Çok az kaldı festivalin başlamasına... Son düzlükte çalışmalar nasıl gidiyor? Tempo arttı şu anda... Operasyon hızlanmış durumda. Bir taraftan dekorlar geliyor, yapımlar prova yapıyor. Yoğun bir gündemimiz var. Golden Mask çok önemli. Geçtiğimiz yıl da Hamlet Kolaj'ı izlemiştik. Çok etkileyiciydi. Bu yıl da Rus tiyatrosu, İstanbul Tiyatro Festivali'nin temel dinamiklerinden olacak. O ilişki nasıl sürüyor? Golden Mask ile ilgili çalışmalarımız 2 yıldır sürüyor. Hamlet Kolaj'ı ile birlikte Golden Mask ve İstanbul Tiyatro Festivali ilişkisine adım atalım dedik. O da gerçekten çok önemli bir projeydi. Çok da güzel tepkiler aldık. Geçen sene onu yaparken, aynı zamanda bu senenin programını da oluşturuyorduk. Benim Moskova'da izlediğim ve tiyatro tarihi açısından da önemli olan Yevgeni Onegin'i programa aldık. Arkasından Sirk geldi, arkasında İran Konferansı programa eklendi. İki sene önce Moskova Balesi'nin Her Yer Kuzeye Çıkar işini izlemiştim. O da çok etkileyiciydi. Biz çağdaş bir yapıtı tercih ettik. 4 yapım ile Golden Mask, İstanbul'da bizimle birlikte olacak. Bu işbirliğini gelecek yıllarda da sürdürmeyi düşünüyoruz. Rusya'da olan çalışmalara uzun süredir ara vermiştik. Çok önemli bir tiyatro geleneğine sahip, her yerde, her sokakta, her mahallede çok fazla tiyatro mekanları olan bir ülke. Bu işbirliğinden biz de oldukça memnunuz.
İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Leman Yılmaz (solda)
Sınıf, cinsiyet, kimlik ile ilgili dertleri anlatan birçok oyun var seçkide. Bu seçkiyi oluştururken nasıl bir hassasiyet gösterdiniz? Bienallerde olduğu gibi bir temayla hareket etmiyoruz. Tabii ki içinde yaşadığımız toplumdan ve bugünün dünyasından kopuk düşünemeyiz. Tiyatro, yaşadıklarımızı yansıtan en önemli sanat dallarından birisi. Repertuara baktığımızda klasik oyunlar da var ama önemli olan bugün ne anlatıldığı... Bir keşfetme dürtüsüyle hareket ediyoruz. Bugünü yakalamak çok önemli. Being Faust Enter Mephisto öyle bir oyun. Giderek okuma oranlarının düştüğü ortamda, genç seyircinin Faust'u ya da Anna Karenina'yı bugünün teknolojisiyle tiyatroya nasıl getirebileceğini görecekleri yapımlar. Birebir aslında kendileri de oyunun parçası olacaklar. Konservatuar eğitimi almamış ama 10 yıldır başarılı bir şekilde oyun sahneleyen bir 'Temiz Şehir' geliyor. O başka bir uçta yer alıyor. Yerli yapımlar da çok önemli. Toplulukların sahneye koyacakları tercihlere biz de karşı çıkmıyoruz. Her şeyden önce Tiyatro Festivali dediğimizde, bize ait olanı, yerli yazarların oyunları ön planda tutuyoruz. Genco Erkal, bu yıl 60'ıncı sanat yılını, Dostlar Tiyatrosu da 50'inci sanat yılını kutluyor. Festival hem Genco Erkal'a, hem de Dostlar Tiyatrosu'na selam da gönderiyor... 17 Kasım'da bir sempozyumumuz var. Hem Genco Erkal'u hem de Dostlar Tiyatrosu'nu konu alıyor. Bu vesileyle Genco Erkal'ın 3 oyunu da yine festival kapsamında sahnelenecek. Festivalin direktörü olarak İstanbul'un tiyatro ile ilişkisi bağlamında nasıl bir kent olmasını hayal edersiniz? Tabii ki mekanlarıyla gündemde olan bir kent var. Özel yapımların sayısı arttı. Devlet Tiyatrosu bile tam olarak kendi mekanlarına sahip değil. Cevahir mesela sinema mekanından dönüştürüldü. Bağımsız tiyatrolar daha küçük mekanlarda üretiyorlar. Prodüksiyon açısından baktığımızda neden daha küçük mekanlarda üretiyorlar? Çünkü sahne yok. İkinci olarak da destek yok. Bağımsız tiyatrolar destek alamadığı için kendi imkanlarıyla sistemi döndürmeye çalışıyorlar. Bu onlar için de yeterli değil. Buna rağmen çok sayıda oyunun sahneleniyor olması umut verici ve çok güzel. Gelecek adına bizi nasıl festivaller bekliyor? Çalışmaya da başladık. Hayal çok önemli. O hayallerin içini doldurmaya başladık. Festival 2017 yılıyla birlikte her yıl yapılmaya başlandı. Her yıla dönmesiyle bizim de çalışma hızımız değişti. 2018'den başlayarak, 2019'u ve 2020'yi masaya koymaya başlıyoruz. Tabii ki bütün program değil ama yavaş yavaş ana taşları oturtuyoruz. Arkasından da diğer etkinlikleri düzenlemeye başlıyoruz. Az çok belli olan bir iki oyunumuz var. Mayıs'a kadar da programın yabancı oyunlar bölümünü tamamlayacağız. Yerli yapımlarda sürecimiz farklı işliyor. Açık çağrı yapıyoruz ve çağrı bittikten sonra topluluklarla oyunları konuşmaya başlıyoruz. Onlara da yaz dönemi kalıyor. Tiyatro sezonunun kısa olduğuna dair tiyatrocular eleştirilerde bulunuyorlar. Sizin bu konudaki fikriniz nedir? Bu biraz mevsimle ve seyircinin eğilimi ile ilgili. Bu alanda Temmuz'a kadar sürüyor özel tiyatrolar... Şehir ve Devlet Tiyatroları daha erken sezonu bitiriyor. Onların da turne programı oluyor. Devlet Tiyatroları'nın Ankara'da başlattığı Nöbetçi Tiyatro, şimdi İstanbul için de programa aldığı bir uygulaması var. Kamera: Kubilay Altuğ Kurgu: Korhan Topçıoğlu