Beşiktaş, şu sıralarda saha içindeki başarılarından ya da başarısızlıklarından çok, saha dışında yaşananlarla gündemde... Şampiyonluk şansı neredeyse kalmadı, takımı iki yıl üst üste şampiyon yapan Şenol Güneş sene sonunda yolcu, ekonomisi kolay yönetilmiyor... Futbolda "Saha dışı olaylar" hep negatif niteliklerle bahsedilir. Söz konusu Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ise bu olumsuzluklar köpürtülür, yöneticiler, futbolcular, teknik ekip gündemden düşmez...
Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü'nün kurulduğu Beşiktaş Serencebey'deki Şhaplı Bereket Zade Osman Ferid Paşa Konağı
Oysa geride 100 yılı aşkın bir kültür var ve bu kültür sadece futbol arenasını değil, toplumun çoğunluğunu etkiliyor... Bu kültür, ne yazık ki çoğu kişi için skor tabelasından daha önemsiz. Zira, kültürü yeniden üretecek, ona hak ettiği değeri verecek kişilerden azadedir futbol dünyamız. Medyada, yönetimlerde, camiaların önde gelen isimlerinde bu bilincin oluşması için çalışan kişi sayısı oldukça azdır. Ancak akıntıya karşı kürek çekmeye çalışan kişiler de yok değil... Hatırlarsınız, İnönü Stadyumu'ndan Vodafone Park'a geçişte, "Beşiktaş kültürü"nün nasıl muhafaza edileceğine dair çokça tartışma yaşandı. Fikret Orman'ın başkanlığını yaptığı yönetim, bu noktada saha içindeki spekülasyonlara rağmen, saha dışında önemli bir işe imza attı ve Beşiktaş Müzesi'ni de yenileyerek hizmete açtı. Stadın içinde yer alan müze, aslında o kocaman tarihin küçük bir izdüşümü... Beşiktaş, bulunduğu semtten bağımsız tarif edilemez. Yıldız, Barbaros, Köyiçi, Şairler Parkı, Dolmabahçe de bu kültürün önemli parçalarıdır... Zira, kulüp son dönemlerde müze için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Beşiktaş semtinin tarihini anlatan ve Beşiktaş Müzesi'nde sona eren 'Semt Turu' önemli bir örnek... Müze Canan Cürgen yönetiminde sadece Beşiktaşlıları değil, o büyük tarihi merak eden tüm ziyaretçileri ağırlıyor. Burası Türkiye'nin ilk tescilli ve dijital spor müzesi. Müze koleksiyonu, kulübün kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede toplanan objelerden ve belgelerden oluşuyor. Bundan 3 yıl önce kapılarını açan Beşiktaş Müzesi, mevcut teknolojinin imkanları kullanarak hazırlandı. Yani burası bir "akıllı müze"... Bin 650 metrekarelik alana sahip olan müzenin tasarımını, Tetrazon Müze Sergi Prodüksiyon'dan Burçak Madran ve ekibi üstlendi. Biz de Beşiktaş Müze Müdürü Canan Cürgen'in ev sahipliğinde bu etkileyici mekanı gezme fırsatına eriştik... İki kattan oluşan müzeye girdiğimizde bizi Beşiktaş'ı kuran isimlerin hikayeleri karşılıyor. Kulübün 116 yıllık tarihi 10'ar yıla bölünmüş bir şekilde takip edilebiliyor. Müze acılarla, başarılarla, sevinçlerle dolu olan tarihin yanı sıra Beşiktaş semtinin de nasıl dönüştüğünü gösteriyor. Taraftarlar yakından bilir; semt maçlardan önce ve sonra bütün coşkunun yaşandığı yerdir aynı zamanda. Son yıllarda meydanlarını tek tek kaybeden Türkiye'nin ve İstanbul'un hâlâ nefes alınabilen yerlerinden olan Beşiktaş da hem semti hem de mabediyle birlikte kültürel değerini yaşatmaya çalışıyor. Cürgen, Beşiktaş tarihinin içinde yürürken, aynı zamanda da Beşiktaş semtinde yüründüğünü belirtiyor ve Beşiktaş'ın hikayesinin Serencebey Mahallesi'ndeki Osman Paşa Konağı'nda başladığını anlatıyor. Buradan hareketle 'Semt Turu' fikrini geliştirdiklerini anlatan Cürgen, "Osman Paşa'nın oğulları bu konağın bahçesinde bir araya geliyor ve inatla spor yapıyor. 15-16 yaşlarında hepsi... Beşiktaş, jimnastik kulübü olarak kuruluyor, ama asıl amaç futbol... O dönemde futbol oynamak yasak. 3 kişi bir araya gelemiyor, istibdat dönemi. Peder beylerinin de paşa olması nedeniyle biraz da cesaretle meydana çıkıyorlar" diyor.
Beşiktaş'ın yıllar içerisinde giydiği formaları...
Söz konusu gençlerin futbol oynadıklarından dolayı bir süre de tutuklandıklarını söylüyor Cürgen... 1910'da Ahmet Şerafettin Bey'in futbol şubesini kuruyor. Müzede de tescil belgesinin bir replikası sergileniyor. Futbol oynanmaya başladıktan sonra İstanbul Ligleri için kendilerine yer arıyor Beşiktaşlılar... 1914-1915 yıllarında Beşiktaş'ın pek çok oyuncusunun şehit olduğunu belirten Cürgen, "Bizim Balkan Savaşı'na çok yakın bir temasımız var Atatürk nedeniyle... Atatürk, Beşiktaş'ın komşusu. Bugün '56 Sahası' olarak bilinen yer, eski idman sahası... Akaretler'de oturan Atatürk'ün hemen arka bahçesi. Atatürk, harbe giderken kız kardeşini ve annesini Beşiktaşlı oyunculara emanet ediyor" diyor. Cürgen, bununla ilgili kayıtların da müzede yer aldığını ekliyor. Müze, Osmanlı'nın son yılları ve Cumhuriyet'in kuruluş hikayesine dair de önemli tarihsel veriler içeriyor. Cürgen, Beşiktaş adının nereden geldiğini de şöyle anlatıyor: "Beşiktaş, İstanbul'un küçük bir köyü. Deniz ulaşımıyla en haşır neşir olan yer. Kaptan-ı deryaların yaşandığı bir yer. Bir Deniz Müzesi var. Beşiktaş adı, kıyıya oturtulan teknelerin, oturduğu kızakların adı. 5 taştan geliyor. 5 tane mermer taş bunlar. Tekneler buraya çekiliyor. Bununla ilgili başka olasılıklar da var." Müzenin alt katına inerken, Atatürk portresiyle birlikte, Beşiktaş'ın temel sloganlarından birisi sizi karşılıyor: "Şeref'imizle oynar, Hakkı'mızla kazanırız." Alt katın zemini ise arnavut kaldırımlarıyla Köyiçi'ni hatırlatıyor.
Beşiktaş JK Müze Müdürü Canan Cürgen.
Cürgen, alt kattaki duvarda yazılı manifestoyu okurken, duygulanıyor: Beşiktaş halktır, halkın takımıdır. Şeref Bey'dir. Ağaçlı yoldur. Esnaftır. Köyiçi'dir. Etle tırnaktır. Ruhtur bedenden ayrılmaz." Alt katta, Beşiktaş'ın logosunun yolculuğu, efsane futbolcularının formaları, kazanılan madalyalar, kupalar, karaoke odası, Onursal Başkan Süleyman Seba'nın odasının replikası, VR gözlükle izlenebilen Kartal Uçuşu ve çocuklar için bir oda yer alıyor. Tur tamamlandığında Kartal Yuvası'ndan dışarı çıkılabiliyor.
Süleyman Seba'nın Akaretler'de bulunan Beşiktaş Plaza'daki odasının bir benzeri, müzede de görülebiliyor.
Cürgen, müzeye sadece Beşiktaşlıların değil, diğer takım taraftarlarının da ilgi gösterdiğini söylüyor. Yıldız Sarayı'nın Çırağan Sarayı'na bakan kapısından başlayıp, Serencebey'e, Köyiçi'ne, Akaretlere uzanan, son olarak Vodafone Park'ta tamamlanan Semt Turu, baharın geldiği bu dönemlerde çok önemli bir kültürel aktivite...
İnönü Stadyumu'nun eski kapısı ve koltukları da müzede sergilenenler arasında...
Hem semt hem de müze, büyük bir kültürle tanışmak isteyenleri bekliyor. Yaklaşık 4 saat süren ve muazzam bir tarihi, yeniden hafızalarda canlandıran bu tur, bugünlerde yakın bir tarihte inşa edilen ve arkasına çeşitli siyasi desteği de alarak şampiyonluğa giden -taraftarsız- takımların, üst üste 10 yıl şampiyon olsa dahi neden bir Beşiktaş, bir Fenerbahçe, bir Galatasaray, bir Trabzonspor olamayacağını da aslında gözler önüne seriyor. Evet, futbol kuralları olan bir oyun, saha içerisinde teknik-taktik birçok belirleyici var. Ancak, hepsinden önce büyük kulüplerimizin çok önemli bir kültürel işlevi de var. Bir arada olma, dayanışma, büyük bir tarihe sahip çıkma gibi... Oyunu saha dışı müdahalelerle çirkinleştirmeye çalışanlara karşı ihtiyacımız olan da bu değil mi?