Gülen ve güldüren yüzüyle, herkesin sevgilisi olan yarattığı karakterleriyle yıllardan beri kalbimize dokunan, 80'lerin Sebayat'ı (Gırgıriye), 90'ların Perihan Abla'sı, 2000'lerin Afet Hoca'sı (Hayat Bilgisi) olarak alkışladığımız Perran Kutman'ı Beykoz Konakları'ndaki evinde ziyaret ettik. Bugün 70 yaşına giren Kutman, 26 Kasım'da da 40. evlilik yıldönümünü kutladı. "Kasımları çok severim" diyen ünlü sanatçıyla, oyunculuk üzerine konuştuk, çocukluğundan genç kızlığına kadar yaşadıklarını hatırladık. Kah güldük kah hüzünlendik.. Buyrun bu keyifli sohbetimize... Öncelikle yeni yaşınızı kutlamak istiyorum Perran Hanım... Nice yıllara, nice yaşlara, sağlıkla mutlulukla... Yaş günlerinizde neler hissedersiniz? Ailenin ilk torunu olduğum için inanılmaz bir sevgi gördüm. Ailenin prensesiydim, Küçük Langa'da 11 odalı büyük bir konakta doğdum. Yaşgünlerim büyük eğlencelere sahne olurdu. Eniştem udi olduğu için de Selahattin Pınar'a kadar pek çok ünlü sanatçı gelir, benim doğum günümün şerefime çalıp eğlenirlerdi. Unutamadığınız bir yaş günü anınız var mıdır? Ben 8 yaşındaydım, annem Sabriye Hanım'la babam Rıdvan Bey ayrıldılar. İlk annemsiz doğumgünümü unutamam. Pastamın mumlarını üflerken gözyaşlarına boğulmuştum. Ancak her ikisi de medeni insanlardı ve çok iyi arkadaş oldular. 30 Kasım yaşgünümdür, 26 Kasım da evlilik yıldönümüm. Dört gün içinde iki hediye alan bir kadınım (gülüyor). Kasımları çok severim. Benim en büyük şansımdır Koral (Sarıtaş). Bu yıl 40. evlilik yıldönümümüzü kutladık. Evli çiftlere öneriniz nedir? Birbirimizin önüne geçmeye hiç çalışmadık. Birbirimize saygımız, sevgimiz, güvenimiz hiç eksik olmadı. Dünyayı yakarım onun için. Hayat arkadaşlığı çok önemlidir. Uzun yıllardan beri, her zaman gülümseyen, iyi yürekli, yardımsever, merhametli bir Perran Kutman var karşımızda... Hep iyi olmayı nasıl başarıyorsunuz? Hayat o kadar kısa ki, hiçbir şeye değmiyor, hele kötülük yapmaya hiç değmez. Hayatımda dargın olduğum kimse olmadı. Bana ne yapılırsa yapılsın, onun adına onu affedecek bir özür buluyorum ben. Beynim her zaman iyiliği iyiliğe bağlıyor, kötüyü ve kötülükleri ayıklıyor. Ayrıca Perran Kutman da Perran'ı çok seviyor. Perran çok iyi bir insan, onun üzülmesini de istemiyorum. Siz rolde de kötü olamıyorsunuz... Seyirci beni ailesinden biri gibi kabul ediyor. Göz hizasında bakıyor bana. Yüksekte değilim onun için. Tabii bu da büyük sorumluluk yüklüyor... Mesela, Gırgıriye filmlerinde Sebayat rolündeydim. Kızını para karşılığında neredeyse satacak bir kadındı o ama seyirci o rolümde de hoşgörüyle yaklaştı bana, nefret etmedi. Konservatuarı ve tiyatroyu hiç düşünmediğiniz doğru mu? Evet, konservatuara ve tiyatroya annem yönlendirdi beni. Benim en büyük idealim bir minübüs şoförüyle evlenmekti (gülüyoruz). Şaka değil, gerçek. Bir gecekonduda yaşayacağız, akşamları eve gelince gün içinde bozuk paraları biriktirdiği vinileks torbasını alıp birlikte sayacağız, sobanın yanındaki divanda oturacağız. Sonra bahçede mangal yapıp balık pişireceğiz. Bunu bütün arkadaşlarıma anlattım. İbrahim Tatlıses duyunca, eşim Koral'a sitem etmiş, 'Abi keşke bir minibüs alıp, Perran Hanım'ın hayalini gerçek yapsaydın' demiş. 'MÜJDAT GEZEN CANIMDIR' İstanbul Belediye Konservatuarı'nın sınavlarına girdiniz. O sınavda karşınızda Yıldız Kenter vardı. Heyecanlı ve telaşlıydım İstanbul Belediye Konservatuarı'nın sınavında. Dram oynadım sözde ama çok iyi hatırlıyorum Yıldız Hanım (Kenter) ayağını yere vura vura gülüyordu bana. Han Duvarları şiirini okuyacağımı söyleyince 'Sakın' karşılığı geldi. Bilirsiniz çok uzun bir şiirdir o. 'Bir tirat' dediler, 'Evet çirkinim' dedim ve takıldım kaldım. Neyse ki, attırdığım kahkahalar sayesinde girdim konservatuara. Nurlar içinde yatsın, öğrencilerinin üstünde daima büyük emeği olmuştur Yıldız Kenter'in. 1967'de mezun oldum, 1969'da Nisa Serezli, 1973'te Sezer Sezin tiyatro topluluklarında çalıştım. 1980'lerde Müjdat Gezen'le yollarımız kesişti. Müjdat Gezen'le Miyatro adını verdiğiniz bir tiyatro kurdunuz. Evet, Müjdat (Gezen) canımdır, çok severim. Miyatro'yu kurduk, çok oyunda birlikte oynadık, Gırgıriye'de birlikteydik.
Müjdat Gezen ve Perran Kutman
Sizi yıllarca Müjdat Gezen'in eşi sandılar... Koral ile (Sarıtaş) Ankara'ya gitmiştik, otelde kalacağız. Resepsiyondaki görevli, benim hayranım çıktı. "Hiç boş oda yok ama önceden rezervasyonu yapılan bir odayı size vereceğim. Yanınızdaki beyefendi için yok" dedi. Yok, biz beraber kalacağız dedim. "Müjdat Bey nasıllar?" diyerek şöyle bir bakınca anladım ne düşündüğünü ve ona Müjdat Gezen'le değil, yanımdaki Koral Sarıtaş'la evli olduğumu söyledim. Yeşilçam'da pazar günlerinin tatil edilmesini Ayhan Işık sağlamıştır. Siz de oynadığınız dizilere pazar tatilleri kuralı koydunuz... Bu devam ediyor mu? Benim ilk dizim Perihan Abla oldu. O tempo hepimizi çok yoruyordu ve pazarlar da çalışıyorduk. Sonunda, "Pazar günleri bizim olsun" dedim, tatil ettik. Şimdi şartlar daha da ağırlaştı. Bir bölüm iki saat oldu, seyirci dizilerden soğudu, bıktı. Perihan Abla'nın bölüm süresi 45 dakikaydı. Şu anda dizilerin durumu beni çok üzüyor. 'ENERJİM YERİNDE' Yıllardır ekrandan uzaksınız... Gelen teklifleri kabul etmiyorsunuz... Neden? Perihan Abla ile bir nesile hitap ettim. 17 yaşında bir genç ve yanında annesiyle rastlaşıyoruz. Anne 'Ben Perihan Abla ile oğlum Hayat Bilgisi'yle büyüdü. Ancak 8 yaşındaki oğlum sizi tanımıyor' diyor. En son Ah Neriman adlı bir dizi yaptım. Dört bölümde kaldırdılar. Ve yapımcı teklifte bulunduğunda Tarık Ünlüoğlu şu cevabı veriyor "Perran Kutman oynuyorsa, teklifinizi koşulsuz kabul ediyorum". O yürekle gelen ve dört bölümde sona eren dizi yüzünden Tarık Ünlüoğlu'na o kadar mahçubum ki, anlatamam. Yapımcı firma bir açıklama yaptı mı size? Bir açıklama yapmadılar ama belki daha geçmişe dayanan, büyük ihtimalle Hayat Bilgisi dizisinden dolayı da olabilir. O dizide 'Hoca camide' diyordum ya... Dizilerime, geçmişteki 'Hoca camide' sözümden dolayı engel olunuyorsa, ben de zaten oynamam. Yarın belli olmaz, beni Perran Kutman olarak kabul edecek kanallar da çıkabilir. Ancak bölüm başı asla iki saat olmaz. Enerjim yerinde ve daha çok dizilerde oynayabilirim, o istek içimde, yüreğimde hala mevcut.
Perran Kutman ve eşi Koral Sarıtaş
Hayatınızda 'keşke' oldu mu hiç? Hayatımda hiç 'keşke'm olmadı. 1996'da Şehnaz Tango'da annemi oynayan Macide Tanır "Perran içme şu sigarayı kızım" demişti ve ben onu dinlememiştim. Sonra 2001'de sigarayı bıraktım. Ancak her zaman "Keşke sigarayı 1996'da bıraksaydım" pişmanlığını yaşadım, yaşıyorum. Tek pişmanlığım da budur. Günümüz oyuncularına bakınca, Perran Kutman'ın yerini doldurabilecek bir isim bulabiliyor musunuz? Kimseye haksızlık etmek istemem ama Yasemin Yalçın ve Binnur Kaya ile oyunculuk açısından birbirimize çok yakınız. Ayrıca şimdi Benim Tatlı Yalanım adlı bir dizi var. Hiç tanımadığım genç oyuncular rol alıyor. Kadrodaki Aslı Bekiroğlu'nu çok beğeniyorum. Onun çok başarılı olacağına inanıyorum.