Bıyık olayı en başarılı operasyonum oldu - 2 -
Başyazarımız Rahmi Turan, son kitabı “Roman Tadında Müthiş Anılar MEMLEKETİM”i anlattı. Turan, “Asteğmen orduda en küçük rütbeli subaydır, fakat ben o bölgede en büyüktüm. Emrimdeki 40 küsur askere bıyık bırakma izni verdim. O bıyıklı askerler eşkıya yakalamakta rekor kırdı” dedi.
Dağda ve şehirde eşkıya kovalamak alnıma yazılmış!..
Usta yazar Rahmi Turan’ın arka kapağa not düştüğü bu sözlerle ne demek istediğini “Roman Tadında Müthiş Anılar MEMLEKETİM” adlı kitabında okuyacaksınız...
Ancak usta yazarın bu defa siz okurlarına bir de sürprizi var! Elinize aldığınız kitabı peşin peşin sizin için imzalamış ve şöyle yazmış:
“Sevgili okurlar, Yaşamak için nefes aldığımız hava ve içtiğimiz su ne kadar önemliyse, bir yazar için de okurları o kadar önemlidir. Sizlerden aldığımız güçle ayaktayız. Sizler olmasanız, biz de yokuz. Size kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum. İyi ki varsınız...”
‘ÖLÜMCÜL BİR BELA’
■ Aslında çok farklı bir Türkiye var bu kitapta...
50 küsur yıl önce gittiğim Hakkâri bölgesinde yoksul, sefil bir hayat vardı. Bölgede her dört kişiden üçünün yaşamaya mahkûm olduğu hayat korkunçtu. Mesela çocuklar arasında kızamık, ishal, kuşpalazı, boğmaca gibi hastalıklar yaygındı. Doktor yoktu. Uludere’ye adımımı attığım hafta 15 çocuğun kızamıktan öldüğünü duyunca kahrolmuştum. Kızamık o zaman İstanbul’da basit bir çocuk hastalığıydı.
Uludere’de ise ölümcül bir bela. En yakın hastane Siirt’teydi. O günün şartlarında katır sırtında 2 günde zor gidilirdi Siirt’e...
‘GÜREŞ PAŞA İLE GİTTİM’
■ Beytüşşebap’a askerlik sonrası bir daha gittiniz mi?
Askerlikten 40 yıl sonra Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş paşayla yaptığımız bir gezi var. Hakkâri dağlarının arasında tepelerden birine indik helikopterle. Oradaki askerleri ziyaret ettik. Baktım askerlerin komutanlarına... 27-28 yaşlarında üsteğmendiler. “Vay
anasını!” dedim kendi kendime. Ben onlardan çok daha gençtim. 21 yaşındaydım. Yaklaşık olarak aynı görevi yapıyordum. 40 kişilik bir askeri birliğin komutanıydım. 6’ncı Seyyar Jandarma Bölüğü 2’nci Takım Komutanı Asteğmen Rahmi Turan. Aslında asteğmen orduda en küçük rütbeli subaydır, fakat ben o bölgede en büyüktüm. Bahsettiğim gezide hep o günleri, askerlik anılarımı hatırladım. Ama Beytüşşebap’a bir daha hiç gitmedim.
‘BİZİ KAZIKLAMIŞLAR’
■ Emrinizdeki askerlere bıyık bırakma izni vererek de tarihe geçmişsiniz...
(Gülüyor) O bıyık olayı benim bir yıl içinde yaptığım en başarılı operasyonumdur. Neden dersen; orada asker için bıyık çok önemli bir gurur olayıydı. Tek istedikleri bıyık bırakıp fotoğraf çektirmek, o fotoğrafı da köylerine yollamaktı. “Sonra hemen keseceğiz komutanım” dediler. “İyi” dedim ben de... Dağ başı zaten. Gelen giden yok. Sadece biz varız. 44-45 kişiyiz. Erlerin bıyıklı olduğunu kim görecek ki? Aydan aya katırlarla erzak getiriyorlar. Onu da hep eksik getiriyorlarmış. Bizi kazıklıyorlarmış meğerse.
■ Kim kazıklıyormuş?
Levazım üsteğmeni çalıyormuş. Ben farkında değildim. Bana hep gayet güzel yemek geliyordu. Bakıyorum hoşaf geliyor, tanesi bol. Kuru fasulye geliyor eti bol filan. Sonradan öğrendim ki, erler bana çaktırmıyorlarmış ama zavallılar son hafta aç kalıyorlarmış. Onun üzerine yeni gıda malzemeleri gelişinde hepsini tarttırdım ve çıktı olay ortaya. Üsteğmen cezasını buldu. Neyse erler bıyıkları bıraktılar. Fotoğraf çekildi, köylere yollandı, tam keseceklerdi, “Boş verin kesmeyin” dedim. Çok sevindiler. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeyiz. O bıyık olsa ne olur, olmasa ne olur, sivil kafayla öyle düşündüm. Ama bu öyle bir motivasyon oldu ki, o bıyıklı askerler eşkıya ve kaçakçı yakalamakta rekor kırdılar. Sırf o bıyıkları hak etmek için inanılmaz bir çaba sarf ettiler, sabahlara kadar pusuda yattılar, bölgede kuş uçurtmadılar.
‘ASKERLERİMİ COŞTURDU’
■ Teftişte yakalanmışsınız ama...
Aradan epey zaman geçmişti. İlk ve son defa bizim yüzbaşı teftişe geldi. Ona uygun bir sofra filan da hazırlattık. Yüzbaşı birden öfke içinde “Bu ne hal teğmenim?” diye bağırdı. İrkildim. “Ne oldu komutanım?” dedim. “Herkes bıyıklı yahu burada” dedi. Onun üzerine anlattım. Dedim ki; “Gelen raporları inceleyin. Eski tarihlere ve son tarihlere bakın. Yakalanan eşkıya ve kaçakçı arasında ne çok fark olduğunu göreceksiniz. Bu da sadece şu bıyık sayesinde oldu. Askerlerimi coşturdu... Bunu ödül olarak kabul etmek gerekiyor. Fakat emrediyorsanız hemen kestireyim.” Yüzbaşı etkilendi tabii. Kısa bir an düşündükten sonra “Ben görmemiş olayım” dedi ve konu kapandı.