Özgür insanların susturulamayacağının bir kanıtı olan bu seri ilham verici karakterlerle dolu. Çoğu zaman susturulmak istense de bu aykırı sesler, kitaplar sayesinde yankılanmaya devam ediyor. "Hayır" diyebilenlerin hikâyeleri, Alfa Yayınları’nda okurlarını bekliyor. OLYMPE DE GOUGES: KADINLARA AYRIMCILIĞA HAYIR “Piç” Marie Gouze, ki sonradan Olympe de Gouges olacaktır, küçüklüğünden beri evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelen bir çocuk olduğunu biliyordu. İşte bu gayrimeşruluk Devrim döneminde hem özgür bir kadın olarak yaşama hakkını hem de diğer kadınların haklarını savunurken giriştiği mücadelede bir silah görevi gördü. Ne var ki bu mücadele onu giyotine götürdü. ROSA LUXEMBURG: SINIRLARA HAYIR Bazılarının insanlar arasındaki duvarları sürekli yükseltmekte olduğu günümüzde “Sınırlara Hayır” demek hâlâ zorlu bir mücadele. Katolik ve antisemitist Polonya’da Yahudi ve esmer bir çocuk olan Rosa Luxemburg kısa sürede uslu duramayacağını kavramıştı. İdeali devrimdi! Kimsenin kimseye zulmetmediği bir dünya! 1914’ten önce bu genç komünist kadın Varşova’dan Paris’e, Zürih’ten Berlin’e önemli bir siyasi figür olmuştu bile. Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde artık Alman vatandaşı olan bu genç Polonyalı, Almanların Fransız kardeşlerine asla saldırmayacağına inanıyordu. Ne var ki çok yanılıyordu. Bu romanda Rosa Luxemburg’un sadık yoldaşı sokak kedisi Mimi’nin gözünden bu büyük kişiliğin geçtiği yollara tanık ediyoruz. DENIS DIDEROT: CEHALETE HAYIR Denis Diderot gençliğinde burjuva ahlakının dayattığı yasaklara ve döneminin din adamlarının öğretilerine karşı çıkıyordu. Herkesin ulaşabileceği özgür bilgi kaynağı yaratma arzusu içinde azar azar filizleniyordu. Fikir babası olduğu Büyük Ansiklopedi’yi hayata geçirmek için çetin bir mücadeleye girişti. Çalışmasının en önemli etkisi gericiliği azaltmak oldu. Bu eğlenceli ve şiirsel metin, tam anlamıyla romanlara yaraşır bir yaşam süren, Aydınlanma Çağının en önemli karakterlerinden birini yeniden keşfetmemize olanak veriyor. Diderot güncelliğini asla kaybetmeyen bir mücadeleye girişiyor: ahlaki ya da dini kısıtlamalar ve tabular olmadan bilgiyi paylaşmak. GANDHI: ŞİDDETE HAYIR Dokunulmazlık ayrımcılığına son verilmesi, kadınların özgürleştirilmesi, Hindistan’ın bağımsızlığı için mücadele, ayrımcılıklara karşı savaş açmak… Dünya çapında Mahatma (Büyük Ruh) Gandhi olarak bilinen Mohandas Karamchand Gandhi’nin temel mücadelelerinden sadece bazılarıdır. Şiddet içermeyen direnişi, dünyadaki birçok özgürlük ve insan hakları hareketini etkilemiştir. Gandhi’nin doğum günü olan 2 Ekim, BM Genel Kurulu tarafından Dünya Şiddete Hayır Günü ilan edilmiştir. Gandhi şiddetsiz mücadelesiyle, daha sonra onu örnek alacak olan Martin Luther King, Nelson Mandela ya da Aung San Suu Kyi gibi isimlerin de haksızlığa karşı başlatacakları pasif direnişlerin meşalesini yakmıştır. AIMÉ CÉSAIRE: AŞAĞILANMAYA HAYIR Aşağılanmaya Hayır, Fransa’nın eski kolonilerinde yaşayan halkların katlandıkları aşağılanmaları ve çektikleri acıları Aimé Césaire’in ağzından anlatıyor. 1930’ların Paris’indeyiz. Martinique’li genç şair Aimé Césaire ve arkadaşları siyahi hareketini başlatırlar. Anayurdun eski kolonilerini birer çocuk gibi gören tavrına karşı çıkarak Antillerden Senegal’e bütün siyahi halkları, üzerlerinde baskı oluşturan bu aşağılanmaya karşı mücadelelerine katılmaya ve aksanlarından, kültürel çeşitliliklerinden ve geçmişlerinden gurur duymaya davet ederler. Aimé Césaire edebi eserlerinde de politik mücadelesinde de sömürgeci reflekslere karşı savaş vermeye ve siyahilerin onurunu savunmaya her daim devam etmiştir.