilim aşamasından son aşamaya kadar hepsini takip ediyor, başında duruyor. İstanbul’ a büyük adetlerde yolluyor ama kendi yerinde yediğiniz zaman gerçekten çok daha farklı…Haftada yaklaşık 3000 kuzu kestiriyor ve 1500 tane şiş hazırlayıp Türkiye’nin belli bölgelerine dağıtım yapıyorlar. Değerli dostum Şef Mehmet Gök’ün tavsiyesi ile kokoreç, atom ve uykuluk deneme şansımız oldu.
Eskiden kokoreçlerin daha lezzetli olduğu söylenir çünkü kuzular 13-16 kg civarındayken şimdi 25 kilolarda…Bu da net olarak bağırsağın kalitesini düşürüyor. En iyi bağırsakların başında da Balıkesir kuzusunun bağırsağı geliyor dolayısıyla muhteşem bir lezzet ortaya çıkıyor.
Yaklaşırken Erdal Bey’i arıyorsunuz siparişlerinizi ateşe atıyor ve geldiğinizde hazır bir şekilde servis ediliyor. Atom gerçekten bir harika…Ne kadar ısrar etsemde püf noktasını benimle paylaşmadılar…Uykuluk varsa muhakkak deneyin. Gerçekten ağızda eriyordu. Aslanboğa kokoreç tam bir yol üstü lezzet durağı…Size tavsiyem kesinlikle kahvaltı bile etmeden gidin… İstanbul’da da açılmasını dört gözle bekliyoruz….
İstanbul’da Ozzy Kokoreç Dolapdere, Son Çare Pendik Sapanbağları ve Paşa Çengelköy favorilerim arasında…