O Türk sinemasının ‘Fato’ lakaplı devi… 78 yıllık hayatına 180 film ile sayısız ödül sığdırdı. Beyazperdede kimi zaman ‘Çakır Emine’ kimi zaman da ‘Duvaksız Gelin’ oldu… Bir dönem siyasete atılıp İstanbul Şişli’de SHP’den 5 yıl Belediye Başkanlığı da yaptı… TV ekranlarında “Söz Fato’da” programını da sundu. Girik, sanat hayatını, kadın cinayetlerini, Atatürk ve Cumhuriyet aşkını ve de sağlık durumunu, SÖZCÜ HaftaSonu’na anlattı: ÖNCE SAĞLIK: Sağlık durumum iyi çok şükür. Sadece yürüme konusunda biraz sıkıntım var. Bodrum’daki evimizde annem, kız kardeşim ve yardımcılarımızla birlikte yaşıyoruz. Tedbirlere uyarak yaşantımızı sürdürüyoruz. Ama bakıyorum kimse tedbirlere uymuyor. Düğünler, bayram kutlamaları, tatiller ve AVM’lerin açılması bence salgının artışında etken oldu. Hükümet, her şeyi serbest bırakarak, salgının bu boyuta gelmesine sebep oldu. İÇİMİZE İŞLEMİŞ: Cumhuriyet ve Atatürk sevdası, bizim içimize işlemiştir. Ne kadar yasak getirmeye çalışırlarsa çalışsınlar, kimse bu sevdamızı gölgeleyemez, içimizden de söküp atamaz. 30 Ağustos Zafer Bayramı öncesi Bodrum’daki 3 katlı evime 5 metre büyüklüğünde bir bayrak ve dev boyutlarda Atatürk posteri astım. İstedim ki bu sevdamızı herkes görsün. SANATÇI DURUŞU: Sanatçı iktidar ile iç içe, vıcık vıcık olmamalı. Sanatçı da bu ülkenin evlâdı. Onun da bir görüşü, duruşu olacak. Akmaz kokmaz bir kenarda duramaz. Doğruyu yanlışı elbette dile getirecek. Başkanlığım döneminde partimin ve seçmenlerimin başını öne eğmedim. Ama ‘Sanatçı duruşu’ diye bir duruş da var. Bizim dönemimizde böyle şeyler de olmazdı.
BODRUM’DA SAKİN YAŞANTI
Fatma Girik, ailesi ve ailesinin parçası olan kedi-köpekleri ile Bodrum’da yaşıyor. “Sağlığım iyi, yürümekte zorlanıyorum” dedi.

EVİME SADECE SÖZCÜ GİRER

Günlük yaşantısında bol bol kitap okuyup ailesiyle vakit geçirdiğini kaydeden Fatma Girik, medyanın özgür olmadığını söyledi. “Medya özgür olsaydı hiç bu kadar gazeteci içeride olur muydu” diye soran Girik sözlerini şöyle sürdürdü: “Evime, gazete olarak sadece SÖZCÜ giriyor. Uçak seyahati yapmadan önce, bayide ne kadar SÖZCÜ Gazetesi varsa alıyorum, bütün yolculara dağıtıyorum. Bayide çalışanlar bana, ‘Abla sen hepsini alınca diğer vatandaşlar ‘Sen SÖZCÜ satmıyor musun, niye yok?’ diye sitem ediyorlar’ diyor. Ben de onlara ‘Manyak bir kadın geldi hepsini satın aldı dersin’ cevabını veriyorum. Uçağa binerken kucağımda SÖZCÜ gazeteleri olur, tüm yolculara dağıtırım.”

KADINLARA SALDIRIYI ÖRGÜTLENME ÖNLER

Fatma Girik’e göre, kendi gençlik döneminde yani 60’lı, 70’li yıllarda kadınlar daha özgür ve daha mutluydu. “O zaman sosyal medya yoktu ya da iletişim kanalları bu kadar yaygın değildi ama gazeteler vardı. O dönemde kadınlarımıza yönelik bu kadar saldırı da yoktu” diyen Girik şöyle devam etti: “Son dönemde tecavüz vakaları, kadınların katledilmeleri maalesef sıkça gündeme geliyor. Herkesin yaşam hakkını savunurum ama tecavüzcüleri ve katilleri savunamıyorum. Mahkemeye gidiyorlar, iyi hal ya da yetersiz delil gibi çeşitli nedenlerle salıverilip ellerini kollarını sallayarak içimizde dolaşıyorlar. Bunu hazmedemiyorum. Bu saldırıları önlememin tek yolu, kadınların örgütlenmesinden geçiyor. Haklarını başka türlü arayamazlar. Örgütlendikleri takdirde, ben de belki yürümekte güçlük çektiğim için yanlarına gidemeyebilirim ama her türlü desteği veririm. Örgütlü mücadele çok önemli.”