Yazı yazmak, kelimelere biçim verip bir şeyler ifade etmek zordur. Şiirse çok daha zordur. Alan kısıtlı, malzeme azdır. Futbol deyimiyle “dar alanda kısa paslaşmalar” gibidir; icra edilmesi zor, izlemesi/maruz kalması zevklidir. Ali Deniz Uslu’nun Martıların Çocukluğu şiir kitabının varoluş amacı bu… Uslu, sürekli hemhal olduğu müziğin o eşsiz tınısıyla kelimelere hükmederek kalıplara sığmayıp göğü dolduran cümleler kuruyor. Şiirlerini okurken kulağınızda bir ezgi, yüreğinizde bir kıpırtı hissedeceksiniz… Korkmayın sakın. Zaten şiirleri bünyede böyle bir etki bırakıyor. Müzikle kelimeleri harmanlayıp dile pelesenk dizeler yaratmak! “Her gece söylenen bir türküdür bu, / Şafağa kadar sokakları dolaşan” dizelerinde olduğu gibi. Her dizesi duyguyla harmanlanmış, umutsuzluğa başkaldırıp gecenin buhranını yırtan şiirler, Martıların Çocukluğu. İçindeki eşikte baharı bekleyenlerin geçip gitmiş ömrünün hikâyesi. Barikatları yıkıp yeni bir söz söylemek isteyenlerin manifestosu… ARKA KAPAKTAN Ali Deniz Uslu’nun Martıların Çocukluğu, evcilleşip ehlileşenlere göre değil, zaten biraz da onlardan şikâyet etmede. Siyah Şehrayin. Siyah üstü az umut, ama var. Umutsuz yaşanmıyor, galiba yazılmıyor da. “Becerebilirsek kendi uçurumumuza düşmeyi”, o zaman her şeyin adı şehrayin olacak sanki, şehrayin şiirayin olacak." - Haydar Ergülen