Sosyoloji disiplinin kurucularından Alman düşünce adamı Ferdinand Tönnies, “Cemaat ve Cemiyet” isimli kitabında, çalışmasına adını veren bu iki kavramı geniş bir perspektifte değerlendiriyor. Tönnies, beraberlik duygularının kök saldığı cemaatlerde “topluluk” ruhunun, bireyselliğin ön plana çıktığı cemiyetlerde “toplum” anlayışının kabul gördüğünü söylüyor.  Türkiye’de ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan, çevirisini Emre Güler’in yaptığı kitapta Tönnies, kavramları modern dünyaya geçiş ekseninde analiz ediyor; adaptasyonun nedenleri ve sonuçlarını değişen yaşam koşulları ile farklılaşan ilişkilerle beraber yorumluyor. 132 YIL SONRA TÜRKÇE'YE ÇEVRİLDİ Günümüzden 132 yıl önce kaleme alınan çalışma, yazımında diyalektik yöntemin benimsendiği iç içe geçen üç kitaptan oluşuyor. İlk kitapta topluluk ve toplum teorileri aktarılıyor. İkinci kitapta karşıtlıklarıyla insan iradesi ve dönüşümü, üçüncü kitapta da mülkiyet kavramı doğrultusunda hukuki yapılar ile toplumsal yaşayış biçimleri açıklanıyor. Tönnies, tüm bunları ortaya koyarken Immanuel Kant, Thomas Hobbes ve Baruch Spinoza gibi önemli düşünürlerin görüşlerinden besleniyor. Kitapta insan iradelerinin pek çok farklı biçimde etkileşime girdiğini belirten Tönnies, ilişkilerin karşılıklı yaşandığını, bir tarafın aktif veya zorlayıcı, diğerinin pasif veya uysal olduğunu söylüyor. Tönnies şöyle devam ediyor: “Her ilişki içerisinde birlik ve çeşitlilik arasında bir dengeyi barındırmaktadır. Bu, insanların enerji ve iradelerinin ifadeleri olarak görülebilecek karşılıklı teşvik, görev ve başarıların paylaşımından oluşmaktadır. Bu olumlu ilişkinin ortaya çıkardığı, birleşmiş bir canlı varlık olarak hem içe hem dışadönük işlediği tasavvur edilen toplumsal gruba birlik adı verilir.” Kırsaldan kente yerleşimle birlikte, toplulukların topluma evrildiğini dile getiren Tönnies, toplumun geçici ve yüzeyselliğine dikkat çekerken topluluğun samimi ve kalıcı bir yaşam olduğunu vurguluyor: “Dolayısıyla toplum yapay ve mekanik bir bütün, topluluğun kendisiyse canlı bir organizma olarak anlaşılmalıdır.” AİLE, MÜLKİYET, TİCARET Tönnies’e göre topluluklar birbirini ayıran her şeye rağmen bir arada kalıyor, toplumlar ise birbirini bağlayan her şeye rağmen ayrı duruyor. Tönnies bu iki zıt kolektif düzeni şöyle sonuçlandırıyor: “Birisi özü itibarıyla temel bir irade uyumuna dayanır, din ve örf tarafından geliştirilip büyütülür. Ötekisiyse uzlaşmaya dayalı biçimde bir araya gelen ve birleşen akılcı iradeye dayanır, siyasi mevzuatlarla güvence altına alınır, güttüğü politikalarla bu politikaların icazetini kamuoyu görüşünden elde eder.” Dahası, ikisinin de bünyesinde birbirine zıt hukuk sistemlerinin yer aldığını ifade eden Tönnies, toplulukların kökeninde aile, birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen normlar sistemi ve arazi mülkiyetinin bulunduğunu açıklıyor: “İkinci sistem aynı zamanda, tüm bileşim ve karmaşaları içerisinde akılcı bireylerin ayrı kimliklerini muhafaza etmeye adamış olan pozitif bir hukuk sistemidir. Doğal temeli, ticaret ve benzer faaliyetlerin resmi düzenlenmesinde yatar.” VBKY’den çıkan “Cemaat ve Cemiyet”, bireylerin davranışlarının değişim ve gelişiminde hangi unsurların ön planda olduğunu sosyal yapılar doğrultusunda değerlendiriyor. “Cemaat ve Cemiyet” yalnızca Tönnies’in düşünce evrenini değil, ardından kendisini izleyen Alman sosyoloji geleneğini de anlamak açısından önemli bir başucu kaynağı.