Başarılı bir prodüksiyon ile Bir Yaz Gecesi Rüyası'nı izleyicilerle buluşturuyorsunuz. Sizin için nasıl gidiyor oyun? Levent Üzümcü: Biliyorsun, biz bu oyunu daha önce 50 kere oynadık. Oynamayı özlemişiz. Yeni ekiple çalışıyoruz. Yeni ekibin oyuna adaptasyon süreci sıkıntılı oldu. Çok zor bir süreçten geçtik. Kişilerin kendi yaratısı değil, daha önce yaratılmış bir şeylerin içine girmeleri gerekiyordu. O aktör arkadaşlarımızı zorladı açıkça söylemek gerekirse. Aslında bu çok yapılan bir şey dünyada. Bir oyun, bir ekiple birlikte yaratılıyor. Yönetmeni, oyuncuları o yaratıda mutabık oluyorlar. Oyun o kadar tutuyor ki, başka ülkelerde de oynanması isteniyor. Ya da oyuncuların uygunluk durumuna göre cast'lar hazırlanıyor. Ve bunların hepsinin hazırlanmasının altında yatan şey, oyuncuların o rollere girebilmeleri. Oyuncular o rollere giremezse, kabul edilmiyor. Ama biz daha duygusal bir milletiz. Teknik bakmıyoruz olaya. Birini başkasının bir yaratısının içine sokmayı, insanlar genellikle kendi oyunculuklarına bir müdahale olarak görüyorlar. Profesyonel bakamıyoruz maalesef. Oyunla ilgili en çok zorlandığımız şey bu oldu. Çalışmayı da, bir arada olmayı da özlemişiz. Neslihan Yeldan: Benim Şehir Tiyatroları'nda seyrettiğimden beri, içinde olmak istediğim bir projeydi. Çok şükür karşıma çıktı ve bir parçası oldum bu güzel oyunun. Profesyonel kariyerimde ilk kez Shakespeare oynuyorum. Ekip de güzel. Oyunun enerjisi zaten şahane. Daha yeni başladık, daha da hız alacağını düşünüyorum. Oyunun prömiyerine çok yoğun bir ilgi vardı. Dakikalarca ayakta alkışlandı. Metnin dışında, Türkiye'ye has espriler, trikler de var oyunda... L.Ü.: Evet, yapıyoruz. Shakespeare oyunları açık oyunlar. Bu konuda daha özgürlükçü bakmak gerekiyor. Ortadoks tiyatro oyuncuları da var. Onlar Shakespeare oyunlarının harfi harfine, asla değiştirilmeden oynanmasını isterler. Biz sonuçta Shakespeare'i, onun sözleriyle oynuyoruz. Ama rejimizde ve oyunculuklarımızda müthiş bir özgürlük söz konusu. O yüzden alışılmadık bir Shakespeare yorumu bu. Dekor da herkesin beğenisini kazanmış gözüküyor. Özel ve büyük sahnelerde böyle bir dekorda oynamak sizin için ne ifade ediyor? L.Ü.: Özel tiyatroda böyle bir şey çılgınlık gerektiriyor. Özel tiyatroda böyle bir oyunun perde açması, gecelik maliyet anlamında özel tiyatronun yüklenebileceği bir şey değil. Ama tiyatronun yapımcıları çılgın insanlar. O çılgınlıkları da çok güvendikleri bir proje ile taçlanıyor. Elbette ki yaptığımız işten para kazanarak, daha iyi işler yapmak gibi bir amacımız ve isteğimiz var. Umarım bunu gerçekleştirebilecek azmimizi kaybetmeyiz.
leventuzumcufoto Levent Üzümcü ve Neslihan Yeldan ile Beşiktaş'ta buluştuk...
Sizin için ilk kez Shakespeare oynamak ne anlam ifade ediyor? N.Y.: Shakespeare ve Çehov bizim konservatuarda en çok çalıştığımız, en zor yazarlardı. O yüzden benim için de tekrar mücadele gibi bir şey. Nasıl bir zorluğu var? N.Y.: Shakespeare oynamak kolay değildir. Dünya tiyatro tarihinin en büyük yazarı. Bunu layığıyla yapmak her oyuncunun harcı değil. Elimizden geleni yapıyoruz. Zaten daha önceki versiyonunda büyük başarılar kazandı arkadaşlarımız. Ödüllü bir oyun. Biz bu kez onlara ayak uydurmaya yapmaya çalışıyoruz. Yüzlerce yıl önce yazılmış bir metin ama yine istediği kişiyle evlenmek isteyen bir kadın, yasaların engeliyle karşılaşıyor. O günden bugüne pek değişim olmamış herhalde, katılır mısınız? L.Ü.: Atina'da çok değişti (Gülüyor). Feodal kültürün bir simgesi o. O kültürde, "Ben ne dersem o olur" anlayışı var. Oyunda da Theseus, "Tanrı, neyse baban da odur senin için. Sen onun yarattığı hamurdan bir şekilsin. İster bezer, ister bozar" diyor. N.Y.: Shakespeare o kadar dahi bir yazar ki! 500 yıl önce yazdığı şeyi de oynayabiliyoruz. Ama biz, bu kadar eski yazarların modern versiyonuyla sahnelenmesi taraftarıyım. 'ARDA İLE SAHNEDE OLMAK BÜYÜK ANLAM İFADE EDİYOR' Oyunun yapımcısı Arda Aydın ile de aynı kaderin yolcusu gibisiniz... İkiniz de Şehir Tiyatroları'ndan ihraç edildiniz. Tekrardan böyle bir oyunda buluşmak, ikiniz için ne anlam ifade ediyor?  L.Ü.: Çok büyük anlam ifade ediyor. Bu oyun Şehir Tiyatroları'nda oynandı. Şehir Tiyatroları'nda oynandıktan sonra, oyunun sahibi Alexandar Popovski. Shakespeare oyunları artık telifi olmayan oyunlar olduğu için dünyanın her tarafında rahatça oynanabiliyor. Bu rejinin sahibi, rejisini Şehir Tiyatroları'na kiralamıştı. Şehir Tiyatroları da bu rejiyi aldı ve oynattı. Benim atılmamla birlikte reji tekrar yapılmak istendi. Ama oyuncu arkadaşlarım, "Bu oyunun çıkmasında Levent'in çok önemli bir payı var. Biz Levent'e yapılan haksızlıktan sonra, böyle bir şeyin içinde olmak istemiyoruz" dediler. Tiyatronun muhteris yöneticileri de sonunda fark ettiler ki, bunu yapamayacaklar. Ben bu oyunda çok emeğimi sarf ettim. Haksızlık olmasa, oyunu bıraksam, sakatlansam, derim ki, "Bir başkası gelsin oynasın" ama böyle bir şey de yok. Muhteris yöneticilerin bir tanesi de buna karşı çıkmadan yeniden oynatmak istediler. Onun üstüne 15 Temmuz yaşandı. O hikayeden sonra da Arda, 15 Temmuz soruşturmaları kapsamında işten çıkarıldı. Ne alakası varsa! Sonra tekrardan işe iade edildi. Benim atılmamla, onun atılması çok aynı şeyler gibi durmuyor. Zan altında bırakıldılar bilinçli olarak. Sonrasında Arda, bunu bir onur meselesi olarak gördü. Bu kadar iyi bir rejiyle dışarıda da oynanması gerektiğini düşündü ve biz oynamaya karar verdik. Arda, bir yapım şirketi kuracağını söyledi. "Tamam, ben elimden geleni yaparım" dedim. Bu hepimizin onur meselesiydi. Biz oyunun içine girdik. Süreç içerisinde oyunun Şehir Tiyatroları'ndaki versiyonunda oynayan arkadaşlarım da oynamak istediler oyunda. Biz cast için oyuncu seçmesi yaptık. Onlar da "Neden seçme yapıyorsunuz, biz varız ya" dediler. Alexandar geldi. Rejisini tekrar sahnelemek üzere. Bütün kostümümüzü kendimiz yaptık. Perdelerimizi aldık. Şehir Tiyatroları'ndaki arkadaşlar da geldi. Kim oynamak istiyorsa, herkes gelsin oynasın dedik. Biz de "Gelin arkadaşlar, roller sizlerindir" dedik. Şehir Tiyatroları'ndaki prosedür şu. Bir dilekçe yazarlar ve "Ben bu oyunda çalışmak istiyorum dışarıda. Sizden izin istiyorum" derler. Tiyatro da, "Asıl işinizi aksatmamak koşuluyla yapabilirsiniz" diye cevap verirler. leventneslihan3 Bu oyunda nasıl ilerledi? L.Ü.: Arkadaşlarımızın dilekçeleri resmi olarak kabul edilmedi. Edilmediği gibi şifaen, sözle "Uygun görülmemiştir, siz girmeyin o işe" denmiş. Kültür İşleri Daire Başkanlığı'nın maniple ettiği, bu korkunç cehennemde arkadaşlarımıza bu yapılmış. Siz varsınız diye... L.Ü.: Evet. Ben vebayım, veremim ya! Diğerlerine de bulaştırmayayım diye. Herhangi bir televizyon dizisinde oynamak isteyen arkadaşlarımıza izin veriyorlar. Dışarıda tiyatro oynamak isteyen arkadaşlarımıza izin vermiyorlar. Sizi sadece kamu kuruluşundan değil, özel tiyatrodan da silmek istiyorlar... L.Ü.: Benim onlarla çalışmamın önüne geçmeye çalışıyorlar. Böyle devlet yönetiyorlar. Böyle sanat kurumu yönetiyorlar. Böyle Kültür İşleri Daire Başkanları var şehirde. Bu daire başkanı, ben daha Şehir Tiyatroları kadrosundayken, birtakım rejimin fanatiği olan insanlar, bu adamı karşılarına almışlardı, "Levent Üzümcü bize muhalif, bizim vergilerimizle maaşı ödenen bu adamı nasıl tutuyorsunuz hala?" diyorlar. O da onlardan özür diliyor, memurluk yasasından dolayı atamıyoruz diyorlar. Sonra beni tiyatrodan uygunsuz bir şekilde attılar. Çünkü İstanbul sadece AKP'lilerin oy attığı bir şehir ya! Demokrasi onların kafasında bu.