Kelimeler arasında yolculuk yapan Ali İhsan Varol, kelimelerin kökenine inerek sürükleyici bir sahne performansı yaşatıyor. 'Etimolojik Cahil Cesareti' ile izleyiciye merhaba diyen Varol oyununu Sözcü'ye anlattı...

'Kelime Oyunu'ndan sonra 'Kardeş Payı' adlı dizideki Yiğit karakteriyle karşımıza çıktınız. Nasıl bir araya geldiniz?

Selçuk'tan Ahmet'e Murat'tan diğer karakterlere kadar herkes gelişen arkadaşlığımız dışında hayranı olduğum isimlerdi. 'İşler Güçler' ile değişik bir komedi türüne şahit olduk. Diğer projeler de öyle tabii. Haliyle teklif gelince de hayır diyemedim. Nasıl çalıştıklarını görmek ve hikayenin içinde yer almak istiyordum. 2. sezonda yazar kadrosuna da dahil olarak işin mutfağına da girmiş oldum.

Ne kattı size bu deneyim?

Benden daha gençler. Kafalarının nasıl çalıştığını, nasıl bir paylaşım ortamı olduğunu merak ediyordum. Öğrenmiş oldum. Çok da keyif aldım. Bu anlamda çok şey kattı bana. Bana göre her biri yeni Arzu Film ekolü gibi.

Yeniden ortak bir projeyle sizi bir arada görebilecek miyiz?

Oyunculuk için farklı niteliklere sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Kendimi pek o alanda görmüyorum açıkçası. Bir karakterin içine girmek, onu arzu ettiğin noktaya getirmek kolay yapılabilir bir iş değil. Yine de herkese uygun bir proje olursa neden olmasın... Sözcü

Astronomi ve Uzay Blimleri, Tarih, Kamu Yönetimi gibi birbirinden farklı alanlarda eğitim görmüşsünüz. Turizm sektöründen tiyatro sahnesine birçok alanda çalışmışsınız. Renkli bir yaşamınız olmalı...

Renkli denir mi bilmem ama eğitimimi sonuna kadar sürdürüp daha istikrarlı bir noktaya getirebilirdim. Kendi adıma geç olgunlaşmaktan kaynaklı olduğunu söyleyebilirim. Ne yapmak istediğimi tam olarak bilememek diyelim.

KONUDAN KONUYA KEYİFLİ GEÇİŞLER...

'Etimolojik Cahil Cesareti' ile karşımıza çıkıyorsunuz. İzleyici ne ile karşılaşıyor sahnede?

Kelime Oyunu 7 yıl süren bir maceraydı. Bu süreçte bol bol sözlük karıştırdım. Kelimelerin kökenine indim. Öğrendiklerimle çıkıyorum seyirci karşısına. İnsanlara bir şey öğretecek kadar değerli bilgiler değil verdiklerim. Hoş sohbetlerde "A öyle mi?" dedirten nitelikte bir gösteri. Kelimelerle, konudan konuya tatlı bir geçiş serüveni. Mutsuz ayrılanı görmedim henüz. Umarım beğenilmiştir. Sözcü

İlk sahne deneyiminiz sanırım. Nasıl sahnenin tadı? Ne hissettirdi size?

Heyecan verici... Bugüne kadar 10 gösteriye çıktık. Rahatlarım diye düşünmüştüm ama rahatlamıyor insan. Fakat seyirci ile bağı kurduğumuz zaman da tadından yenmiyor. Stüdyodan daha keyifli bir aktivite.

En son kötü bir karakter olan 'Yiğit'i canlandırdınız. O karakterde bile daha önce gördüğümüz beyefendi, tabiri caizse ağırbaşlı bir duruşla izleyici karşısına çıkıyorsunuz. Size yakıştırılan bu mu yoksa Ali İhsan Varol zaten öyle biri mi?

Ben kolay samimiyet kuramayan bir insanım. Uzun seneler tanıdığım insanlarla bile hala "siz"li "biz"li konuşurum. Fazla mesafeliyim sanırım. Metroda, ortaokuldan bir arkadaşımla karşılaştım buraya gelmeden önce. O, gayet normal bir biçimde "sen" diye hitap ederken ben ayrılana kadar "siz" demeye devam ettim arkadaşıma. Kelime Oyunu'ndan kalma bir durum olsa gerek. E haklı olarak insanlar da  benim; sürekli ceketinin önününü ilikleyen, donuk bir adam olduğum algısına kapılıyor. Elbette öyle değilim. Hatta çok gevşediğim zamanlar da olmuyor değil.

"GEZİ DÖNEMİNDE DÜŞÜNÜLDÜĞÜ GİBİ 'CESUR' DAVRANMADIM"

Gezi ve 17 Aralık Operasyonları döneminin mağdurlarından biri de siz oldunuz. Sansür, akabinde programın kapatılması durumu... Nasıl bir süreçti?

Benim programım 17 Aralık'tan sonra yayından kaldırıldı. Fakat bunu bir nedene bağlayamam. Bir şey buna etki etti diyemem. Bunlar ancak ihtimaller doğrultusunda yazılacak senaryolardır.

Zamanlama manidar değil miydi?

Biz özellikle bir şey yapmadık ki. Her zaman programda sorduğumuz soruları sorduk. Sadece o dönem insanlar, birtakım kelimeleri kullanmaya cesaret edemiyordu. Biz kullanmış bulunduk. Elbette bir kastımız yok.

"YANLIŞ GÖRDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEYELİM, SÖYLEMEYENE DE KIZMAYALIM"

Siz programın kapatılması durumunu süreçlerle ilişkilendirmeseniz de düşündüğünüzün aksine inanan bir kitle oluştu. Özellikle sosyal medyada Ali İhsan Varol kahramanlaştırıldı...

Eksik olmasınlar. Elbette bildiğimizin dışında bir hareket tarzı ile karşılaştık. İnsanlar, süregelenden farklı bir tepkiyle karşımıza çıktı. Değer vermişler, kahraman yaratmışlar eyvallah fakat ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Daha önce de gündeme dair kelimelerle sorular yönelttim. Tek sorun benim dışımda kimsenin kullanmamasıydı. Gezi dönemindeki tavırlarım, düşünüldüğü gibi "cesurca" değildi. Bir televizyoncunun, topluma vereceği şeyler sınırlıdır. Ben de o sınırların dışına çıkmadım hiçbir zaman. Ben, 'Duran Adam' ya da 'Davulcu Vedat' gibi bir sorumluluk yüklenmedim. Benim kendi adıma tek sorumluluğum oy vermekten öteye gidemez. Yanlış gördüğümüzü söyleyelim fakat söylemeyene de kızmayalım.

"SANATÇININ SİYASET YÜKÜMLÜLÜĞÜ YOKTUR"

Zor süreçlerden geçiyoruz. Bu tarz gündemlerde sanatçının üstlenmesi gereken bir rol var mıdır?

Kişinin karakteri ile ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Ben sanatçının, siyaset gibi bir yükümlülüğü olduğunu da düşünmüyorum. Kimisi fikrini paylaşmaktan çekinir kimisi ise çok net bir biçimde ortaya çıkar.

Oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musunuz?

Ben aslında editörüm. Daha çok yarışma programları yaptım. 18 senedir yapıyorum bu işi. Yazmayı seviyorum. Kamera önünde olmaktansa arkasında olmayı tercih ederim. Bu işin mutfağını seviyorum. Ancak seveceğim bir proje olursa neden olmasın. Kelime Oyunu ile görünür olmaya başladım. Düğün Dernek ekibi ile de çalıştım. Birkaç projeye katıldım fakat bunu dost ziyareti gibi görmek lazım.

Etimolojik Cahil Cesareti'ni hangi günler, nerelerde izleyebiliriz?

11 Şubat'ta Trump'da galamız, 12 Şubat'ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde bir sahnemiz var. Kadıköy'de ayda bir oynuyoruz. Bir Karadeniz turnemiz olacak. Daha sonra tekrar yollara düşeceğiz; İzmir, Ankara, Bursa, Sakarya, Konya...