Hakan CERRAHOĞLU İnsan ne kadar büyük ruhlu olursa, aşk ve sevgiyi o kadar güzel anlatıyor. Aşkın temasında yanılmayan aşkla, sevdaya ışık tutarak duyguların temelini oluşturuyor. Sevmek yalan yere "seni seviyorum" demek değil, aşkın zor zamanlarında nar yürekli olmak! Konu edebiyat, sanat ve zarif anlatım olduğunda çok uzaklardan fark edilmek, beğenisi saygı üzerinde olmak, kolay iş değil! Kültürel alt yapısı majör seviyede olan sevdiğimiz yazarların en başında gelen yazarlardan biridir, Elif Şafak. Dünyanın en iyi romancılarından, okurların favorisi. "Aşk, İskender, Baba ve Piç, Siyah Süt, Ustam ve Ben, Havva'nın Üç Kızı, Tanrı Üzerine Dersler" gibi hafızalardan silinmeyen romanları, yazmış olması tesadüf değil. Elif Şafak'ın yeteneğini tartışmaya gerek yok. Onun aydınlık ve görkemli oluşu, sanatçı ruhunun Ay'a benzediğini gösteriyor. Umut dolu benliği karanlığın esaretine karşı koyuyor. Hayallerin eşsiz manzarasında sevgili Elif Şafak' la sıcak bir sohbet.. Realite, samimiyet ve içtenlik... Sorulan her soruya gülümseyen bakışlarla ruhunu da kattığı cevaplar... Çocukluk günlerindeki ve öğrenim yıllarınızdaki Elif Şafak'ı bize anlatır mısınız? Ben içine kapanık bir çocuktum doğrusu. Gözlemci, hayal gücü geniş, sürekli kendi kendine hikayeler uyduran. Fransa’da doğdum, annemle babamın ayrılmasının ardından Türkiye’ye geldim. İki çok farklı kadının elinde büyüdüm, annem ve anneannem. Annem daha modern, eğitimli, batılı, feminist. Anneannem ise daha geleneksel, batıl inançları olan, kahve fallarına bakan, cinlere perilere inanan bir insan. Ve ben her ikisini de severek ve gözlemleyerek büyüdüm. Yazı yazmaya sekiz yaşında başladım, kitaplar hep en iyi dostlarım oldu çocukluk ve gençlik yıllarım boyunca. elifsafak Bir söyleşinizde annenizin diplomat oluşu nedeniyle çok farklı yerlerde yaşadığınızı söylemiştiniz. Sizce edebiyatın anlamı göçebelik mi? Benim için hayat da yazı da hep yolculuklardan besleniyor. Her kitap bir yolculuk aslında. Biz, okurlar ve yazarlar, beraber çıkıyoruz o seyahate. Döndüğümüzde, yani kitap bittiğinde biraz daha değişmiş oluyoruz, biraz daha olgunlaşmış. Hikayelerle dünyayı geziyor, tarih boyunca bir yüzyıldan bir başkasına gidiyor, sonunda kendi içimize, özümüze varıyoruz. Aklınızın kaleminiz üzerinde olağanüstü bir gücü var. Bunun sırrı nedir? Düşünce, duygu ve sezgi... Bu üçünü harmanlamak gerekiyor bir roman kurarken, kitap yazarken. Bazı yazarlarda düşünce ağır basar. Bazılarında duygu. Bazılarının sezgisi kuvvetlidir, hikayenin nereye gideceğini sezer. Ben sentezleri seviyorum. Beyin, kalp ve ruh, bunların karışımıyla yazmayı tercih ediyorum, elimden geldiğince. Sizce aşkın sırrı ve aşkta kadının rolü nedir? Aşkın sırrı var mıdır, bilemiyorum. Ben de herkes kadar acemiyim. Tek bildiğim bir şey var, aşk ile nefs ters orantılı. Yani nefsimiz ne kadar kabarık ise aşk da o kadar cılız oluyor. Nefsi kabarık insan zaten her şeye “benim” diye bakıyor. “Benim karım, benim sevgilim, benim kocam….” Halbuki aşk özgürlüğün olduğu yerde var, aşk kuşatmayla gelmiyor. Mülkiyet gibi edinilmiyor. Özgür bırakmak lazım. Ve nefsimizi silemiyorsak bile, bari biraz eritelim ki, aşk büyüsün. DİSİPLİNLİ VE TUTKULUYUM Elif Şafak disiplinli bir yazar mı, bir roman için en az kaç yıl çalışıyorsunuz? Disiplinliyim ama bu her gün aynı saatte masa başına oturmak anlamına gelmiyor. Tutkuluyum belki. İnandığım zaman bir hikayeye, bir karaktere, tutkuyla yazıyorum. Bunun verdiği bir disiplin var. Bence dünyada her iş öncelikle emek işi. Hani bazen zannediliyor ki sanat evvela kabiliyet işi. Kabiliyet önemli ama bu işin sadece yüzde 12’sidir. Geri kalan yüzde yüzde 88 bence emek, emek, emek. Çok çalışmak lazım, devamlı okumak, araştırmak, düşünmek, kelimelerle muhabbet etmek lazım. Hafızalardan silinmeyen romanınız Siyah Süt'teki ikilemler, kararsızlıklar ve kitabın doruk noktası kısa bir mektup, ruhunuzun derinliklerindeki kesitler mi? Siyah Süt benim gözümde çok özel bir kitap. Ben edebiyatı, yazarlığı “kişinin kendisini anlatması” olarak algılamıyorum. Genelde kendimi değil başkalarını anlatırım kitaplarımda. Ama Siyah Süt de içimden Sesler Korosu’nu anlattım. Ruhumdaki 6 Elif’i. Her biri farklı. Birbirleriyle zaman zaman kavga eden parmak kadınlar. Kitabin sonunda içsel demokrasi gelir. Demokrasiyi hep dışımızda arıyoruz ama o içsel demokrasi bence o kadar önemli ki.... Baba ve Piç, İskender ve Aşk gibi eserlerinizi önce İngilizce yazıp, sonradan Türkçeye çevirdiniz, sebebi nedir diye sorsam? Yaklaşık 10 senedir hem İngilizce hem Türkçe yazıyorum. Sadece kültürler ve şehirler arasında değil, diller arasında da gidip geliyorum. Birden fazla dilde rüya görüyorsak, birden fazla dilde yazabiliriz. Buna inanıyorum. Osmanlı son dönem yazarlarına-düşünürlerine baktığımda, İngilizce de roman yazan Halide Edip Adıvar dahil olmak üzere, niceleri iki, hatta üç dilde yazardı, üretirdi. Bu garip karşılanmazdı. Elif Hanım bize İstanbul tutkunuzu anlatır mısınız? İstanbul ile ilişkim duygusal bir sarkaç. Çok severim bu şehri, sokaklarını dolaşır, duvar yazılarını toplar, karış karış keşfederim. Tarihini okurum deli gibi, hikayelerine kulak veririm. Uzakta kalınca özlerim. Lakin uzun sure içinde olunca da İstanbul boğar beni. Kaçarım. Uzaklaşırım ondan. Hasret iyi gelir. Sarkaç gider gelir, nicedir böyle. elifsafak3 Kitaplarınızdan birinin sinema filmi veya dizi film olmasını ister misiniz? İsterim, gelen teklifler oluyor zaman zaman. Hem Türkiye’den hem yurtdışında, bir de müzikal hazırlığı var. Ben sanatın farklı dallarıyla edebiyatın hasbıhalini seviyorum. Yoğun iş temponuzda spora zaman ayırıyor musunuz? Düzenli spor yapamıyorum ama çok yürürüm. Yürümeyi severim. Yürürken kitap okur, radyo dinler ve genellikle de yazdıklarımı düşünürüm. Yürüyüş ile yazı arasında bağ var bence. Sizce kadınların mizah ve spor tutkusu erkeklerden neden daha az? Kadınların mizah duygusu aslında çok güçlü. Ama bunu ifade etmekte zorlanıyoruz. Bu da içinde yaşadığımız ataerkil sistemle alakalı. Kadın komedyen daha zor çıkıyor. Tüm dünyada bu böyle. Halbuki arkadaşlar arasında kadınlar çok espri yapar. Mesele kamusal alanda konuşmak. Kadınların sesinin her alanda daha çok duyulması lazım. Sporda, siyasette, sanatta. SESSİZLİK SEVMEM En son gittiğiniz filmler, beğendiğiniz oyuncular, dinlediğiniz müzikler ve sevdiğiniz sanatçılar kimlerdir* Pek kimse bilmez bunu ama ben roman yazarken genelde sert ve enerjisi yüksel müzikler dinlerim. Endüstriyel metal, punk, hard rock, post-punk... Sessizlik sevmem. Müzik hep var gündelik hayatımda. Sevdiğim sanatçıları, etkilendiğim sergileri, düşüncelerimi twitter’dan veriyorum zaman zaman. “Bugün kiminle nerede yemek yedim” gibi şeyler yazmıyorum. Kültür, sanat, kitaplar, şehirler, fikirler üzerine kurulu ve tüm dünyadan takipçileri olan bir Twitter platformu var.