Pandeminin zorlu sürecinin ardından, aşılamaların hız kazanması ile tiyatrolar sonbaharda perdelerini açtı. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun duayeni Müjdat Gezen de iki yeni oyununu sahneye koyuyor. Yazıp, yönettiği ve rol aldığı “Bir Kız Sevdim Adı Eleni” isimli oyun geçen hafta (24 Ekim’de) tiyatroseverlerle buluştu. Oyunda, muhafazakar marketler zinciri sahibi Şaban beyin oğlu Ramazan, doğma büyüme İstanbullu Rum kızı Eleni’ye aşık oluyor. Fakat Şaban bu evliliğe karşı çıkıyor. Hiciv sanatıyla dolu güldürüde, Eleni karakterini genç yetenek Tutku Topaç canlandırıyor. Oyunun dekor tasarımını Müjdat Gezen’in eşi Leyla Gezen yaptı. Sahne amirliğini Murat Donat üstlendi. KOMEDİDE DUYGUSAL ANLAR Merakla beklenen yeni oyunlardan biri de “Baba–Kız” oyunu. Zaman zaman duygulandıran sahnelerin yaşandığı komedi oyununda, Elif Gezen, Müjdat Gezen’in şiirlerinden bestelediği şarkıları etkileyici yorumu ile seslendiriyor. Müzik sanatçısı kızı Elif Gezen’le ilk kez profesyonel tiyatro sahnesini paylaşacak olan Müjdat Gezen bambaşka bir heyecan içinde. Gezen duygularını şöyle dile getirdi: “Elif benim kızım. Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. Ona hasret kaldım... Mimar Sinan Üniversitesi ve üç müzik bölümü bitirdi. Biri Amerika’da, biri de İngiltere’de... İki müzik okulu daha… Benim şiirlerimi bestelemiş. “Baba bunları bir oyunda kullanalım” dedi. Başımızdan geçen komik anları oyun yaptık. Hem şarkı söylüyoruz, hem gülüyoruz, hem eğleniyoruz. 61. sanat yılımda bu iş bana iyi geldi. Gelin birlikte eğlenelim.” YARIM ASIRDIR BEKLİYOR Başarılı müzisyen ve ses sanatçısı Elif Gezen ise profesyonel tiyatro sahnesinde ilk kez çıkmaya hazırlandığı oyun öncesi şöyle konuştu: “Babamla elli yıl sonra gene birlikte olmak. Bu cümleyi bir açıklayayım: Oyunun afişindeki fotoğraf ben bir yaşımdayken annem (Gün hanım) tarafından çekilmiş. Babamın çocuk oyununun sonunda pıtış pıtış sahneye çıkmışım. O da beni kucağına alıp seyircilere takdim etmiş. Tahmin ediyorum ki sahneye çıkış sebebim kendimi seyirciye göstermekten çok babama yakın olma isteğim olmuş olmalı. Belki bu şimdi de böyle. Doğrusu benim motivasyonum, seyirci karşısına çıkmaktan çok babamla karşılıklı sahnede olmak oldu. Meğer yarım asırdır bu anı bekliyormuşum da haberim yokmuş. Anlar geçer, anılar kalır. Bu oyun benim babamla geç de olsa anılar biriktirme çabamdır. Daha da güzeli, bu oyunun anısının sizde kalması, her hatırlayışınızda sizi gülümsetmesi, mutlu etmesi.”